Son günlerde ‘Bursa’ adı ülke gündeminden düşmüyor maşallah. 14 Mart Tıp Bayramı konusunda da bu açıdan geride kalmayalım diye düşünüldü herhalde. 13 Mart itibariyle bendeniz Ekrem İmamoğlu’nun Bursa ziyaretinin ardından kafamda yazımı kurgulayarak evime dönerken, Bursa Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında Tıp Bayramına atfen pandemi sürecinde Tabipler Odası Bursa Şube Başkanlığını yürüten Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan’ın bir konuşma yapması planlanmış.
Aslında konuşmada öyle ortalığı ayağa kaldıracak bir şey yok.
Hep bildiğimiz sorunlar…
AK Partili yöneticilerin ve vekillerin de aralarında en çok dert yandıkları konuların başında geliyor özellikle yoğun bakımlarda yatak bulamama, ameliyat günü alamama, hatta branş hekimlerine randevu bulamama meselesi. Mutlak birinden biri araya sokularak halledilmeye çalışılıyor bu işler. Aksi halde aylarca beklemek, telefon başında sinir dingildeten mücadelelere girmek mecburiyetinde insanlar.
Alpaslan Türkkan hoca da Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi kürsüsünde yaptığı konuşmaya bu girizgahla başlamış; “Bizim zor koşullarda çalıştığımızı, sağlık sisteminin çöktüğünü, yakınlarını muayene ettirmek için aylarca beklediğimiz bir sanal kuyruk olduğunu, ameliyat olabilmek için 1 yıl bekleyen kanser hastalarının olduğunu anlatmayacağım biliyorsunuz. Bunlarda dünya birincisi olduğumuzu da anlatmayacağım” demiş.
Konuşma yapılırken meclis salonunda değildim, ancak çok şükür ki, bazı teknolojilere adapte olabiliyoruz ve meclis toplantıları canlı olarak yayınlanıyor. Dolayısıyla bizzat kulaklarımla duydum söylenenleri demem gayet mümkün.
Enteresandır ki, toplantı salonundan çıktıktan sonraki bir saatin içinde en az iki doktor, hastane, hasta yatağı, ameliyat günü talepli telefon alacağına emin olduğum AK Partili ve MHP’li Belediye meclis üyeleri hiç hoşlanmadılar bu konuşmadan.
Koskoca profesöre ‘siyaset yapıyor’ dendi, ‘ne anlatıyon bize yaaaa’ dendi, sıralara vurularak protesto edildi, ‘kürsüden in seni dinlemek istemiyoruz’ dendi, ‘vatandaşın Ramazanını germeyin’ dendi, en hızını alamayan oturduğu yerden kalktı, Türkkan’ın konuştuğu kürsüye yaklaştı, mikrofonu alarak, ‘Türkiye Cumhuriyetinin şerefli bir kurumunu burada böyle eleştiremezsiniz’ dedi…
İlginçtir ki, Türkiye Cumhuriyetinin şerefli pek çok kurumuna yönelik eleştirilerimizi nerede yapacağımız konusunda bilgi verilmedi.
Sanırım hiç eleştiri yapılmasın isteniyor.
Hiç sorun yokmuş gibi yapılan şahane bir dünya…
İşte bu açıdan devekuşu hayvanını pek benzetirim bizim idarecilere, kafasını kuma gömer, koca vücudu dışarıda kalmış ne gam…
Bunlar da tam o hesap, eleştirme, bahsetme, yok gibi yap…
Tamam yok gibi yapalım, yok oluyor mu bir de dönüp bakalım…
Yooo… Devekuşunun koca vücudunu nasıl herkes görüyorsa, sağlık sisteminin çöktüğünü de herkes görüyor. Devletin şerefli kurumunun da bu konuya yokmuş gibi yapması hiçbir anlam taşımıyor!
Çöktü, çöktü… Sağlık sistemi çöktü…
13 Mart böyle, yine güzel şehrimizin adından sıklıkla söz ettireceğimiz şahane etkinlikler ve ‘artık doktor dövebiliyoruz’ diyen teyzenin sözünün yanına ilave ettiğimiz, ‘doktorların gırtlağına yapışın’ yapış yapışlığının ardından, ‘Artık doktorları kürsülerden indiriyoruz’ eylemini de ekleyerek sona erdi.
Tarihler 14 Mart’ı gösterdiğinde Belediye Meclis Kürsüsünde sorunlarına değinemeyen sağlık emekçileri sokaklarda hak arayışındaydı.
Bursa Tabip Odası, Sağlık Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Genel Sağlık-İş, Bursa Aile Hekimliği Derneği, Hekim Birliği Sendikası, Birlik Dayanışma Sendikası, HEKİMSEN, Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği tarafından düzenlenen yürüyüş, Setbaşı’ndan başladı, Atatürk Anıtı’nda son buldu.
‘Susmuyoruz, korkmuyoruz, hiçbir yere gitmiyoruz’, ‘Çetelere değil, sağlığa bütçe’ sloganları atıldı yol boyu.
Yürüyüş başlamadan basın açıklamasını okuyan Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, “Bizler başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu söylemeye, demokratik katılımcı tarzda örgütlenmelere dayanan kamusal bir anlayışla, koruyucu sağlık, şiddetsiz bir ortam için mücadele etmeye, nitelikli Tıp ve uzmanlık eğitimini, gün içinde dinlenebilme hakkını, angaryaya dönüşmeyen nöbetleri, adaletin sağlanmasını, emekliliğe yansıyan temel ücret talebini dillendirmeye devam edeceğiz” dedi.
Sağlık Bakanlığının 14 Mart Tıp Bayramı için hazırladığı videoda da söylendiği gibi; “Onlar sadece can kurtaran hekimler değil, aynı zamanda vatanı da müdafaa eden Tıbbiyelilerdi… Tıbbiyeliler, 14 Mart’tan aldıkları ilhamla milletimize hizmet etmeye devam ediyor…”
Kendi evladı da doktor olan, pek çok hastalıkla mücadele ettiğinden pek çok doktoru bulunan bendeniz; önce biricik kızımın, sonra da daha kaliteli bir yaşamı hak ettiğimizi düşünerek sağlığımız için çabalayan tüm doktorlarımızın Tıp Bayramını yürekten kutluyorum…