Nail Özer
Nail Özer
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Otomobil uçar gider!

Muhtemelen bu başlıktan çoğu kişi aynı şeyi, yani son aylarda otomobil fiyatlarındaki hızlı fiyat artışını anlamıştır. Ancak bu sözler Nesrin Sipahi’nin neşeli bir şarkısının nakaratı aynı zamanda.

Otomobil uçar gider

Ömrüm gibi geçer gider

Ben talihin peşindeyim

Talih benden kaçar gider

(…)

Otomobil tuttu yolu

Bu yolda macera dolu

(…)

Şarkı bu sözlerle devam ediyor.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), İstanbul’da düzenlenen bir toplantı ile haziran ayı otomobil ve hafif ticari araç satışına ilişkin bir değerlendirme yaptı.

Bu değerlendirmeye geçmeden önce, otomotiv ve yan sanayisinin ülkemizde ilk palazlanmaya başladığı yıllara şöyle bir göz atmak istedim. Üstelik bu gelişme ve sektörel yoğunlaşmanın kalbi de Bursa’ydı, dersek yanlış olmaz.

Otomobiller reklamlarda hep mutluluk ve prestij vaadi olarak yer alır. Çok da anlamlıdır bu. Çünkü herkes mutluluk ve prestij peşindedir. O yüzden de otomobil bu tutku ile pompalandı. “Çağı yakalamamızı sağlayacak dinamik sektör” olarak da ekonomimizin bir parçası oldu. Yetmişli yıllardan başlayarak parasının peşin peşin yatırılıp, aylarca, bazen bir sene beklenip alınırdı otomobiller. Yurt dışındaki muadili araçların aksine yurt içinde, aynasız antensiz teypsiz satılırdı üstelik.

Devlet toplu ulaşım politikalarından vazgeçirilip yıllarca hiç demiryolu yapmadı. Mevcutları geliştirmeyi bırakın, birçok şehrin demiryolu bağlantısı koptu.

Karayollarımız hızla artan trafiğe uygun yaygınlık ve kalite düzeyinde de değildi. Yıllarca kan gövdeyi götürdü karayollarında, trafik kazalarından dolayı.

O esnada petrol bağımlılığımız arttı. Sektöre montaj sanayisi hâkim oldu. Şehirlerimizi de plansız sanayileşme ele geçirdi. İş kazaları, meslek hastalıkları yaygınlaştı. Yani ülkemiz asla gerçek anlamda kazanan olmadı. Çünkü markalar bilgi ve teknoloji yatırımlarını kendi ülkelerine, çevre kirliği ve emek yoğun yatırımları ise bizim ülkemize yaptılar. Dolayısı ile yıllar içinde de bu sektörün, gerek ihracatta gerek istihdamda gerekse sanayideki payı artarak devam etti.

Kırk yılı aşkın zamandan sonra geldiğimiz nokta ne?

Bunu da ODD’nin 4 Temmuz’da yaptığı açıklamanın satır aralarında bulmak mümkün.

*Hâlâ hızla araç ithal ediyoruz, fiyat kontrolü biz de değil.

*Hala otomobil kullanıcı sayısını AB normları ile yarıştırma derdindeyiz.

*Hâlâ sanayi hamlesi lafları dolaşımda.

*Hala üretimde, yabancı yatırımcıya sağladığımız, vergi, teşvik ve maliyet avantajları ile övünüyoruz.

Otomobil endüstrisinde bugün itibarı ile 315 Dolar ücret ile istihdam oranı yaklaşık yüzde 65 düzeyinde. Açlık sınırı rakamlarının bir tık yukarısında yani.

Güneş ufukta batarken önünden hızla seyreden otomobili hayal ederek bir şarkı tutturma vakti. Otomobil uçar gider, ömrüm gibi geçer gider!..

HABERLER