Belediye başkan adayları kendilerini ifade etmek için tempoyu yükseltmeye devam ediyor.
Önümüzdeki 10 günü son düzlük diye tanımlayabiliriz.
21 Mart günü seçim yasakları başlıyor.
Geçtiğimiz akşam Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, gazete ve internet sitelerinin temsilcileri ve yazarları ile bir araya geldi.
Gecikmeli başlayan toplantının ilk dakikalarında, günün gerginliğini üzerinde taşıdığını hissettiren Alinur Aktaş, sonradan daha rahat ve ayrıntılı ifadelerle soruları yanıtladı.
Gece boyu süren sohbet toplantısında Bursa’nın en önemli gündemlerinden biri olan yeni OSB’ler de konuşulan konular arasındaydı.
Mahalle aralarından tam olarak temizlenememiş irili ufaklı imalathanelerin şehirde yarattığı kirlilik, trafik ve güvenlik sorunlarını düşünürseniz önemli bir gündem maddesi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Aktaş, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile KOBİ OSB ile ilgili imzaladığı “İyi niyet ve işbirliği çerçeveli” protokole ilişkin bilgi verdi.
Talep toplama sürecinde halen 300 metrekare alanda üretim yapan bir işletmenin 15 bin metrekare yer talep ettiğini tespit ettiklerini söyledi. Bunun haksız bir talep olduğunu ve bu ranta izin vermeyeceklerini ifade etti.
Peki ama nasıl?
Kendisinin ifadesi ile BTSO’da “Siz bir KOBİ OSB istiyorsunuz biz iki tane yapılmasına onay vereceğiz, ama tek bir şartla, bu iş belediyenin moderatörlüğünde olacak” diyerek, “iyi niyet ve işbirliği” protokolünü imzaladıklarını ifade etti.
Bu pilav daha çok su kaldırır!
Sanayi ya da konut amaçlı yeni planlamalarda doğan rant gelirleri, kamuya aktarılmak üzere tüm dünyada örnekleri mevcut şeffaf yasal düzenlemeler yapılmadan bu kavgalar bitmez.
Bu işbirliği protokolü bana, ileride BTSO ve Büyükşehir Belediyesi arasındaki tartışmaların olası seslerini şimdilik susturmak üzere serilen bir örtü gibi geldi.
Rantı kimin yöneteceği belli olsun diyerek, bir değil iki OSB sözü vermek bu kente ne kazandıracak?
BTSO yönetimi ihracatta 4 ile 5. sıra arasında gidip gelen Bursa’nın köklü sektörlerine rağmen kaybettiği irtifaya odaklanacağına, yeni OSB rantına odaklanmış durumda.
Bakalım kentin kamuoyu ve akademik odaları bu işin neresinde duracak göreceğiz.
Açıkçası bu toplantıda kendimi bir kentin değil bir holdingin yakın dönem yol haritası tartışılıyor havasında hissettim.
Her şeyin kar zarar hesabıyla yönetiliyor olması bunun sebebi sanırım.
Örneğin, Sıcaksu bölgesinin turizmcilerin de ısrarla üstünde durduğu ve kentin geleceğine yatırım anlamı taşıyacak turistik bir merkeze dönüştürülememesinin nedeni soruldu.Arsa payında sağlanacak gelirin önemine işaret ederek yanıtlandı bu soru. Orada yine de turizm amaçlı 25 bin metrekareyi aşkın bir yatırım alanı ayrıldığını ifade ettiğini de söyleyeyim. Ancak ‘yatırımcı yok’ diye sözlerine ekledi.
Korkarım oranın da akıbeti kat karşılığı daire olacak!
Bir diğer kar-zarar değerlendirmesi, Doğanbey TOKİ’lerin yıkılması konusunda karşı karşıya oldukları maliyetten dolayı projeleri arasına alamadıkları ifadesiydi.
Ancak bana göre en çarpıcı olanı genç bir kadın gazeteci arkadaşımızın serzenişli sorusu idi.
O sırada saat 01:00’i gösteriyordu. Kadın gazeteci bu saatten sonra BursaRay’ın çalışmadığı ve gece yarısı güvenli bir şekilde evine ulaşma imkanının elinden alındığını, bu konuda bir atıp atmayacaklarını sordu.
Sayın Başkan, gece metrosunun, gece metro işletmenin fizibıl olmadığını “Zaten otobüsler” var diye yanıtladı.
Çeşitli gerekçeler sundu.
Ancak bu kadın gazetecinin o saatten sonra evine ulaştırılması konusunda arkadaşlarına talimat vermeyi de ihmal etmedi.
Çünkü bu ülkede, gece yarısı ıssız bir caddenin otobüs durağında beklemenin bir kadın için korkutucu olduğu kadar güvenli olmadığını hepimiz biliyoruz.
Oysa bir kentin uygarlığı o kentte yaşayanların her şart altında gece ya da gündüz güvenli ve özgürce yaşama koşullarının tamlığı ile doğru orantılıdır.
Özellikle kadınların.