Nazım Hikmet Ran, ölümünün 61’inci yıl dönümünde tüm ülke genelinde olduğu gibi Bursa’da da etkinliklerle anılıyor.
Okullarda Nazım Hikmet tanışmaları, Bursa’nın sokaklarında ve meydanlarında Nazım Hikmet okumaları yapılacak.
Konserler, sinema ve belgesel gösterimleri, tiyatrolar ve sergiler olacak.
Ayrıca yıl içerisinde basılmış bir esere “Bursa Büyükşehir Belediyesi Nâzım Hikmet Yılı Ödülü” de verilecek.
Konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen Başkan Mustafa Bozbey, Nâzım Hikmet’in şu şiiri ile başladı toplantıya:
“En güzel deniz, henüz gidilmemiş olandır. En güzel çocuk, henüz büyümedi. En güzel günlerimiz, henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür.”
Başkan Bozbey, Nazım Hikmet in sadece politik bir kimlik olmanın çok ötesinde bir dünya şairi olduğunu da vurguladı.
Eserleri 50’den fazla dile çevrilmiş durumda. Çünkü Nazım, aşk, ayrılık ve vatan üzerine de her milletten insanı etkileyecek eserler üretti. Türkçemiz ile destansı denilebilecek güzelliklerde çeşitli şiirler, öyküler ve oyunlar kaleme almış, edebiyatımızın insanlığa mal olmuş isimlerinden olduğunu her geçen yıl daha da büyüyerek adını zamana yazdırdı.
Nazım Hikmet Kültür Vakfı Genel Sekreteri Turgay Fişekçi de düzenlenen basın toplantısında idi. Bursa ile Nazım Hikmet isimleri arasındaki yakınlığı o da vurguladı.
“Memleketimden İnsan Manzaraları” eserini, “Ferhat ile Şirin” oyununu Bursa Cezaevindeyken yazdığını hatırlattı.
Fişekçi, Nazım ile Bursa buluşmalarının artarak devam etmesini temennisinde bulundu.
Önümüzdeki süreçte ilan edilen “Bursa Nazım Hikmet Yılı”na ait etkinliklere ise Yazar Atilla Birkiye danışmanlık yapacak. Birkiye, yıl boyunca yapılacak olan etkinliklerde odak noktalarının şiir olacağını ifade etti.
Bursa gülümsemeye başladı.
61 yıl değil, belki 6 yıl sonra adı sanı unutulacak bir kasaba siyasetçisi, geçmişte Nazım Hikmet’e hem de Bursa’da dil uzatma gafletinde bulunmuştu.
Bu yıl ise Bursa Büyükşehir Belediyesinin resmi kararı ile 2024 Nazım Hikmet Yılı olarak ilan edildi.
Nazım Hikmet olmanın zamanda büyüyen gücü, bu vatanı karşılıksız sevmekten gelir. Kurtuluş için verilen savaşın “Kuvayı Milliye Destanı” ile çoğalır.
30 Ağustos zafer bayramımızı küçümseyenlerin anlayabileceği bir şey değildir Nazım Hikmet’in vatanseverliği.
Bu toplumun adalet ve eşitlik inancının tarihi kişiliği olan “Şeyh Bedrettin Destanı” da kendini bulur Nazım olmak. “Memleketimden İnsan Manzaraları “şiirinde anlattığı halkı için kendini feda edebilme kararlığında insanlığa mâl olur.
Nazım Hikmet’in zamanda yolculuğu uzundur, çilelidir.
Nazım, onu sürgüne kaçmaya mecbur bırakacak adaletsizlikler ve ölüm tehditleri yüzünden vatanına ve tüm sevdiklerine hasret içinde öldü, 3 Haziran 1963’te.
Adeta feryat ettiği ve oğlu Memet için yazdığı şu dizelerinde o insancıl acıyı hissetmek mümkündür:
“Memet
karşı yaka memleket,
sesleniyorum Varna’dan,
işitiyor musun?
Memet! Memet!
Karadeniz akıyor durmadan,
deli hasret, deli hasret,
oğlum, sana sesleniyorum,
işitiyor musun?
memet! memet!….”’