Şimdi geldiğimiz nokta 5 Mayıs 2023’te köşemde yer verdiğim “Yeni Kandil/Sincar Süleymaniye mi?” başlıklı yazımın realitesini ortaya koyuyor. O yazımda tam olarak şunu yazmıştım, bizzat sahadan aldığım notlar eşliğinde; “Özetle Kürtlerin acıları ve verdikleri bağımsızlık mücadelesi hala taze iken KYB’nin geçmişe sırtını dönmesi, Kürtlerin huzurunu ve geleceğini yok sayan bir yol izlemesi, Kürt gençlerini terör örgütüne kanalize etmesi, terör unsurlarıyla kol kola yürümesi aklıma sadece şu sonucu getiriyor; Kandil ve Sincar’dan sonra PKK’nın yeni adresi Süleymaniye!
Aktardığım notlar eşliğinde bir de Türkiye’ye bakalım dersek, PKK’nın ikametini Süleymaniye’ye taşımaya çalışan KYB’ye Türkiye’nin asla izin vermeyeceğini ve bununla sonuna kadar mücadele edeceğini net olarak görebiliriz.
Akılcı bir diplomasi ve iş birliği sağlanamazsa “Irak’ta açılan yeni kartların rengi komple Iraklılar için hiç de iç açıcı görünmüyor” diye yineliyorum.”
Ve şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti “Süleymaniye’yi de terörle mücadele hedefine aldı.”
KYB Genel Başkanı Bafel Talabani, geçtiğimiz günlerde bir konferansta gerçekleştirdiği konuşmasıyla pek çok insana “neler saçmalamış yine” dedirtse de ben o konuşmayı çok derin buldum. Komşu her ülkeyle birlikte PKK’ya da mavi boncuk dağıtan Bafel Talabani özetle şunu söylüyordu:
“Kimseyle aramızı bozmak istemiyoruz. İran, Irak’ta tek dengedir ve bizim de ona desteğimiz tamdır. İran himayesinde olmakla birlikte tüm komşu ülkelerle de bir sorunumuz yok. Siyaseten elde edemediklerimizi İran ve terör örgütünün himayesine girerek elde etmeye çalışıyoruz. Bu çatı altında bizimle iş birliği yapmak isteyen ülkelere ve oluşumlara da kapımız açık…”
Uzun lafın kısası Bafel Talabani siyaseti, Kürtleri, Irak’ı emperyalizme tercih ettik onlar ne derse yaparız ve hatta sizlerin de coğrafyada birtakım sorunlarınız varsa yardımcı olmaya hazırız demekle birlikte diller altındaki baklayı da çıkarıyordu; gelin siz de bizim gibi İran’a tabi olun birlikte hareket edelim böylelikle sizi de rahatsız etmeyelim…
Bir nevi çok işlevli Matruşka bebeğe ve özgüvenin tavan yaptığı tehditkar bir hale dönüşmüştü Bafel Talabani.
Peki bundan sonra ne olacak dediğinizi duyuyorum. Bana göre bundan sonrası da belli elbette. Yakın zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirmeyi planladığı Irak ziyareti öncesinde devletin diplomasi ve güvenlik bakanları heyetleriyle bir Irak çıkartmasını hayata geçirdi. Bağdat ve Erbil yönetimindeki mevkidaşlarıyla geniş kapsamlı görüşmeler yapılacak ve “terörle mücadele ve huzur konusunda aleni bir şekilde bizimle misiniz değil misiniz tarafınızı belli edin” söylenecektir net bir şekilde.
Zira Irak’tan elde ettiğim notlar eşliğinde yıllardır şunu yazıp konuşuyordum zaten; “Türkiye’nin Irak’ta yürüttüğü terörle mücadele ve huzur çalışmalarının en büyük problemi Bağdat ve Erbil makamlarının bu mücadeleyi her kademesiyle yüksek sesli bir şekilde desteklememesidir. Irak’ta bazı STK-basın-medya-siyaset-bürokrasi-iş dünyası oluşumları aleni bir şekilde terör örgütünü hala destekliyor ve propagandasını yapıyor. Bağdat ve Erbil Hükümetleri Türkiye’nin terör mücadelesini sahadan desteklemekle birlikte bu oluşumlara karşı da tıpkı Türkiye olduğu gibi içeride operasyonlar düzenlemek zorundalar şayet huzur istiyorlarsa…”
Uzun lafın kısası Irak’ta Ankara-Bağdat-Erbil ittifakı sağlanmak zorunda. Türkiye’nin şu an açtığı Irak penceresinde tam olarak bu var. Irak; özde, sözde, iç güvenliği sağlamakta ve terör oluşumlarından temizlemekte,Türkiye’nin yürüttüğü temizlik-huzur operasyonlarında “görünür şekilde” yer almak zorunda artık. Çünkü ülkesinde huzur-güvenlik-aş-iş-eğitim-gelecek-kalkınma isteyen Iraklıların mantığı da Türkiye’nin masaya koyduğu yol haritası yönünde.