Seçimin bu kadar gölgesinde yaşarken slogan gibi cümlelerden, peş peşe sıralanan vaatlerden, ardı arkası kesilmeyen suçlamalardan etkilenmemek mümkün değil.
Bir bakıyorsunuz biri çıkıp çocuklarımızı hangi lidere emanet edeceğimizi söylüyor, bir başkası TÜİK’in manipülasyonlarının sorumlularını yargı önüne çıkaracağının sözünü veriyor. Birileri ‘kentsel dönüşüm çağrımıza bakanlık yanıt vermedi, deprem bölgesindeki yıkımların büyük bölümü bu nedenle gerçekleşti’ diyor, başkaları şampanyacılar ve müminler diye iki ayrı kavram ortaya atarak bu kez de toplumu kutlama yapma biçimleri üzerinden kutuplaştırıyor…
Tüm bunlar sadece bugünün haber başlıklarından derlenen konu özetleri.
Hepsi bir yana, benim için en kıymetli vaatler, içinde eğitim projelerinin yer aldığı vaatler.
Çünkü, ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözünden yola çıkarak cehaletin araladığı kapıları görme şansına sahip olanlardanım ve başımıza gelen tüm kötü olayların nedeninin de eğitimsizlikten kaynaklandığını düşünmekteyim.
Köşe yazılarımı okuyanlar bilir, eğitim meselesinin üzerinde nasıl da hassasiyetle durduğumu. Bugün Norm Haber ekranlarında Aday Masası programının değerli konuğu İYİ Parti Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İYİ Parti Birinci Bölge İkinci Sıra Milletvekili Adayı Sevinç Atabay ile konuştuğumuz konular da tam bu çerçevede şekillendi.
İzleyenleriniz bilir, aslen Norm Haber Sorumlu Haber Müdürü Furkan Kahraman’ın hazırlayıp sunduğu programa zaman zaman ben de misafir olarak katılıyorum ve sorularımı yöneltme fırsatı buluyorum konuklara.
Elime eğitimi konuşmak gibi bir fırsat geçince, gazeteci reflekslerim ağır bastı ve genç meslektaşımın yanında yerimi aldım.
Masada eğitim vardı…
‘Altılı Masanın eğitim politikalarının yüzde 80’lik kısmı benim elimden çıktı’ diyerek söze başlayan 42 yıllık eğitimci Atabay, köy okullarını yeniden açacaklarının müjdesini vererek başladı anlatmaya. Tam da dün 22 öğrencinin taşımalı eğitim sistemi yüzünden yaralandığı haberlerini okurken aldığım en güzel müjdelerden biriydi.
Çocuklarının eğitimi için köyden şehre taşınan çok aile oldu bu süreçte. Okulları kapanan hayalet köyler dahi oluştu ülke genelinde.
Köy okullarının açılmasının, köyde akıl danışılacak eğitimli, aklın ve bilimin ışığında insanların var olması açısından da önemli olduğu kanaatindeyim. Zira bu kulvar uzun zamandır köylerin tek söz söyleyen insanları olarak kalan din görevlilerine ve muhtarlara bırakılmıştı.
İlkokulun yeniden 5 yıl olacağı haberini almak ve okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirerek kadınların da çalışma hayatına katılabilmeleri adına, ücretsiz okul öncesi kurumları yoğunlaştırmak da politikalar arasında beğendiğim kısımlar.
Burada da en önemli mesele; 4 yıllık ilkokulun ardından okulu açıktan okuyacağını beyan ettikten sonra eğitim hayatından çekilen ya da başka biçimlerle sisteme hiç dahil olmayan, yani aslında ülkemizde var olan, ancak eğitim sisteminde görünmeyen yaklaşık 2 milyon öğrencinin yeniden eğitim sisteminin güvencesine alınacak olması. Bu öğrencilerin önemli bir bölümünün kız çocukları olduğunu söylememe gerek yoktur sanırım…
Özellikle kadınların pasif hale getirilerek süs bebekleri gibi evlere hapsedilmesi üzerine kurulu bir sistemin sinsice ilerletildiğini düşünüyorum gidişatı gördükçe ve bir kadın olarak, daha da önemlisi iki kız çocuğu annesi olarak korkuyla ürperiyorum…
Bursa özelinde de konuştuk elbette.
Şehrimizin özellikle sanayi kenti olma unvanı nedeniyle, ara eleman eksikliklerini kapatmak adına, mesleki eğitime ağırlık vermesi gerektiğinin altını çizdi Sevinç Atabay. Bahsedilen mesleki eğitimin şimdilerde uygulanan ve adeta devlet eliyle çocuk işçi çalıştırmaya benzeyen ‘Çıraklık eğitim kurumları’ ile bir alakası olmadığını, çocuğun eğitimden kopmadan mesleki tecrübelerini kazanacağını öğrenmek içimi rahatlattı.
Elbette tüm bunların gerçekleşmesi için ilk bir yıl içerisinde yaklaşık 250 bin öğretmen atamasının yapılmasının planlandığını öğrendim. Eğitim camiası açısından sevindirici bir gelişme olur gerçekleşirse…
Benim ısrarla istediğim, İngilizce hazırlıkları olan Anadolu Liseleri talebimi bir kez daha yineledim. Atabay’dan Millet İttifakı’nın seçimi kazanması halinde ilkokul ikinci sınıftan itibaren ciddi bir yabancı dil eğitiminin devlet okullarında verileceğinin bilgisini aldım.
Aldığım bir diğer bilgi de gömlek değiştirir gibi Milli Eğitim Sistemi ve müfredat değiştirmeyeceğimiz oldu.
Programın tamamında altılı masanın eğitime bakışı konusunda çok daha geniş bilgiler bulacaksınız diye düşünüyorum. İlgilisinin izlemesini şiddetle öneririm.
NOT: Bir yılı aşkın süredir aynı çatı altında çalışma mutluluğunu paylaştığım Norm Haber ailesi ikinci yaşını doldurdu. Özgür yayıncılık anlayışı ile bana daha geniş ufuklar ve daha vicdanlı yazılar konusunda ışık tutan herkese çok teşekkür ederim. Nice 12’ler, 22’ler olsun…
Öyleyse, bize mutlu yıllar…