Yıllar önce ilk kez bir zeytinliğe gittiğimde şaşakalmıştım.
Zeytin ağacı gövdelerinin bir dans figürü sergiliyormuşçasına kıvrak, birbirlerine benzeşmezliğiydi şaşkınlığımın nedeni.
Yapraklarının narinliği ve rüzgârda fısıldaşmaya benzer sesleri ile o yeşillik cümbüşü baş döndürücü gelmişti bana.
Küçükkumla‘nın deniz gören yamaçlarından birinde Körfez’in lodosları ile sarmaş dolaş bir zeytinlikti.
Şimdi o zeytinlik yok!
Zeytinin insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaratılış ve kuruluş efsanelerinde yer verilmiş. Zeytin ağacının insanlık tarihindeki yeri neredeyse 40 bin yıl öncesine kadar uzanıyor.
Santorini Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda 40 bin yıllık zeytin yaprağı fosilleri bulunmuş.
Tüm bunların ötesinde çeşitli kültür ve inanıştaki toplumlarda farklı mit’lerle buna getirilen açıklamalar gösteriyor ki insanlaşmanın antik hafızasında da önemli bir yer tutuyor zeytinlikler.
Ve nihayetinde zeytinlikler kendi dönemlerinin yaşam alanları olarak, savaş alanları olarak, kültür sanat felsefe alanlarına ev sahibi yapar. Ticaret ve tarım için sürekli gelir kaynağıdır. Tapınma ve mabet alanlarına ev sahipliği yapmışlardır…
Tıp biliminin kurucusu sayılan Hipokrat, yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir. Gimnazyum’da spor yapan atletler, kaslarını parlatıp yumuşatmak için zeytinyağı kullanırlar.
Her ne kadar artık meşale kullanılmaya başlamışsa da zeytinyağıyla yanan kandiller, evlerin vazgeçilmez eşyasıdır. Antik çağda bile günlük beslenmenin en değerli parçası zeytinyağı ve zeytindir.
Bu nedenle de antik çağda yedi bilgeden biri kabul edilen Solon’un koyduğu kanunlarla zeytin ağacı kesenlere ağır cezalar uygulanmıştır. Bu, tarihteki bilinen ilk zeytin koruma kanunudur.
Geldiğimiz noktada zeytin koruma kanununu yeni bir yönetmelikle neredeyse boşa çıkarma girişimleri, maden rantına kurban edilme hevesi anlaşılır gibi değildir.
Zeytinliklerin korunması için ülkemizin her yerinden sesler yükselmekte. Buna en anlamlı karşı çıkışlardan biri Mudanya Belediyesi’nden geldi.
“Mudanya’nın geleneksel zeytin yetiştiriciliği ‘UNESCO’ya somut olmayan kültürel miras’ olarak aday gösterildi.
Mudanya Belediyesi, zeytin yetiştiriciliğiyle ilgili geleneksel bilgi, yöntem ve uygulamaların, “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi“ne alınması için kısa adı UNESCO olan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’na başvuru yaptı.
“Tirilye Zeytini“nin geleneksel yetiştirme yönetimi, Mudanya Belediyesi’nin girişimleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan iki başvuru dosyasından biri oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma Eğitim Müdürlüğü ile İl Kültür Turizm Müdürlüğü’nün hazırladığı ortak araştırma dosyası sonucu başvurular yapıldı.
Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, UNESCO’nun kültürel mirasın çeşitliliğini göstermek ve önemi hakkında farkındalık yaratmak için belirlediği soyut kültürel miras listesine “Tirilye Zeytini“nin korunması için başvurduklarını belirtti.
Türkyılmaz, “Bir zeytin ülkesi Mudanya. Dağlar, vadiler zeytin yüklü. Denizden gelen poyraz rüzgarı, Mudanya’da denizin tadını doyumsuz kılıyor. Bu nedenle Tirilye’nin zeytini dünyaca ünlüdür, Tirilye’nin birinci derecede gelir kaynağıdır” diyor.
Hem zaten zeytinlikleri savunmak bize Nazım’dan mirastır.
“ … Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı” der Nazım Usta,
“yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığı için…”
İnsanlığın bu büyük ozanı da bize anlatır ki
Zeytinlikler dünya mirasıdır!