Gazeteci olmak böyle bir şey işte. Dün Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş ile bir aradaydık, bugün TİP’in görüşlerinin tam tersi bir politika yürüten İYİ Parti’nin Bursa mitingini izlemek için düştük yollara.
İşin en ilginç yanı ise aslında hepimizin de farkında olduğu gibi birbirine ters, birbirinin hayli uzağında, demokratik bir yönetim biçimi söz konusu olsa birbirine en sert muhalefeti yapacak olan siyasi partiler tek bir hedef uğruna çaba harcıyorlar şimdilerde.
İktidar cephesi bu durumu şöyle tarifliyor; ‘Bunların aklı fikri AK Parti’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı yenmekte!’
Doğru…
Bu kısımda bir yanlışlık yok, zira bir mücadele varsa bir tarafın diğer tarafı alt etmek istemesinden daha doğal ne olabilir değil mi? Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğinizde, zaten siz de iktidar olarak, muhalefeti siyasetin tozlu sayfalarına gömmek istiyorsunuz…
Benim meseleye bakış açım ise biraz daha farklı. Ben diyorum ki;
‘Tüm bu farklı görüşteki siyasi partilerin gördükleri en önemli gerçek, ülkenin fabrika ayarlarından giderek saptığı ve böyle giderse sapmaya devam edeceğidir. Gidişatı değiştirmek ve en azından fabrika ayarlarına geri dönmek için bunca farklı parti bir araya gelerek güçlerini birleştirme yolunu seçmiştir…’
İYİ Parti mitinginin açılış konuşmasını yapan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Mansur Yavaş;
“21 yıldır ülkeye elinizde ciddi bir güç ve çok önemli maddi kaynaklarla hükmediyorsunuz. Bunca imkanla elbette 21 yıl içerisinde iyi işler de yaptınız. Yapmadığınızı söylemek doğru olmaz. Ancak 2018 yılı itibariyle tüm gücün tamamen ellerinize bırakılmasını istediğinizde adeta güç zehirlenmesi yaşadınız. Şimdi bunu değiştirme zamanıdır!” diyerek özetledi benim yukarıda anlatmaya çalıştığım durumu.
3 Mayıs Dünya Türkçülük Günü gibi milliyetçi cephe açısından özel bir günde Bursa’ya misafir oldu İYİ Parti Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Adayı Meral Akşener ile Mansur Yavaş.
Elbette konuşmaların odağında Sinan Ateş cinayeti vardı. Miting öncesinde Ateş ailesini ziyaret eden Akşener ve Yavaş’ın Bursa’ya sözü, cinayetin faillerinin ve azmettiricilerinin bulunarak hak ettikleri cezayı çekecekleri oldu.
Ancak Akşener’in konuşmasında dikkat çeken bir detay vardı;
“Bu işin peşine düşenlere bir milletvekili diyormuş ki, ‘15 Mayıs sabahı artık Bulgaristan’a kaçarsınız!”
İşin içinde tehdit var yani…
Bir cinayetin peşine düşen, katillerin ve azmettiricilerin cezasız kalmaması için uğraşanlara yönelik, üstelik de milletin vekili konumundaki isimlerden neden tehdit gelir ki?
Normalde toplumun vicdanını kanatan bir cinayetin faillerinin bulunması, cezalandırılması hükümetin isteyeceği bir durum olmaz mı?
Yoksa…
İşin ‘yoksa…’dan sonraki kısmını doldurmayı size bırakıyorum. Herkesin sıklıkla dile getirdiği sözü bir kez de ben edeyim ve diyeyim ki, ‘Türk milleti ferasetlidir, cümlelerin boşluklarını doldurmak konusunda da iyidir…’
Elbette sadece Sinan Ateş cinayetinin faillerinin bulunacağı sözü verilmedi Bursa’dan. Akşener seçime değil de savaşa gidiliyormuşçasına toplumun çeşitli kesimlerine hakaretler edilerek yürütülen kampanya çalışmalarından ne kadar rahatsız olduğunu dile getirdi.
