Eli kulağında bir müjdeli haber bekliyor ülkenin çalışan kesiminin yaklaşık yüzde 50’si. Doğrudan etkilenenleri rakamla söyleyecek olursak 7 milyon işçi. Akıllarındaki en önemli soru şu;
Asgari ücret ne olacak? Ne kadar artacak?
Hafta sonu Türk Metal Sendikası 1 No’lu Şubesinin Olağan Genel Kuruluna katılmak üzere Bursa’ya gelen ve kürsüden asgari ücrete yönelik de önemli açıklamalarda bulunan Türk Metal Genel Başkanı, Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak;
“Bizde asıl temel sorun asgari ücretle çalışanların oranının yüksekliğidir!” diyerek çok önemli bir tespitte bulundu.
Asgari ücret yaygın ücret haline geldi!
Ne diyelim, getirenler utansın…
Tespit komisyonu yarın son kez toplanacak ve bir neticeye varılacak. Bu kez işçinin cebine girecek paranın yanında, gelir vergisi dilimlerinin çalışanlar lehine düzenlenmesi ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması da var masada.
Bir yıl önce tarihi zam denerek artış yapılan, yetmeyince üzerine 6 ay sonra düzenleme gelen, ama temel harcama kalemlerine yapılan zamlarla birlikte, geldiğinden daha hızlı eriyip giden asgari ücret konusunda işçi kesiminin talepleri yüksek.
Şöyle biraz insan içine karışıp çalışanlarla sohbet ettiğinizde anlıyorsunuz ki, gönüllerden geçen asgari ücretin en az 10 bin lira olması.
Şu anda 5 bin 500 lira olan asgari ücretin 10 bin lira olması biraz hayalcilik deyince de en düşük kiranın 6-7 bin lira bandında olduğundan dem vuruluyor, elektrik, doğalgaz zamları hatırlatılıyor. İşçi daha çarşıya pazara girmeden bitiveriyor hayallerini süsleyen asgari ücret.
O halde burada asgari ücrete yapılacak zam kadar asgari ücretin zamlı halinin alım gücünün ne kadar korunacağı da çok mühim!
Görüşmelerde rakam telaffuz etmek, artış oranı söylemek konusunda tüm taraflar çekinceli. Söylenen tek bir rakam var; ‘Biz asgari ücreti belirlediğimiz açlık sınırı olan 7 bin 785 lira olarak alıp otururuz masaya’ diyen Türk-İş’in telaffuz ettiği rakam.
Amaç bu rakamın üzerinden zam alabilmek.
İşverenin açıklamaları ise asgari ücretin 8 bin liranın üzerine çıkması halinde hükümetin bu yılki ihracat hedeflerini tutturamayacağı biçiminde aba altından sopa gösterme yönünde oldu.
“İşveren hükümeti tehdit etti!” diyor bu açıklama için Pevrul Kavlak.
15 üyesi olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu 5 hükümet temsilcisi, 5 işveren temsilcisi ve 5 işçi temsilcisi ile oluşuyor.
Daha önce de belirttim, bu masada ne yazık ki, işçi kesiminin sendikal görüşmelerde olduğu gibi yaptırımları yok. En fazla yapabilecekleri, onaylamadıkları bir rakama imza atmamak. Bu konuda da kararlılar zaten.
Nasıl olmasınlar ki, Bursa’dan Pinokyo bile ilan edilen TÜİK rakamlarına artık kimse inanmıyor. Enflasyon resmi olarak açıklanan oranların iki katı, hatta temel gıda ürünlerinde iki katından da yüksek.
Bugün süt ve süt ürünleri reyonunun önünden geçerken adeta saygı duruşunda yürüyorsak, aldığımız peynirin paketine hasretle sarılıyorsak, hiç öyle komik film oynatmaya gerek yok rakamlar üzerinden. En ucuz balık olan hamsiyi gününe göre kilosu 100 lira ile 50 lira arasında yiyor vatandaş.
Et üzerinden yapılan; ‘bakınız asgari ücret ne kadar da çok et alıyor’ biçimli hesaplarının perde arkasında ise süt ineklerinin kesime gönderilmek zorunda kalması var. Hele bir bitsin o süt ineklerinin etleri piyasada, o zaman konuşacağız et fiyatının nereden nereye geldiğini.
Bir paket kahvenin 20 liranın altına düşmediği zamanları yaşıyoruz. Bu koşullar altında asgari ücrete zam yapılacak olduğunda sesi en üst perdeden çıkanların, Cumhurbaşkanlığı bütçesine 2022 yılı ödeneği zammı yapılırken zikredilen rakamın 3,8 milyar TL’den 5,8 milyar TL’ye çıkışını ve yıl bitmeden eklenen ödeneklerle 6,6 milyar TL’lik 2023 yılı bütçesine yaklaştığını göz önünde bulundurmalarını öneririm.
Bu ülkede herkese ve her kaleme bulunan paranın, işçiye sıra geldiğinde neden bulunamadığını anlamış değilim.
Oysa ki, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı tarafından Haziran ayında güncellenen, Dünya Yoksulluk Haritası’na göre, Türkiye’de 84.3 milyon nüfusun 14.8 milyonu yeterli gıda tüketemiyor. 5 yaş altı çocukların 1 milyona yakını akut yetersiz beslenme yaşıyor. Yaklaşık 3 milyon çocuk ise kronik yetersiz beslenme yaşıyor.
Kısacası fakirliğimiz dünyanın dilinde dolanıyor…
Biz de asgari ücret tespit komisyonunda ‘fakir fukaraya vermek sevaptır, bolluk bereket getirir’ diyen Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin sözünü dinlerler mi acaba diye düşünüyoruz.
Yarın öğreneceğiz…