Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Başkan Aktaş Sıcaksu’ya TOKİ’de açık açık konuştu

1987 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından başlatılan Sağlıklı Şehirler Hareketi’nin Türkiye merkezi 2004 yılı itibariyle Bursa oldu malum. Vakti zamanında 10 kurucu üye ile başlayan birlik bugün 130 üye ile sürdürüyor çalışmalarını.

Haliyle birliğin gerekli toplantıları yapması için Ankara gibi merkezde bir yere de ihtiyacı oluyor. Şehirlerin daha sağlıklı olmak adına birbirleriyle tecrübe etkileşimlerinde bulunmaları dahi büyük kazanım.

Dün Bursa basını olarak katılım sağladığımız toplantı, Türkiye Sağlıklı Şehirler Birliğinin merkezinin Ankara çalışma ofisinin açılışıydı. Ankara kalesi içindeki ofisin açılışına katılanlar arasında AK Parti Bursa Milletvekilleri, MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i sayabilirim. İsmini sayamadıklarım da kusura bakmasın. Gerçekten de özellikle Bursa kanadından yoğun bir katılım vardı açılışa.

Öncelikli olarak ‘Sağlıklı Şehir’ kavramının içini doldurmam gerektiğini düşünüyorum.

Sağlıklı Şehir; ‘çevresini geliştirebilen ve kaynaklarını genişletebilen, nitelikli konut dahil olmak üzere temiz, güvenli bir fiziksel çevreye sahip, kentte yaşayanların beslenme, su, barınak, iş, güvenlik gibi temel gereksinimlerinin karşılandığı, tarihi, kültürel ve doğal mirasına saygılı, herkese ulaşabilen, optimum düzeyde halk sağlığı ve sağlık bakım hizmeti sunan şehir’ olarak tanımlanıyor.

Kavramın bizlere sunduğu içerik iyi hoş da bu içeriğe ulaşmak öyle bugünden yarına olacak bir şey olmadığı gibi, yürünmesi gereken yolların çakıl taşları ile döşeli olduğunu belirtmek lazım.

Mesele geçmişten geleceğe bir bütün olarak şehri yönetebilmekte. Sıklıkla dile getirdiğim gibi yönetime gelen kişilerin ya da siyasi düşüncelerin belirlenen politikayı etkilemediği bir yönetim anlayışı belirlenmeli. Eğitimden sağlığa, şehir yönetiminden uluslararası politikalara kadar 50 yıllık, 100 yıllık planlar olmalı ve belirlenen yoldan sapılmadan yürümeyi öğrenmeli herkes.

Ancak bu biçimde ‘Sağlıklı Şehir’ kavramından bahsedebileceğimiz gibi, doğru ilerleyen eğitim ve sağlık politikalarından da bahsedebiliriz.

Açılışın ve dile getirilen iyi niyetlerin ardından beni en çok ilgilendiren kısım Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da eşlik ettiği, çok özlediğim Ankara ayazında içtiğimiz çay sırasında konuşulanlar oldu.

Önemli meseleler var yakın zamanda gündeme gelen ve şehirle ilgili söz söyleyebilecek en yetkili isim Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş. Bu nedenle daha iki gün önce kaleme aldığım, BTSO 42. Komite üyesi Hasan Eker’in “Sıcaksu bölgesine TOKİ yapmayın!” çağrısına Başkan’ın tepkisi dikkat çekiciydi bence.

Tüm samimiyetimle söylüyorum bölgeyle ilgili yerli ve yabancı görüşmediğim yatırımcı, görüşmediğim insan kalmadı. Ne yazık ki, bizim şehrimizde iş adamlarının termal turizme yatırım bakışı yok! Yabancı yatırımcı da bölgenin geriye kalan kısmını gördükten sonra bir turizm yatırımı yapmak istemiyor! Biz de böyle bir formül geliştirdik” diyor Aktaş.

Geliştirilen formül bölgenin bir bölümünün 692 konut ve 63 dükkandan oluşan bir TOKİ alanı ilan edilmesi. Kalan kısmın ise termal turizm için tesis kurulmak üzere değerlendirilmesi!

Sıcaksu bölgesinde 80 dereceye varan sıcaklıkta bir yer altı suyu mevcut. Termal turizm için en güzel, en uygun alan burası. Vakti zamanında ‘Bursa sağlık turizminin cenneti olacak’ diyen sağlıkçılar ile ‘Buraya termal tesis yapalım, TOKİ yapılmasın’ diye çağrıda bulunan turizmciler Başkan Aktaş ile görüşmediler mi? Böyle bir yatırım yapmak için neden girişimde bulunmadılar? Çıkıp açıklasınlar o zaman…

Bu konuda herkes eteğindeki taşları dökerse Bursa’nın sıcak su rezervinin ziyan zebil olmaması için en doğru adım atılmış olur kanaatindeyim.

Önemli bir ayrıntı daha vardı Aktaş’ın söylediklerinde.

Bir süredir gündeme gelen, benim karşısında olduğumu belirttiğim, akademik odaların da benzeri açıklamalarını köşeme taşıdığım, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın şehrimizin 4 OSB ve 2 KOBİ OSB’ye ihtiyacı olduğuna ilişin söylemleri. İş o noktaya vardı ki, bu konuda ‘Aktaş’ın planlamada bıraktığı boşluğu Burkay dolduruyor!’ açıklamalarına kadar yeni OSB alanlarını belirlemeye, konuyla ilgili görüşmeleri yapmaya kadar gidildi.

Birileri beni sanayiye karşı olan kişi ilan etti, ama bu şehri doğru planlamak lazım. Sanayiyi öyle pat diye koyamazsınız bir şehre. Bu nüfus artışı demek, altyapı sorunu demek, trafik sorunu demek. Ben de şehrin içindeki sanayinin şehir dışına taşınmasını istiyorum, ama bunu yaparken çok dikkatli adımlar atmalıyız. Bundan sonra bu şehri planlarken en ufak bir hata yapmamalıyız!” dedi Aktaş.

Kendisine yürekten katılıyorum.

Bu şehri planlarken en ufak bir hata yapmamalıyız artık! İşte bu nedenle 2040 Çevre Düzeni planı konusunda da gözüm yapılan işlerde oldu, olmaya devam edecek!

Ankara seyahatimizin en duygu dolu kısmını ayrıca ele almak istiyorum. O bölümü şehir gündemine karıştırmamak lazım bence…

HABERLER