Benim de en çok rahatsızlık duyduğum durum bu, yürütülen seçim döneminde. Sanki üçüncü sayfa programı izliyormuşçasına bir eda ile vatandaşlara, en çok da kadınlara ve gençlere, ‘sürtük, çürük, süfli, defol, terörist, giderlerse gitsinler…’ gibi sözcükler sarf ediliyor.
Sonra bütün politik arena bu saçma sapan ve çirkin ithamları konuşuyor, tartışma programlarında koca koca profesörler, kelli felli yazarlar neden bahsettiğim cümlelerin kurulduğunu açıklamaya çalışıyor.
Oysa önümüzde bir seçim var, bu seçimde bir kez daha iki ayrı kutba bölünmek gibi ülkeyi huzursuzluğa sürükleyen saçmalıkların içine düşmeyi arzu etmediğinizi tahmin ediyorum. Seçimlerde siyasi partilerin hakaretlerini ve hakaretlere karşılık söylenen başka hakaretleri değil icraatlarını, vaatlerini yarıştırmaları gerektiğini düşünüyorum.
Millet İttifakının en değer verdiğim vaatlerinden biri köy okullarını yeniden açmak, ilk bir ay içinde 100 bin öğretmen atamasını gerçekleştirmek, köylere bir veteriner hekim, bir ziraat mühendisi ve bir ziraat teknisyeni görevlendirerek yaşamın kırsal alanda bir kez daha vücut bulmasını sağlamak politikası.
Sonuna kadar arkasında olduğum bu fikir sayesinde pek çok şeyin değişeceğine eminim.
Akşener’in konuşmasının sonunda, tam da Bursa Milletvekilleri ve milletvekili adayları takdim edilecekken, sahneye Bilge Yılmaz ile çıkması ve ‘İşte size ekonomimizi yönetecek adamı tanıştırayım. Kendisi yerli ve millidir. Ekonomimizi en iyi biçimde yönetecektir’ demesi bence önemli bir ayrıntı.
Aklıma İYİ Parti Bursa Milletvekili ve bir ekonomi profesörü olan İsmail Tatlıoğlu’nun önümüzdeki süreçte nasıl değerlendirileceği sorusu geliyor. Var birkaç fikrim, ama seçimlerden sonraya kalsın onlar da…
Her siyasetçi gibi özellikle gençlerin ve kadınların oylarına talip olan, tüm konuşması süresince bu iki kesime kullandığı kelimeler ile göndermelerde bulunan Akşener, seçim anlaşmasının sağlanmasından önce masadan kalmasıyla kaybettiği gücü toplamaya çalışıyor halen. Bunu net olarak söyleyebilirim.
Miting alanı olarak Kent Meydanı’nın İYİ Parti İl Başkanlığı tarafından seçildiğini biliyorum. Buradan yola çıkarak Gökdere Meydanında yapılan diğer mitinglerle bir kıyaslama yapılmasının önüne geçmek için alan seçiminin Kent Meydanından yana olduğunu düşünmek yanlış olmaz sanırım.
Akıllıca bir taktik…
Yaklaşık 6 bin kişilik bir alan seçilmiş, doldurulmuş, hatta kenarlarda taşmalarla birlikte izleyici sayısının 6 binin üzerinde olduğunu söylemek mümkün.
Coşku elbette var, inanmışlık elbette var, olmaması düşünülemez zaten…
Bundan sonrasını sandık söyleyecek artık…
NOT: Mitingin arka cephesini yakından takip eden Bursa Tanık’tan genç gazeteci arkadaşlarım Zehra Değirmenci ve Sibel Kahraman’ın aktardıkları bilgileri paylaşmakta da yarar var. Miting esnasında Kent Meydanını gösteren şehir kameraları Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kapatıldı. Şehrin diğer kameraları çalışırken miting alanı izlenemedi. Aynı zamanda arıza gerekçesi ile miting saatinde metro seferleri de yapılmadı.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bundan sonraki mitinglerde takınacağı tutumu yakından takip etmekte yarar var.