Bugün itibariyle CHP’nin 81 ildeki İl Başkanlıklarında eş zamanlı olarak okunan basın açıklamaları eğitim sistemimizin içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirmeyi amaçlıyordu.
Uzun uzun yazdım, hali hazırda, çocuğu üç yaşına varmadan kreşe başlayan ve o andan itibaren kadrolu veli olarak 23 yılını sorunlarla boğuşarak dolu dolu yaşayan bir anne olarak, içinde olmaktan hiç de keyif almadığım bu konuyu.
Yazmaya da devam edeceğim, çünkü velilik görevimi sonlandırmama nereden bakarsanız bakın helalinden bir 5-6 sene var önümde.
Dolayısıyla, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın; “Özel okul ücretlerine yapılan fahiş zamlarla ve kitap, yemek, servis, kıyafet, etüt gibi ekstra ücretlerle aileler özel okulların ücretlerini de karşılayamayacakları bir noktaya gelmiştir. Nitelikli eğitime erişim hakkı hem devlet okullarında hem özel okullarda toplumun küçük bir kesiminin erişebileceği bir ayrıcalığa dönüşmüştür” sözleri ile başlamak istiyorum bugünkü yazıma.
Öğrenci araç, veli müşteri, eğitimciler de peşin satan tüccar oldu bu sistemin içinde. Aynı düzenin kayıt sürecinde devlet okullarında da benzeri biçimde işlediğini düşünebilirsiniz.
Ortalama şöyle; 22 yıllık AK Parti yönetimi, 9 bakan, her bakan için 2.5 yıllık görev süresi, 18 sistem değişikliği, her sistem için 1.2 yıllık sistem uygulama ortalaması.
Bu ortalamalardan çıkan sonucu da şöyle özetleyelim; aslında sistemin işleyip işlemediğine, sonuçlarının ne olduğuna, göreve gelen bakanın bu işi yapıp yapamadığına bakılmıyor. Çünkü bahsedilen sürelerde bu sonuçları elde etmek güç. Anlaşılan o ki, gözetilen tek bir unsur var eğitim sisteminin yönetiminde; bilimin ışığında, aydın bir modelden uzaklaşabildiğin kadar uzaklaş!
Farklı kurumların hazırladıkları açıklamaları karşılaştırınca (hadi yalan demeyelim de) birbiriyle çelişen ifadelere de rast gelmek mümkün oluyor. Yeşiltaş;
“Bakan Yusuf Tekin, 2 Eylül’de yaptığı açıklamada “İhtiyacımız açısından şu anda yüzde 95’e yakın öğretmen normumuz dolu” dedi. Bakanın ifadesine ve MEB istatistiklerine göre 48.700 öğretmen ihtiyacı bulunuyor. Ancak 2023-2024 eğitim öğretim yılında valiliklerden alınan bilgiye göre 91 bin norm açığı bulunuyor. Geçtiğimiz yıl ise 85 bin ücretli öğretmen görevlendirildi. Veriler arasındaki tutarsızlıklar sürüyor!” diyerek ortaya koyuyor bu garip durumu…
Açıklamaya katılan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da konuşmasında ilginç detaylara dikkat çekti.
“Türkiye tarihin en büyük ekonomik krizini yaşıyor. Bu ülkenin 8 milyon çocuğu yoksulluk sınırında, 6 milyon çocuğu ise açlıkla koyun koyuna hayatını sürdürüyor. Yetersiz beslendikleri için gelişemeyen çocuklarımız var artık bizim. Çocuklarımız devlet okullarında bile ‘zengin sınıfları, fakir sınıfları’ diye ayrılıyorlar!” sözleri ülkenin gidişatına yönelik önemli ipuçları veriyor.
Gelelim, Bursa özeline…
“Bursa’da yeterli derslik yok. Tüccar, iş insanı aranıyor ki derslik yapılsın. Bursa’nın İl Milli Eğitim Müdürlüğü yolsuzluklarla gündeme gelmiş, ekonominin güçlü olduğu bir kentte eğitimde iyi olamadık. Eğitim karnemiz kötü!” diyor Sarıbal.
