Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

2040 olmadı, 2050’ye kısmet…

Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, bugün düzenlenen toplantıda da altı ısrarla çizildiği gibi nüfusu 4 milyona yaklaşan Bursa’da şehrin geleceği ile ilgilenen insan sayısı 4, hadi bilemedim 5 bini geçmiyor.

İlgilenen sayısı böylesine düşükken, ilgilenenlerin ilgilendiği tüm konular aslında geriye kalan 3 milyon 995 bin kişiyi gayet yakından etkiliyor.

Şehirle ilgili yazılar yazmaya başlamamdan bu yana, 2020 Çevre Düzeni Planının ömrünü doldurduğunu, Bursa’nın bir süre plan revizyonları ile yönetilmeye devam edildiğini, gidişatın iştahı ile hareket edenlerin durumu fark etmesiyle artık belediyelerin de devre dışı bırakıldığı Ankara merkezli planların geleceğimiz hakkında karar verdiğini çeşitli örnekleri ile defalarca aktardım bu köşeden.

Peki bu saçmalığa dur denmesi, daha 1998 yılında ülkenin ilk şehir anayasasını yapan Bursa’nın yeniden hak ettiği kendi kendisini yönetme becerisine kavuşması için ne lazımdı?

Gelecek vizyonu olan, ileri tarihleri öngörerek şehri planlayan 1/100.000 ölçekli yeni bir Çevre Düzeni Planı…

2023 yılına kadar denendi elbette böyle bir planın hazırlanması, ancak çalışmaların yolu hep tarihin tozlu raflarına rast geldi. Onca emek, zaman, çaba, para unutuldu gitti…

Biz severiz öyle vatandaşın parasını ölü yatırımlara harcayıp üzerine bir bardak soğuk su içmeyi, sonrasında da yapılan yanlış hakkında bir özür dahi dilemeden aynı davranış modelini tekrar etmeyi.

2023 yılında durum biraz daha ciddiydi. 2020 yılında başlayan hazırlıklar pandemi nedeniyle sekteye uğramış, işin içine yerel seçimler de girince plan yeniden devreye alınarak 2023 yılında yeni bir Çevre Düzeni Planı ile Bursa’nın kavuşması için kollar sıvanmıştı.

Gel zaman git zaman, (gel plan git plan da diyebiliriz) seçimlere birkaç gün kala, dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş düzenlediği basın toplantısında aslında planın 2023 yılına girilmeden hazır olduğunu, ancak genel ve yerel seçimler nedeniyle uygulamaya koyulmadığını açık seçik dile getirmişti. Daha önce düzenlediği basın toplantılarında planı yapamadıklarını söylediğini unutmuş olması ihtimali yoktu elbette!

Kısacası ortada bir plan vardı, ancak bir çıkarlar çatışması da vardı. Rahmetli anneannem derdi ki, ‘eçeleş beçeleş iki kardeş çekeleş’ tam öyle işte. Bursa seçimlerden önce bu çekişme sonucu ortadan yırtılmasın diye plan meselesi seçimlerden sonraya bırakılmıştı.

Ancak istenen gibi olmadı işler. Seçimlerden sonra da aynı koltukta oturacağını düşünen Aktaş’ın yerine bu kez Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna Mustafa Bozbey yerleşti. Fakat Bursa’nın ebedi sorunu plansızlık ve plan yapılması zarureti gerçekliği değişmedi.

Seçimlerin üzerinden geçen 6 aylık süre içerisinde akademik odalarla iletişim sağlandı, yapıcı diyaloglar kuruldu, planın nasıl bir çalışma prensibi içinde nasıl bir mekanda çalışılacağına karar verildi. Geniş bir katılım beklentisi olduğundan bu geniş katılımı bölümlemek ve her bölümün etkisi çerçevesinde söz hakkı alabilmesi için bir çalışma şeması çıkarıldı.

Sonunda geldi bugüne…

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kentin geleceğini şekillendirmek ve Bursa’yı daha yaşanabilir kılmak amacıyla hazırlanan Çevre Düzeni Planı ve Bursa 2050 Vizyonu projeleri için tanıtım toplantısı düzenlenince bunca zamandır takip ettiğim konunun devam filmini izlememek olmazdı elbette.

