Pandemi gibi çok kritik bir sürecin üzerinden daha 14-15 ay geçti. Yine de bu sürede öğrenmiş olduğumuzu umut ettiğim gerçeklikler var. İlk olarak öğrenmemiz gereken şey sağlık kuruluşlarının ve sağlık çalışanlarının önemiydi. Sağlık çalışanları ile ilgili aynı şeyi söylemek zor ancak, sağlık kurumlarının öneminin farkına vardık, eksikliklerimizi gördük, gerek kamu gerekse özel sektör açısından bu eksikliklerin giderilmesi konusunda da bir çaba var.
Bu yazımın konusu da bu çaba olacak.
Benim için öncelik vatandaşta olduğundan, ilk olarak kamuya bir göz attığımda, Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi’nin yapımının belli bir aşamaya gelmiş olmasını kıymetli buluyorum. Memleket Hastanesi’nin de önümüzdeki günlerde ihale aşamasına geçeceği yönünde bir bilgi var elimde, umarım doğrudur ve şehrin merkezindeki en bu önemli hastanemiz bir an önce sağlık hizmeti vermeye başlar hale gelir.
Özel sektör açısından bakıldığında da Bursa’ya bir ilgi olduğu gerçekliği görülüyor. Daha doğrusu Bursa’daki eksiklik giderilmeye çalışılıyor.
Bugün itibariyle misafir olduğumuz Doruk Sağlık Grubu’nun Nilüfer bölgesindeki hastanesi de bu girişimlerden.
6 katı yer altında olmak suretiyle 20 katlı bir yapıdan bahsediyoruz. 6 kat derine inildiği için hastane yapımı sırasında komşulara zarar verilmemesi adına iş güvenliği açısından ciddi önlemler alınmış. Bu konudaki duyumlara bir açıklık getirmiş olalım böylece.
Açılış için Sağlık Müdürlüğü onayı tamam, Sağlık Bakanlığı’nın izninin de yaklaşık 10-15 gün içerisinde gelmesi bekleniyor.
Bana göre, Doruk Nilüfer ile ilgili bizleri bilgilendiren Hastane ortaklarından Dr. Ömer Yavuz Namlı’nın verdiği en önemli bilgi, şehrimizde olmayan branşların uzman doktorlarının da hastane bünyesinde yer alacak olması.
Bir önemli detay daha; artık kritik ameliyatlar için çok daha iyi cihazları olan hastaneler İstanbul’da olduğundan Bursa’dan kalkıp İstanbul’a gidilmesine gerek kalmayacak. Benim mini minicik tıbbi bilgimin anladığı kadarıyla şunu söyleyebilirim ki, ‘Akıllı hastane’ olarak da nitelendirilebilecek olan yapının inşaat maliyetinden daha fazlası cihazlara yatırılmış gibi duruyor. Çok kıymetli görüntüleme cihazları ve gerçek bir ameliyathane konforu var.
Hani Allah esirgesin de basit bir sağlık sorunu ile boğuşmuyorsanız, başka illerde çözüm aramadan önce gitmeniz gereken adreslerden biri olacak burası. Şöyle söyleyeyim; özellikle beyin ameliyatlarında kullanılan ve Türkiye’de sadece 5 tane bulunan bir MR cihazı ile ameliyat devam ederken çekim yapabilecek doktorlar.
Üçüncü basamak hastane olarak hizmete girecek olan Doruk Nilüfer, üniversite hastanesi düzeyinde bir donanıma sahip, büyük ihtimalle de yakın gelecekte Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi ile paydaşlık yapacaklar bu konuda.
Bu köşeden sıklıkla okuduğunuz bir konu da Bursa’nın sağlık turizmi, özellikle de termal turizm için çok uygun bir kent olmasına rağmen bu potansiyelinin değerlendirilememesi durumudur malum.;
Doruk Nilüfer hedeflerinden biri olarak sağlık turizmini koymuş ortaya. Sunumu sırasında sorulan sorulara yanıt verirken Namlı, ‘Bursa olarak sağlık turizminden hak ettiğimiz payı almadığımızı düşünüyorum. Bu konuda bilgilenmek için yaptığımız geziler sırasında Kütahya’da bize ‘Biz tarlanın ortasından çıkan sıcak suyu satıyoruz. Siz şehrinizdeki meşhur hamamları satamıyorsunuz’ demişlerdi. İşte o noktada hastanemizde termal sağlık hizmetine yer vermeye de karar vermiştik” diyor.
Termal kaynakların kıymetinin bir biçimde biliniyor olması dahi umut verici.
Bu sıralar aklını estetik yapılara ve iç mekan tasarımlara takmış biri olarak, insanın kendisini özel bir kozanın içinde gibi korunaklı hissettiği binadan da söz etmek isterim. Mimari proje Yüksek Mimar Hasan Sözüneri’ye ait, hayran kaldığım içi tasarım ve uygulamalar ise Zoom Mimarlık tarafından ele alınmış.
Peki helikopter pistine kadar düşünülmüş olan bu tam teşekküllü hastaneden vatandaş nasıl yararlanacak? Bence asıl soru buydu ve sordum da.
Efendim, hastanenin SGK ile anlaşması olacakmış. Sadece bir doktor SGK kapsamı dışında çalışacakmış tercihi nedeniyle. Tıpkı diğer Doruk Hastanelerinde olduğu gibi bir sistem diye düşünmek lazım burada mevzuyu…
Doktorların çalışma koşullarına gelince, çoğunluk personel bordrolu çalışan olurken, isteyen doktorların şirket kurarak kurdukları şirket üzerinden de çalışması mümkünmüş.
Buraya kadar övgüyle bahsettiğim, özellikle de şehrimizde mevcudiyeti olmayan Çocuk Kardiyoloji bölümü için İstanbul’dan bir doktorun geleceğini öğrendiğim hastaneden bendenizin de minik bir talebi olacak; bir de Çocuk Üroloji doktoru olsa şehrimizde hiç fena olmazdı değil mi?