Şehrin yıkılan okullarının yerine yenileri halen yapılmadı. Hatta lokasyonu paha eder bölgelerde olan okulların geçmişi unutturularak buraların ranta açılması için büyük bir çaba sarf ediliyor.
Eğitim karnemiz kötüden de öte, bence berbat! Bursa gibi pek çok alanda ülkenin ilk üç sıralamasına giren bir şehirde böylesine köhne, böylesine battal bir eğitim skalası hakikaten yakışmıyor, üstelik bu yakışıksızlıktan kimse rahatsız da olmuyor.
Eğitim ve çocuklar ana konusunu konuşurken ülkenin sıcak gündeminden soru sormasam olmazdı elbette. Narin Güran’ın kaybolması ile başlayan süreçte ortaya şöyle bir gerçeklik de çıkmıştı; TÜİK 2016 yılından bu yana ülkenin kaybolan çocuk sayısını açıklamıyordu.
Narin ile birlikte kaybolan adaleti ararken muhtemel benzer akıbetleri yaşayan tüm çocuklarımızın peşine düşmek gibi bir gaflet içine girdim. Dolayısıyla, ‘CHP olarak siz bu konuda ne yapıyorsunuz?’ diye sordum.
CHP her yıl açıklanmayan verilerle ilgili birkaç milletvekili ile birlikte soru önergesi veriyormuş. Ancak ülkede Anayasa Mahkemesini sallamayan irade bu soru önergelerini de yanıtsız bırakmayı tercih ediyormuş.
“Yine gereken her türlü girişimde bulunacağız, sorularımızı sormaya, yanıtlar aramaya devam edeceğiz, bu halkın öğrenmesi gerekenleri açıklamadıklarını en azından meclis kayıtlarına geçsin diye bıkmadan hatırlatacağız” diyor Orhan Sarıbal.
Söz eğitimden açılmışken konunun bir parçası olan, ancak il başkanlığının yetki alanına girmediği için cevabını doğrudan Bursa Büyükşehir Belediyesinden aldığım bir bilgiyi de sizinle paylaşmak isterim.
Geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş döneminde hayata geçirilen, eski adıyla ‘Anakucak’larının, yeni adıyla ‘Bursa Yuvam’ kurumlarının pazartesi günü itibariyle eğitim öğretime başlamadığı doğru, fakat bu meselenin önemli nedenleri var.
Bundan önceki yapının çoğu kiralanmış binalarda, hizmet alımı şeklinde çalışılan öğretmenlerle idare edilmekteydi. Yaz tatiliyle birlikte tüm özlük hakları sona eren öğretmenler adeta mevsimlik işçi gibi çalışıyordu bu kurumlarda.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey bu konuda çok daha kurumsal bir iş ortaya koymak istediğini daha önce düzenlediği toplantılarda dile getirmişti zaten. Mümkünse belediyenin üretebileceği kendi binalarında, belediyenin kendi personeli olan eğitimcilerle yola devam etmek, dolayısıyla kurumsal kimlik olarak daha iyi bir işe imza atmak amaçlanıyor.
Öğretmenlerle sözleşmelerin imzalanması aşamasında yaşanan uzama nedeniyle bu hafta kapısını açamamış ‘Bursa Yuvam’ kurumları.
Bu konuda eller biraz daha çabuk tutulmalı mıydı?
Kesinlikle, evet…
Önem sırasında çocukların en başta yer alması gerekiyor artık Bursa’da. Dolayısıyla Pazartesi günü kapısını açamayan ‘Bursa Yuvam’lar bu kurumlara bel bağlamış velilerine ve öğrencilerine bir özür borçlu elbette.
Fakat yoğun bir çaba içinde çalışıldığının da altını çizelim ve eğitimin en geç iki hafta içinde muhtemelen de önümüzdeki hafta başlayacağının müjdesini verelim.
İnanıyorum ki, kurumsal bir yapı yaşanan gecikmeyi kısa sürede unutturacak hizmetler sunacaktır Bursalılara…