Toplantının ilk can alıcı vurgusu Planlama Merkezi’nin başkanlığını da yürütecek olan CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala’dan geldi. Daha doğrusu Planlama Merkezi’ne çalışacak ekibin sabah düzenlediği toplantıya katılan ve bence Bursa’nın elini yeni bir planlama ile şehri 2050 yılına kadar taşımayı garantiye almadan bırakmayacak olan geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker’in bir cümlesini aktardı Pala;

Bu planlamayı yapmaya başlayacak olan sizler bir bedel ödemelisiniz, bu bedelin karşılığı 1998’de yapılan planlamanın esaslarına sadık kalarak yeni bir plan yapmaktır!”

Salonda bulunan tüm katılımcıların yazımın başında belirttiğim şu kentle ilgilenen 5 bin kişilik gruptan olduğu düşünülürse bu cümlenin ne demek olduğunu herkes anladı bence.

İfadeyi daha da açalım, belki aramızda bu 5 bin kişilik grubun içine girmek isteyenler olabilir.

Efendim 2020 planı yapılırken muhabir olan bendeniz çok iyi biliyorum ki, planda esas yapılmak istenen şehrin doymuş sanayi bölgelerine yenilerinin eklenmesinin önüne geçmek, kirli havanın temizlenmesi için şehirde hava kanalları açmak, doğayı ve yeşili koruyan imar planları ile şehre yön vermekti. O dönemin Bursa’sı için dahi kalabalık olan nüfusun daha fazla artmaması, hatta mümkünse azaltılması düşünülüyordu 2020 planı yapılırken. 300’den fazla kez delinen, içeriğine sadık kalınmayan planın bizi getirdiği noktanın bu olmadığının elbette farkındayım, Sayın Saker de durumu gayet net görüp analiz edebiliyor. Ancak istersek başaramayacağımız bir iş değil bu. Yeter ki, herkes üzerine düşen bedelleri ödemeye hazır olsun.

Adı Bursaplan olan Planlama Ajansının çalışma prensibi şöyle ilerleyecek; gruplar kendilerine verilen çalışma konuları üzerine 12 ay boyunca yoğunlaşarak çalışacaklar ve kalan 3 aylık süreçte elde ettikleri verileri bir araya getirerek bahsedilen planı oluşturacaklar. 2025 yılının sonlarına doğru planın tamamlanması bekleniyor. Bu iş için 88 teknik uzman ile birlikte 125 personel görev alacak. Gönüllü ordusunu saymıyorum elbette.

Çalışma şeması doğrultusunda Bursa’nın merkez, doğu, batı, güney, kuzey ve kuzeydoğu olarak 6 bölgeye ayrıldığını belirtmekte yarar var. Hazırlanacak olan planın Marmara Bölgesi’ndeki diğer şehirlerle uyumunun yakalanması da isteniyor. Balıkesir ve Kocaeli bu doğrultuda çalışmalara başlamış iller arasında şimdilik.

Buraya kadar her şey tıkır tıkır işliyor gibi görünüyor. Aslında daha işin başında ilk düğmenin iliklenme aşamasındayız. Umarım aradan aylar geçtikten sonra ilk düğmeyi yanlış iliklemiştik cümleleri ile dolu sitemli söz öbeklerine vesile olmayan bir çalışma gerçekleşir.

 

NOT: Subliminal mesajları okumayı 23 yıllık AK Parti iktidarı döneminde iyice içselleştirdik sanırım. Çünkü ‘Nasıl bir Bursa hayal ediyoruz’ konseptli kısa filmin ilk vatandaş röportajında dikkatimi ‘Sanayi bölgelerinin şehrin içinde olmadığı, şehrin dışına taşındığı…’ cümlesi çekti. Bursa’nın sanayi bölgeleri ile imtihanı ve şehrin dışına yapılması için canhıraş mücadele edilen yeni sanayi bölgelerinin varlığı içimi gıcıklamadı desem yalan söylemiş olurum.

Hani diyeceğim o ki, biz de biliyoruz o sanayi bölgelerinin bir biçimde yapılacağını, ancak siz de bilin ki, o sanayi bölgeleri şehrin kalbine vurulmuş hançerlerden başka bir şey olmayacaktır, şehrin içinde kalan sanayi bölgeleri de yeni kurulan şehir dışındaki bu noktalara taşınamayacaktır!

 

HABERLER