Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Artık çözün bu meseleyi!

Daha dün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ‘sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi’ gündemiyle acil toplantıya çağrıldığını, ancak yeterli sayı bulunamadığı için Meclis’in toplanamadığını yazdım uzun uzun ve sordum;

Meclis’e gelip meslektaşlarının içinde bulunduğu sağlıkta şiddet gibi bir açmazı çözmek için kılını dahi kıpırdatmayan AK Parti, MHP ve HDP’nin sağlıkçı vekilleri gönülleri rahat bir şekilde bu gece başlarını yastığa koyabilecekler mi?”

Sanırım bir sorun olmadan uyuyorlar, hekimler de şiddet görmeye devam ediyor.

Pandemi sürecinin başından bu yana ekranlardan belki de en çok izlediğimiz doktorlardan biri olan Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un aldığı tüyler ürperten tehditler dün geceden bu yana sosyal medyayı ayağa kaldırdı.

Pandemi ile mücadele sürecinde oluşturulan Bilim Kurulu’nun ve Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı yanlışları kalem kalem sıralamaktan korkmayan Şenol, bu kez tüm detayları ile kendisine yöneltilen şiddeti ve tehditleri anlattı çektiği videoda.

Prof. Dr. Şenol’un ofisinin önüne danadili bırakan şahsın “Av başladı” ifadesiyle yaptığı paylaşım tek kelime ile korkunç!

İşin daha da korkunç olan tarafı ise şu;

Uzun süredir aşı karşıtı; plandemikçi hesaplardan tehdit alıyor ve suç duyurularında bulunuyorum. Ancak bizim yaptığımız suç duyuruları, ‘ifade özgürlüğü’ ya da ‘adres bulunamadı’ şeklinde karşılık buluyor!” diyor Esin Hoca.

Devletin bu konuda kayıtsız kalmasını normal karşılamak durumunda mıyız? Bilemiyorum…

Elbette olanlar karşısında Sağlık Bakanı ya da İçişleri Bakanı da kendisini aramamış ve geçmiş olsun dileklerini iletmemiş.

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, tüm medya kanallarını doğru kullanarak sesini duyurmayı başarabilmiş bir doktor ve buna rağmen yok sayıldığını da açıkça söyleyebiliyor.

Ancak tüm sağlıkçılar aynı şansa dahi sahip değiller. Doğal olarak kendi çözümlerini kendileri bulmaya çalışıyorlar, ya defalarca söylediğimiz gibi başka ülkelerin yolunu tutuyorlar ya da özel sektörde çalışmayı tercih ediyorlar.

Bu durum da ülkemizde pek çok uzmanlık bölümünün hizmet veremez hale gelmesine neden oluyor. Geçtiğimiz aylarda şehrimizde ‘Çocuk Onkoloji Bölümü’nün kapanması gündeme gelmişti. Yoğun bir tepki ile karşılanan bu durum, ‘nöbetçi onkolog bay pass’ı ile çözülmeye çalışılıyor, ancak meselenin sürdürülemez olduğu ortada.

Benzer bir durumu Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Hematoloji bölümü ile ilgili yaşıyor şimdilerde. Şehirdeki son hematolog hastaneden yapılan açıklamaya göre CİMER üzerinden yazılan tehditkar ifadeler nedeniyle, can güvenliği olmadığı gerekçesi ile istifa etti.

Bölüm kapandı, hastalar doktorsuz kaldı.

Şimdi Afyon’da yaşayan hematoloji hastaları muayene için uzman doktorun bulunduğu en yakın ile gitmek zorunda kalacak!

Hala kulaklar tıkalı, gözler kapalı, ağızlar suskun…

Bu yazdığım yazının sağlıkta şiddetin çözülmesi gerektiğini vurgulayan son yazı olmasını dilerim gönülden.

Gözleri açıp görerek, kulakları açıp hem hastaların hem de sağlıkçıların dertlerini dinleyerek ve ağızları açıp insanca konuşup tartışarak bir çözüm bulunmalı bu meseleye.

Yoksa sağlıkçılar kendi çözümlerini bulurken biz kendi çözümsüzlüklerimizle baş başa kalacağız…

HABERLER