Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bir açma bir ayran 14 lira olur mu?

Yazımın başlığı size yönelttiğim bir araştırma sorusu değil sevgili okur. Yazımın başlığı okuldan bir hışımla gelen ve haftalık harçlığının neden güneşteki kar tanesi hızıyla eridiğini sorgulayan kızımın bana sorusu aslında.

Duyunca ben de şaşırdım.

Bir açma, bir ayran 14 lira olur mu gerçekten de?

Benim çocuklar pek sevgili eğitim sistemimizin bir biçimde dışında kalana kadar okullardaki sorunlarla her daim yüzleştiğimden, yazılarımda da bu konulara değinmem kaçınılmaz oluyor elbette.

Fakat gerçekten de bir açma bir ayran 14 lira olur mu?

Kafamda sürekli dönüp duruyor bu soru.

Hani dünya bir yana bu soru bir yana gibi oldu. Çünkü yazacak, üzerinde düşünecek çok konu var da kendimi bir türlü alamıyorum bu sorudan.

Daha önce yazmıştım, aile hekimlerinin yaptıkları araştırma sonuçlarına göre çocuklarda yetersiz beslenme nedeniyle bodurluk, zayıflık, kansızlık gibi sağlık sorunları görülmesinin yanı sıra öğrenme güçlükleri de görülmeye başlanmış ve bu durum öğretmenler tarafından da tespit edilecek kadar belirginleşmişti.

Yani tespiti var meselenin.

Konu bilimsel olarak ispatlanabilir boyutta artık ülkemizde.

Ne acı…

Derin Yoksulluk Ağı, nisan ayı gündemini ‘çocuklarda yetersiz beslenme’ye ayırırken; ‘kronik yetersiz beslenmenin sonuçlarını; bodurluk, öğrenme güçlüğü, aşırı zayıflık, obezite, düşük bağışıklık, mikro besin eksiklikleri, zihinsel gelişim bozuklukları, anemi’ olarak sıralıyor.

İnsan şaşırıyor, ama bütün bunlar bizim ülkemizde oluyor.

Çünkü çocuğunuz her gün bir açma bir ayran alsa okuldan, aylık kantin harcaması 280 lira tutuyor. Ve kantinde su 3 liraya satılıyor. Fark ettiyseniz hesabın içine suyu eklemedim. Eklesem aile bütçesindeki gedik daha da büyüyecek çünkü.

Pandemi sürecinde okulların kapalı olması nedeniyle zor zamanlar geçiren ve mağduriyetlerine çare bulunmayan kantinci esnafını da anlamaya çalışıyorum, ama mesele sadece ‘ettiğimiz zararı kurtaralım’ mantığıyla hareket etmek değil.

Araştırdıkça konunun çok daha başka olduğunu anlıyorum.

Mesela, benim mağdur olduğunu düşündüğüm kantinciler hiç de mağdur değilmiş. En azından şu anda mağdur değiller…

Pandemi sürecinde kantinci esnafına destek olmak amacıyla okullarla yapılan kira sözleşmelerinin yarısını ödemeleri kararlaştırılmış.

Bu güzel adım.

İşin güzel olmayan kısmı okulların tam günlü ve tam kadrolu açık olduğu 2021-2022 eğitim öğretim yılında da kantincilerin ödemelerini bu biçimde yapıyor olmaları.

Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, “Salgın dönemindeki uygulama kantinler için halen devam etmektedir. Kantinlerde satılan ürünlerin fiyatlarında ciddi artışlar gözlemliyoruz, ama kantinlerin okullarla yaptıkları kira sözleşmeleri yenilenmedi. Bu işten hem okullar hem de çocuklar zarar ediyor!” diyor.

Konuyla ilgili daha önce de çeşitli açıklamalarda bulunan Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar ise;

Okullar 6 Eylül 2021 tarihinden bu yana tam kapasite açık olmasına rağmen kantin kiraları neden hala yarım ödeniyor? Milli Eğitim Bakanlığı daha fazla gecikmemeli, yoksa durum vahim!

Okulun maddi ihtiyaçları, Okul Aile Birlikleri, bağış ve kantin kira gelirleri ile karşılanıyor. Fakat kantinler yarım kira ödeyince hesap tutmuyor. Kantinciler 18.10.2020 tarihli ve (15021892) sayılı yazı gereği kiralarının yarısını ödemeye devam ediyor. Okullar pandemi öncesinde olduğu gibi eğitim ve öğretim hayatına devam ederken, üstelik maddi olarak yükü pandemi dönemi öncesinden fazla olmasına rağmen kantin kiraları neden hala yüzde 50 olarak ödeniyor? Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) daha fazla gecikmemeli, okulların kantin kiralarının tam olarak ödenmesini bir an önce sağlamalıdır!” diyor.

Ben de kantincilerin sözleşmelerinin ivedilikle yenilenmesini ve tıpkı stokçulukla mücadele konusunda olduğu gibi fiyatların kontrol altına alınmasını öneriyorum.

Yani, bir açma bir ayran 14 lira olur mu? El insaf…

 

 

 

HABERLER