Ülkenin ekonomik verileri sadece Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin yüzünü güldürüyor sanırım. Zira bizde daha çok duyduğumuz fiyatlara, önümüze gelen hesaplara ya da market fişlerine bakarken oluşan şaşkınlık ifadesi kendisinde garip bir gülücüğe dönüşüyor.
Vatandaş ayın sonu nasıl gelecek hesapları yaparken, karı koca iki kişinin çalıştığı evlerde maaşlar 15-20 gün anca yeterken, geriye kalan günler için bankadan ya da eşten dosttan borçlanılırken, Sayın Bakanın açıkladığı verilere göre 2023 yılında kişi başına düşen gelir 12 bin doları geçecekmiş. Hatta 2022 yılı bütçesi tahminlerin altında açık vererek 139 liralık açık ile son 20 yılın en iyi bütçe performanslarından birini yakalamış.
Bakan gülüyor gülmesine, gözlerinden ışıklar da çıkıyor, ama bizden yana gülen yok!
Neden acaba?
Kişi başı 12 bin dolar bizim hanelerimize girmediği için olabilir mi?
Kur korumalı mevduat uygulamasından övgüyle bahsederken açıklıyor Bakan Nebati neden bizim bütçenin memnuniyet verici sonuçlarını hissedemediğimizi.
Kelimesi kelimesine aktarıyorum ki, sonradan bir yanlış anlaşılma oluşmasın;
“Bize diyorlar ya ‘Bunun bir maliyeti var’ Bu maliyet nerede? Türkiye içerisinde. Türkiye Cumhuriyeti’nden yurt dışına bir aktarımda bulunmuyoruz. Yurt içinde para dönüyor. Ayşe’nin parası Fatma’ya Fatma’nın parası Ahmet’e. Daha önceki yapı şu: Dışarıdan getir, Meryem’in parasını Maria’ya götür. Biz bu kuralı bozduk. KKM, 2022 sonunda, bütçe gerçekleşmelerinde ortaya çıkan bu muhteşem sonucun ortaya çıkmasındaki en önemli etmenlerden bir tanesidir. Çok net olarak söylüyorum. Zaten şu anda, ‘Niye 95 milyar lira buraya verdiniz?’ şeklinde bir şikayet de kalmadı. Yani şikayet de eleştiri de kalmadı. Çünkü söyleyecekleri bir şey yok.”
Gerçekten bu açıklamalar karşısında söyleyecek bir şey yok!
Şu parası alınıp Fatma’ya verilen, oradan da Ahmet’e verilen Ayşe var ya; işte o Ayşe biziz! O gariban Ayşe, kur korumalı mevduat sistemine girip parasına para katamayan ve aldığı maaş ay sonuna yetecek mi diye garip hesaplar yaparak adeta aklını kaçırma noktasına gelen sade vatandaş!
Buraya kadar mutabık kaldığımıza göre, hatta Bakan Nebati de bizi desteklediğine göre, üstelik Ayşe’nin cebinden zengin daha da zengin olsun diye 95 milyar lira çıktığını öğrendiğimize göre neden fakirleştiğimizi ve iki yakamızın bir araya gelmediğini de kavramaya başlamışızdır herhalde.
Tamam, önceden de çok iyi durumda değildik, ancak önümüzdeki tabloya baktığımızda 2022 yılında işsiz kalan 1 milyon 709 bin kişinin işsizlik fonuna başvurduğunu görebiliyoruz. Bu başvuruların sadece yarısına işsizlik ödeneği bağlanması handikabını bir yana koyarsak, durum gayet trajik bence.
Zengin daha zengin olsun diye ayın sonunu borçla ancak getirebilen Ayşelerin bankalara ve finansman şirketlerine olan borcu 2023 yılının ilk haftasında 15,1 milyar lira daha artarak 6 Ocak itibariyle 1 trilyon 589 milyar liraya yükselmiş görünüyor.
Vatandaşın vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen ve henüz varlık yönetim şirketlerine devretmedikleri takipteki borçları 30,5 milyar lira. 1 milyon 400 bin kişi bankalara olan borcunu temerrüt süresinin sonunda da ödeyemediği için icraya verildi. Bankalar tarafından borcunu ödeyemediği için Kasım 2022 sonuna kadar icra takibine alınan ancak borcunu henüz ödeyememiş olan kişi sayısı ise 3 milyon 931 bin 298!
Ayşeler gülemiyor maalesef, çünkü borç ödüyor, borcu borçla kapatıyor!
Bir sorunumuz daha var Ayşeler olarak; paramızın ne kadar ucuzladığını bilemiyoruz. Her şeye o kadar hızla zam geliyor, fiyatlar öylesine hızlı değişiyor ki; pahalılık algımız bozuluyor resmen. Özellikle de alım gücünün hızla irtifa kaybetmesinden şikayet eden gençler var son zamanlarda gündemimde.
“Geçen gün kaşar peynirinin kıymadan pahalı olduğunu gördüm. Kaşarla ilgili algım değişti” diye yazmış biri sosyal medyadan.
Acı acı güldüm…
Ayşeler olarak acı acı gülüyoruz…