Yaşar İçen
Yaşar İçen
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Şehitlerimizin mesajı çok net

Peş peşe gerçekleşen iki terör saldırısı sonucu 12 evladını şehit verdi Türkiye!

Şehitlerimizin mekanı cennet olsun ve yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum…

Başta aileleri olmak üzere yakınlarına ve ülke olarak hepimize sabırlar diliyorum…

Şöyle bir düşünüyorum da Türkiye kadar terörle uzun süre mücadele eden, maddi manevi bedel ödeyen, evlatlarını şehit ve gazi veren ve hala bir çözüme ulaşamayan başka bir ülke daha var mı? Yok!

En azından benim bildiğim kadarıyla yok.

Yaklaşık 50 yıldır devam eden terörle mücadelemiz onca tanka, tüfeğe, rokete, şehide, gaziye, gözyaşına, lanetlemeye, kınamaya rağmen bitmedi.

50 yıldır bitmeyen bir şey daha var maalesef; 20 yıl öncesi gibi olmasa da ”komple Kürtlerin potansiyel terör örgütü mensubu, destekçisi, sempatizanı olarak görülmesi!..”

Geçmişin baskıcı zihniyetinin bıraktığı miras kısmi de olsa maalesef hala aktif.

Onlarca yıldır terör bitmiyorsa ve toplumsal zeminde “Kürt Ötelemesi” hala devam ediyorsa hepimizin kendisine sorması gereken sayısız soru var demektir.

Misal ben:

Diyarbakırlı olmamakla birlikte Diyarbakır’da yaşayan, Doğu-Güneydoğu-Irak sahasında aktif bir şekilde çalışan, Kürtçe bilen, kültürel ve mezhepsel başlıklara hakim olan, bölgeyle ilgili sorunlarla birlikte çözümleri de analiz eden, yazdığı ve konuştuğu her cümlesi ortada olan, Türkiye duruşunu her zaman her yerde muhafaza eden bir siyasetbilimciyim…

Bunca “aleni duruşuma” rağmen ziyaret ettiğim çoğu şehirde ve makamda Doğu-Güneydoğu-Diyarbakır kelimelerini duyunca bana güvensizce yöneltilen “Acaba mı?” bakışlarına hala maruz kalıyorum…

Ya da Mesrur Barzani’nin Kürt Bölgesel Yönetimi’nde başlattığı kalkınma devrimini ve Kürt gençlerinin-kadınlarının gözünde nasıl önemli bir idole dönüştüğünü anlatırken-yazarken, “neden Kürtleri bu kadar çok yazıyorsun?” tepkilerine de halâ maruz kalıyorum…

Şehit olan 12 askerimizin, 12 evladımızın 6’sı Doğu ve Güneydoğu’dan boy vermişti, tıpkı nice şehidimiz gibi, tıpkı Çanakkale’de ve Sarıkamış’ta olduğu gibi, tıpkı bu vatanın her zerresi uğruna hiç düşünmeden koşan her evlat gibi…

Ve 12 şehidimizin verdiği mesaj gibi;

Sen-ben-o demeden hep birlikte şehadete gidiyoruz…”

Tüm şehitlerimizin mesajı bu kadar net iken onların bıraktığı birlik, beraberlik, biz olmak mirasına sahip çıkamıyoruz maalesef.

Geçmişte Kürt-Türk ayrışması yaratarak ülkeyi karanlığa mahkum edenlerin eline şimdi istemedikleri kadar “ayrışma argümanı” veriliyor sosyal mecradan…

Neden mi?

Kürt önyargısını aşamadığımız ve bir tecrübeye sahip olmadığımız için şimdi istemediğimiz kadar ayrışma başlığımız birikti. Muhafazakar, seküler, her olumsuzluğa oh oldu deyici, hiçbir şeyi umursamayıcı, en büyük vatansever benimci…

Acilen tüm ayrışmaları ortadan kaldıracak ve “toprağa dayalı aidiyet milliyetçiliğini” benimseyen/benimseten sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Bununla birlikte tüm suçlulara-çetelere-terör mensuplarına-destekleyicilere uygulanacak sözde değil özde ağır cezalara ihtiyacımız var!

Gerçekten yoruldu yüreklerimiz!

Kimseler sosyal medyada, ekranda, basında, sokakta kafasına göre atıp tutmasın artık! Ya da kadınlar ölmesin! Çocuklar şiddete-istismara maruz kalmasın! Köpekler şehirlerde insanları avlayıp parçalamasın! Doktorlar, eğitimciler ve nicesi görevi başında şiddet görmesin!

Evet her başlıkta “ihtiyacımız olan şey adalet ve caydırıcı en ağır cezalar…”

Ayrıştırma mevzusu sadece karşıt yansımalar üzerinden ortaya çıkmıyor elbette, kimisi de “ennn vatansever benim, diğerleri nerede?” diyerek boy gösteriyor. Maalesef son süreçte böyle bir grup türedi.

Her zaman derim: “Acının dili sükuttur!..”

Acıyı derinden hissedenlerin ilk aklına gelen “en fazla kim vatansever” sorgusu olmaz, acısını hak ettiği saygı ve sükut ile yaşamak olur. Ve gidenlerin bıraktığı mirasa sahip çıkmakla olur…

Bunca hengâme arasında günümüz Türkiye’si ve Yeni Dünya Düzeninin getirdiklerini karşılayan yasalara-cezai uygulamalara-kararlı duruşa-biz olmaya ihtiyacımız var, yoksa her geçen gün büyüyerek hız kazanan Ortadoğu girdabına karşı geliştirmemiz gereken “kenetlenme reflekslerimizi” sergileyemez hale geleceğiz….

HABERLER