Bursa’da seçimin kafa kafaya gittiği yerlerden biri de Mudanya. Bu kez Mudanya’yı almayı ve iki dönemdir CHP yönetiminde olan ilçeyi yeniden AK Parti yönetimine geçirmeyi kafaya koyan merkezi hükümet destek kuvvetlerini birer ikişer yolluyor Mudanya’ya.
Gençliği, dinamikliği ile dikkat çeken ve yorulmak nedir bilmeden aylardır Mudanyalıların kapılarını çalarak dertlerini dinleyip oylarına talip olan Gökhan Dinçer’in proje tanıtım toplantısına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılımı da benzeri bir durumdu.
Böyle bir güç gösterisine yerel seçimler sürecinde ihtiyaç var mıydı?
Bence yoktu.
Gökhan Dinçer, hem belediyecilikte genç yaşından itibaren edindiği tecrübeler ışığında hem de Mudanyalılara yaydığı enerjiyle zaten oldukça iyi götürüyordu süreci. Hatta öyle iyi bir süreç yönetmiş olacak ki, AK Parti Mudanya’da seçimi almaya hayli yaklaşmış, biraz daha bastırıp işi şansa bırakmayalım düşüncesi hakim olmuş.
Yerel seçimler öncesinde bakanların akınına uğrayan Bursa’nın pek çok ismi ağırladığı ve her gün yepyeni programlarla kuşandığı düşünülürse Dışişleri Bakanı Hakan Fidan için özel bir ihtimam gösterildiği, Hakan Fidan’ın da Gökhan Dinçer için ayrıcalık yaparak buralara kadar geldiği tartışma götürmez gerçeklerden.
Gökhan Dinçer’in projelerini anlatmak üzere kürsüye çağırılması sırasında söylenen bir cümle aslında bütün yarışın kaderini ortaya seriyor gibi.
‘Kin değil, söz tutan başkan adayı.’
Bu kin tutma işlerinden çok çekti Mudanya, sıkıntılar defalarca dile getirildi, uzun süre idare etme yoluna gidildi, baktılar ki, olacak gibi değil, değiştirme kararı verdi CHP Mudanya Belediye Başkan Adayını. Şimdilerde hala ‘kin tutma’ işleri devam ediyor. Uzun zamandır da tüm basın camiası mevcut durumu biliyor.
Tabii bir de seçim süreci yönetiliyor.
Gökhan Dinçer’in ‘Ayakları yere basan vaatlerde bulunacağım’ diye başlayan konuşmasında ilk vaadi yeni bir belediye binası oldu. 2 yılda yeni belediye binası yapacak olan Dinçer, “Belediyenin ruhsat vermemesi nedeniyle bir hükümet konağı da yapılamıyordu. Bu sorunu halledeceğiz ve iki yılda hükümet konağı da kazandıracağız Mudanya’ya” dedi. Bundan sonraki tüm vaatleri için de hep zaman sınırı vererek ilerleyen Dinçer, çok heyecanlı başladığı konuşmasını yine çok heyecanlı ve çok saygılı bir biçimde tamamladı.
AK Parti Mudanya Belediye Başkan Adayı Gökhan Dinçer’in ardından kürsüye gelen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, mevcut belediye başkanı ile ortaklaşa çalışamadıklarının altını çizdiği konuşmasının sonunda ‘Üçlü olsun güçlü olsun’ minvalinde bir içeriği olan ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi ve merkezi hükümetin aynı partiden olması gerektiğini dikte eden söylemlerle ayrıldı salondan.
Seçim çalışmalarının ayrılmaz bir parçası olan AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank da bir konuşma yaptı. Gökhan Dinçer’in başarılı geçmişine ve pek çok etkili, yetkili ismi tanımasına vurgu yaptıktan sonra; “Burada yapılan işlerde AK Partili bir belediye başkanı olduğunda bakanlar, milletvekilleri yapılan işlerin takipçisi olacak. Burada AK Parti’yi seçiyorsan Büyükşehirde de AK Parti’yi seçeceksin! İlçe, büyükşehir, merkezi hükümet bu saç ayağı bir araya gelince çok güzel yol alacağız” dedi.
İnsan şöyle bir durup düşününce, Bursa’nın 14 ilçesinin ve büyükşehir yönetiminin aynı zamanda merkezi hükümetin uzun zamandır aynı siyasi partinin elinde olduğu gerçeği ile karşılaşıyor. Hal böyleyken, çantada keklik olan Bursa’ya neden bir türlü hak ettiğinin onda biri kadar bile hizmet gelmediğini sorguluyor.
Sorguluyor sorgulamasına da yanıt bulamıyor. Çünkü beklenen, özlenen o meşhur sac ayağı uzun süredir bizim şehrimizde mevcut, fakat faydası görülemiyor…
Gelelim Dinçer’e destek vermek üzere Mudanya’ya gelen, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a.
Hakan Fidan malum uluslararası ilişkilerden dem vurmak üzere kurgulamış konuşmasını. Bulunduğu makam, mevki de bunu gerektirir zaten. Mudanya’nın tarihinden bahsettikten sonra Türkiye’nin yeri geldiğinde oyun kuran, yeri geldiğinde oyun bozan bir duruş sergilediğine değindi Fidan.
Yaklaşık 20 dakika ülkenin uluslararası politikalarından bahseden aynı tonda bir konuşma dinledik kendisinden. Konuşmanın sonunda, anladık ki, hükümet dış politikada üzerine düşen tüm görevleri yerine getiriyor. Çünkü şöyle dedi Fidan;
“Şimdi sıra sizde. İlçe belediyesinin de büyükşehir belediyesinin de merkezi hükümetin de aynı siyasi parti tarafından idare edilmesini sağlamak elinizde. Ben ilçede Gökhan Dinçer’e Büyükşehirde de Alinur Aktaş’a oy vererek doğruyu yapacağınızı biliyorum.”
Şimdi buraya kadarki izlenimlerim bana şunu gösteriyor; hükümetin elinde bu seçim kullanabileceği tek argüman bu yazıda defalarca altını çizdiğim üçlü sac ayağı meselesi.
Ekonominin kötü olduğu, emeklilerin kan ağladığı, EYT gibi bir kozun elden kaçtığı bu süreçte, beka sorunu da artık işleyen bir söylem olmaktan çıkınca, başka söz kalmamış anlaşılan.
Tutar mı?
Yine bu yazıda açıkladığım biçimde düşünürse vatandaş, zaten var olan şeyi yeniden var etmek kimseye bir artı sağlamaz malum…
Bir göstergeden daha bahsetmek lazım; yıllardır merkez sağ ve merkez sol partilerin başkanları tarafından yönetilen Mudanya’da ilk kez muhafazakar bir partinin adayı, bir iddia ortaya koyuyor.
Anketleri bilemiyorum, ancak seçim başa baş, bu çok net. Hele hele Hakan Fidan gibi bir ismin saha çalışması için Mudanya’ya gelmesi demek, AK Parti Mudanya’yı bu kez kesinlikle almak istiyor demek.
Alabilir mi?
Gökhan Dinçer samimi ve güler yüzlü bir başkan adayı olduğunu çoktan ispatladı, vatandaşa karşı tutumu da son derece sıcak, tüm bunlara karşın, o iş ancak sandıkta belli olur…