İcraatlarından çok yarattığı algılarla konuşulan yönetimlerin ülkesi olduk. Pek güzel allı pullu isimler, janjanlı lansmanlar, tanıtımlar, fiyakalı açılışlar…
Sonrası…
Sonrası yok!
Çünkü iş sadece algıyı oluşturana kadar.
Sonrasında işin yürüyüp yürümediğine, bahsedilen çalışmaların yapılıp yapılmadığına, verilen sözlerin tutulup tutulmadığına bakan yok, soran, sorgulayan yok nasılsa.
Yarattığı algının büyüklüğü ile övünen yönetimler yaratmayı başaran, algıya kanıp işin arkasını aramayan, hakkını sorup sorgulamayan halkın böyle yönetilmesi kadar doğal da bir durum yok aslında.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Akademik Odalar ile yaptığı ‘Mevcut Yapı Stokunun Deprem Güvenliği Yönünden Gözlemsel Değerlendirilmesi’ imza protokolünü de bir yanıyla bu algı illüzyonu içerisine girme yolunda ilerliyor.
Çünkü protokolün taraflarından biri olan Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er dün itibariyle masadan kalktı.
Parsel bazında yapılan bir çalışmada jeoloji mühendislerine gerek olmadığını, binaların gözlemsel incelenmesi sırasında ekiplerin içerisinde jeoloji mühendislerinin yer almasına ihtiyaç duyulmadığını, Bursa Büyükşehir Belediyesinin elinde şehrin zemin etütlerinin zaten mevcut olduğunu söyleyen yetkililere ‘O halde bizim de burada işimiz yok’ diyerek toplantıdan ayrılmış Engin Er.
Açıklamasında da şu sözlere yer vermiş Başkan;
“Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Akademik Odalar Birliği arasında yapılan ‘Mevcut Yapı Stokunun Deprem Güvenliği Yönünden Gözlemsel Değerlendirmesi’ mesleki ve teknik işbirliği ön protokolü için, Jeoloji Mühendisler Odası Güney Marmaris Şubesi olarak ön görüşmelere ve imza törenine katıldık. 9 Mart 2023 tarihinde yapılan ilk istişare toplantısında tarafımıza bütün jeolojik verilerin Bursa Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hazır olduğu bu nedenle oluşturulacak komisyonlarda jeoloji mühendislerinin yapacağı çalışmalara ihtiyaç olmadığı bildirilmiştir. Bu durum bize göstermiştir ki yaşanan depremlerden hiç ders alınmadığı ve alınmasının düşünülmediği açıkça ortaya çıkmıştır.”
Belediyenin elindeki verilerin 2001 yılına ait olduğunu biliyoruz, yani bilgiler tazelenmeli, incelenmeye muhtaç bir durum var ortada.
“Hassas bir çalışma yapılmayacaksa sahaya neden iniliyor?” diyor Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı.
Ve bir kez daha altını çiziyor; “Bursa’da aktif fay hatları bilinmiyor! Bir bölü binlik planlarda yok!”
Dikkatinizi çekerim, son derece önemli iddialar bunlar.
Deprem bölgesini gezerken yaptığımız konuşma sırasında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin dışarıdan hocalarla bir Deprem Bilim Kurulu oluşturduğu bilgisini edindiğimi size haber vermiştim daha önceki yazılarımda. Kurulun içinde bulunan geoteknik mühendislerinin önemine dikkat çekmişti Başkan Alinur Aktaş ve ‘Yol haritasını biraz da onlarla belirleyeceğiz Bursa için’ demişti.
Ben deprem bölgesindeyken gelişen ve Jeoloji Mühendislerinin protokol masasından kalkmasına kadar uzanan tartışmaların ardından konuştuğum akademik oda temsilcilerinin hiçbiri bu kuruldan haberdar değildi.
Durum akademik odalar açısından; ‘Biz sadece işin tarama kısmında mı kalacağız?’ sorusunu getirdi akıllara…
Sıklıkla bahsettiğimiz Geoteknik Mühendisliğinin tanımını da biraz açalım bence.
‘İnşaat mühendisliğinin bir uzmanlık dalı olan geoteknik mühendisliği; bina temeli inşaatı, zemin mekaniği ve zemin dinamiği gibi bilim alanlarını inceleyen, bu alanda ölçümler yapan, zemin özelliklerini tespit eden ve zemine uygun yapıları belirleyen kişiye verilen mesleki unvandır.’
İnceleme alanı olarak tam işimize yarayacak bir alan. Ancak detaylı bir fay analizi yapılmazsa geoteknik mühendisi zemini doğru değerlendiremiyor benim anladığım kadarıyla.
Bir kez daha söylemek lazım, bilimi ve bilimin bütünlüğünü yok saymak, geleceği yok saymakla eşdeğer Bursa için.
1999 depreminin ardından geçen 24 yılda istenseydi Bursa için önemli bir kentsel dönüşüm gerçekleşebilir miydi?
Evet…
Böyle bir çalışma içine girildi mi?
Hayır…
Neden?
Elbette tamamen siyasi kaygılarla…
Hatta kentsel dönüşümün konuşulup çoktan normal bir kalıp haline getirilmesi gerekirken, oy kaybetmemek uğruna, imar afları geldi gündeme. Adına da ‘imar barışı’ gibi süslü bir ibare kondu.
Önümüzdeki deprem gerçekliği adeta gözümüze girerken, yarattığınız algının janjanlı, parıltılı ambalajı mı koruyacak şimdi bizi?
Hasılı kelam, bıktık bu algılardan, sadede gelelim…
NOT1: Belediye ile yapılan protokolün önemine binaen, önümüzdeki hafta başında protokole taraf odaların bir araya gelerek konuyu bir kez daha gözden geçirmesi bekleniyor. Çalışmaların doğru biçimde sürmesi herkes için önemli.
NOT2: Başkan Aktaş deprem bölgesinde konuşurken, altında dükkan olan binaların incelenmesine yönelik protokolü eleştirmiş ve nasıl bir yaptırım uygulanacağını sormuştu haklı olarak. Zaten önemli olan da bu. Tespitin ardından ne yapılacağı. Nilüfer Belediyesi kesik kolon olduğu tespit edilen binalarda binaların güçlendirilmesi, boşaltılması ya da yıkılmasına kadar ne gerekiyorsa yapacağının sözünü vermiş protokolü imzalarken. Tüm Bursalıların bilgisine!