Bir önceki yazımda uzun uzun anlattım Akademik Odalar ile Gemlik ve Nilüfer Belediyelerinin yaptığı protokoller gereği nihayet sahaya inilerek altı dükkan olan binalardan başlamak kaydı ile bir tür envanter oluşturulmaya çalışılacağını.
Hatta bir temennide de bulundum, bu çalışmaların tüm Bursa geneline yaygınlaştırılmasının, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin buna öncülük etmesinin önemine dikkat çektim.
Çünkü envanter çıkarma meselesi binanın yaşının, kaç katlı olduğunun bilinmesiyle yetinilecek bir konu değil. Önemli olan bina yapıldıktan sonra bir tahrifata uğrayıp uğramadığı, üzerine eklentiler yapılıp yapılmadığıdır!
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş uzun süredir depremin en derinden hissedildiği Hatay’da. Dün akşam saatlerinde yaşanan iki büyük sarsıntıyı da deprem bölgesinde geçirdi Aktaş. Böylesi bir felaketin sonuçlarını yakından gören herkes gibi, Başkan Aktaş’ın da Bursa’ya döndüğünde sağlıklı ve güvenli yaşam alanları oluşturma konusuna çok daha büyük önem verecek bir bakış açısı geliştireceğini düşünüyorum. Düşünmek istiyorum…
Bu bakış açısı ile birlikte; protokolleri gösterişli toplantılarla açıklanmış, ancak henüz başlayan bir projesi olmayan, vatandaş ile müteahhit firmanın karşı karşıya kalarak kendi pazarlığını yapıp parsel bazlı dönüşümle ilerlemesi beklenen 1050 Konutlar için yeni bir çözüm de sağlanır umarım.
Bölgenin yeni bir çözüme ihtiyacı var, orası kesin, çünkü binaların durumu belli, proje ise ilerlemiyor!
Sorun çözülemiyor, çünkü elini taşın altına koyması beklenen vatandaşın maddi durumu belli.
Zaten herkesin ağızında da bu ‘taşın altına elini koyma’ lafı sakız gibi uzayıp gidiyor. Burada devletin ya da yerel yönetimlerin hangi taşın altına elini koyduğunu merak eder durumdayım doğrusu.
Biliyoruz ki, 1050 Konutların özellikle cadde boyunda kalan kesiminin dönüşümü mümkün, şimdilik pazarlıklar sürüyor. Bu noktadan sonra pazarlıkların da nasıl noktalanacağı soru işareti, zira vatandaşa sürekli ‘biraz fedakarlık yapacaksınız, binanız yenileniyor, sonuçlarına katlanacaksınız, öyle eski dönüşümler yok artık…’ sözleri söyleniyor. Bölgenin içi kesimlerine ise talipliler dahi yok.
Aylarca önce büyük sükse ile kamuoyuna takdim edilen ve ‘yılan hikayesine dönen dönüşüm gerçekleşiyor’ denilen dönüşümün hikayesi daha bitmemiş gibi…
Olanlar böyle, gelelim olması gerekenlere;
1050 Konutlar’daki bölgenin yüzde 70 arazisi Hazine’ye ait. Hazine yapılacak dönüşümden pay talep etmek yerine arazisini kamu yararına bağışlasa ve bölgede bütüncül bir kentsel dönüşüm planı yapılsa, dolayısıyla vatandaş kısa sürede güvenli yaşam alanlarına kavuşsa, hatta planlama konusunda Akademik Odalar da destek olsa (ki olurlar, hatta bir proje yarışması fikirleri dahi vardı) harika olmaz mı?
İşte size devletin de taşın altına elini koyduğu bir çözüm…
Yalnız dikkatinizi çekerim ‘lüks’ demiyorum, ‘güvenli’ diyorum ve bu konunun son derece önemli olduğunun da altını çiziyorum. Çünkü güvenli konut yerine lüks konut yapar ve buradan bir rant devşirme derdine düşerseniz, sizin güvenli evlerde yaşamasını istediğiniz vatandaş bölgede barınamaz ve yine güvenli olmayan binalara doğru yola düşer.
Yaptığınız lüks konutları da Katarlılar alır artık! Neredeyse tüm kentsel dönüşüm projelerinde olduğu gibi.
Bundan sonra kentsel dönüşüm planlarına nasıl yaklaşılacağını yakından takip edeceğiz…
Aktaş’ın deprem bölgesinden döndükten sonra hızla başlatması gereken bir diğer çalışma da köprülü kavşakların durum tespiti, gerekirse onarım ve güçlendirmesi olmalı.
İnşaat Mühendisi Cengiz Duman’ın dikkat çektiği, son derece de önemli bir konu bu.
Bursa ulaşımının bir afet anında nelerle karşı karşıya kalacağını düşünmek, buna göre aksiyon almak son derece mühim. 1991 yılı yapımlı Gökdere Köprülü Kavşağı, 1992 yapımlı Bursa Büyükşehir Kavşağı ve 1978 yapımlı Gençosman Köprülü Kavşağı’nda incelemelerde bulunan Duman fotoğraflarla durumu ortaya koymuş.
Depremin nerede ne zaman bizi bulacağının bilinmediğini de ulaşımın aksaması halinde neler olacağını da yaşadığımız felaketle tecrübe ettik.
Artık rahat koltuklarda tatlı uykular yok, harekete geçme ve şehre çekidüzen verme zamanı…