Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Beni kendinle uğraştırma!’

Zaten kadına bakışını sevmediğim bir toplumsal anlayışın hakim olduğu canım ülkemde seçimler de vesile oldu, herkes eteğindeki taşları bir bir döküyor…

Önümüzdeki seçimler ülkenin Cumhurbaşkanını seçmek için yapılacak, ancak seçimlerin ana konularından biri de kadınlar olacak. Hava şimdiden kendini hissettiriyor…

Hemen hatırlayalım neler yaşandığını;

Ne olmuştu?

Cumhur İttifakı’nın ihtiyacı hasıl olunca, kendisine görüş olarak en yakın siyasi partilerden biri olan Yeniden Refah Partisi ile yakınlaşmaları gündeme geldi. Yeniden Refah Partisi ise ittifakta yer almak için 30 maddelik bir talep listesi sundu hükümete.

Taleplerden biri ve bence ülkenin geleceğinin şekillenmesi konusunda en etkili olacak olanı ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu’nun değiştirilmesiydi.

Listenin 15. maddesinde yer alan talep “İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinin TBMM’de oylanması ve uzantısı olan 6284 sayılı yasanın aile bütünlüğünü bozucu hükümlerinin ayıklanması” olarak kayda geçti.

İttifak tarafları ‘tüm maddelerde anlaştık’ dedikten sonra AK Parti’nin güçlü siyasi figürleri arasında yer alan kadınlardan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “6284 sayılı kanunun ruhuyla ve mevcudiyetiyle varlığı son derece önemlidir. Varlığının tartışmaya açılması dahi bizce kabul edilemez” dedi.

AK Parti Grup Başkan Vekili Özlem Zengin ise kadına şiddetle mücadeleye yönelik 6284 sayılı kanun için, “6284 sayılı kanun, bizim için önemli bir konudur ve kırmızı çizgimizdir. Sayın cumhurbaşkanımızla yaptığımız toplantılarda da katılan tüm kadın STK’lerin de var olduğu toplantılarda da bu aynen böyle zaten ifade de edilmiştir” dedi.

Sonra ne oldu dersiniz?

AK Parti, kadınlarını yalnız bıraktı! Sadece yalnız bırakmakla kalmadı, özellikle Özlem Zengin’in açıklamalarından da anladığımız kadarıyla, üzerlerinde baskı uygulanmaya çalışıldı. Hatta ve hatta bir televizyon programında Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Aydal, ‘AK Parti’de bunların konuşulmayacağını öğrenememişler!’ diyerek Zengin ve Yanık’ı terbiye etmeye kalkıştı.

Sonra sesler kesildi…

Belki de AK Partili kadınlar terbiye oldu…

Daha doğrusu kadınlar her zaman olduğu gibi kendilerine, kişiliklerine, cinsiyetlerine yönelik saldırıları sineye çektiler. Partilerinin oy oranı uğruna kendilerini satmış olmasına sessiz kaldılar.

Şimdi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yine ötekileştirici ve cinsiyet aşağılayıcı bir dil kullanarak, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e;

“Bizim hastanelerle ilgili attığımız adımları hanımefendi çıkmış küçümsüyor. Sağlık bakanım ve Murat Kurum kardeşimle konuştum, nedir ne değildir diye görüştük. Yalana gerek yok, biz eğer yapıyorsak yaparız Meral hanım. Tayyip ismine de Erdoğan ismine de dikkat et. Biz attığımız her adımı dikkatli atarız. 20 yıllık iktidarımız döneminde İstanbul-İzmir bu otoyollara iyi bak. Kocaeli’nde yaşıyorsun oraya da dikkat et. Yalanla dolanla iş yapma. Yanlış yere maalesef kafanı çarpıyorsun, dikkat beni kendinle uğraştırma!” diye seslendi.

Bu seslenişin ne anlama geldiğini içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşayan kadınlar gayet iyi bilirler. Çünkü eminim, kocaları, babaları, dedeleri ya da mahallenin büyüğü bir erkekten mutlak surette işitmişlerdir böyle bir cümle.

Beni kendinle uğraştırma!”

Hem şiddetin ayak seslerinin duyulduğu hem de buna dahi değmeyecek bir insan olduğunun ima edilerek aşağılandığın böylesi hitapları bir kadın olarak işite işite, bunlarla mücadele ede ede büyüdüm.

2023 yılına geldiğimizde, modern dünyada, iki kızımın bu cümleleri işitmesi beni ziyadesi ile üzdü…

Yine kadınlar üzerinden yürüyor siyaset…

Bir zamanlar başörtüsü sorunu prim yapıyordu, şimdi kadınların daha medeni bir yaşam için istedikleri hakların geri alınması üzerinden oy devşiriliyor.

Bahsettiğimiz yasanın ortadan kalkması ile kadına yönelik şiddetin zaten zor zahmet cezalandırıldığı güzel ülkemizde, artık mevcut korumaların da ortadan kalkacağını söylemek mümkün.

Yine geleceği belirlemek için elimizde bir şans var. Bu kez doğru kullanıp haklarımızın, özgürlüklerimizin, eşit olmamızın peşine düşebiliriz belki…

Kendimiz için değilse çocuklarımız için…

NOT: Bu yazıyı dün itibariyle gördüğüm lüzum üzerine kaleme almıştım. Bugün gördüğüm lüzumun kaygı verici yansımalarını yaşamaya başladığımızı hatırlatmak isterim. İYİ Parti İstanbul İl teşkilatına geçmiş olsun demek boynumuzun borcudur. Mevcut iklimin daha da gerilmeden uzlaşma yoluna girmesi ise tek temennimizdir.

HABERLER