Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bir küçük otel meselesi

Son günlerde en çok konuştuğumuz konulardan biri Uludağ Kirazlıyayla Sanatoryum binasının Swissotel olarak açılması ve yapının Bursa Business School bölümünün tanıtımı oldu.

Biz basın mensupları da aramızda tartıştık bu konuyu. Ben tanıtıma davetli değildim, genelde olduğu gibi, ancak davetli olan meslektaşlarım, adeta kaderine terk edilmiş bir yapı olan Kirazlıyayla Sanatoryumundan bir şaheser ortaya çıktığı, Bursalıların da kullanımına uygun güzel bir yapı inşa edildiği kanaatinde birleşti çoğunlukla.

Bir önceki yazımda yer veremediğim, çünkü detaylarıyla aktarmak istediğim Bursa Su Kolektifi’nin açıklaması ile başka bir noktadan bakalım biz de bu güzelliği ile Bursa’yı büyüleyen yapıya…

1949 yılında öğretmen ailelerine bir dinlenme alanı olarak tasarlanan, ancak artan verem vakalarının tedavisinin daha öncelikli olması nedeniyle sanatoryuma dönüştürülen bina, 1979 yılında Uludağ Üniversitesi’ne devredilmiş ve 2000 yılında kapatılarak Tarım ve Orman Bakanlığına bırakılmış. Bakanlık 2014 yılında Bursa Orman Bölge Müdürlüğü kanalı ile BTSO’ya ihale etmiş ve binanın restore edilerek Yaşam Boyu Eğitim Merkezine dönüştürüleceği açıklanmış.

Bursa Su Kolektifi üyeleri BTSO’nun bölgede yaptığı çalışmaların sadece restorasyondan ibaret olmadığını, yapı alanının yüzde 150 yani iki buçuk kat artırıldığını iddia ediyor. Bu süreçte elbette ağaçlar kesilmiş, endemik türlere zarar verilmiş yine iddialara göre.

Hesap şöyle; 2019 yılında binaların çevresindeki 136 bin metrekarelik çemberin içinde kalan ağaçlar kesilmiş, alan duvarla çevrelenmiş

2023 yılının Haziran ayında maliyetlerdeki artış nedeniyle projeden vazgeçildiğine yönelik haberler yer aldı yine basında, hemen ardından anlaşılan bir tür devirle tesisin Bursa Business School olarak Swissotel markası altında kapılarını açacağı müjdesi verildi…

İşin içinde şöyle bir handikap var ve Bursa Su Kollektifi de bu handikaba dikkat çekerek diyor ki;

“Bu haliyle BTSO ihale sonucu kiraladığı mülkü başka bir şirkete kiraladı. Normal bir yurttaş kiraladığı bir yeri başkasına kiralayamaz. Devletin eğitim üssü olması için BTSO’ya makul bir fiyata kiraladığı mülk, kaç liraya kiralandı bilmiyoruz…”

Bilinen gerçeklik ise şöyle; gecelik ücretleri döviz cinsinden hesaplanan odaların şimdiki kura göre en ucuzu 8 bin 300 lira en pahalısı ise 22 bin 500 lira. Hakikaten Business School yani…

Kolay kolay Business, yani işletme sahibi olmadan böyle bir parayı ödeyip orada konaklayamazsınız!

Bir de otel alanında zaten bir helikopter pisti olduğu halde, tesis açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılma ihtimali gözetilerek giriş kapısına daha yakın konumda bir pist oluşturulması ve bu pist oluşturulurken Milli Parklar Kanununa uygun hareket edilmemiş olması meselesi var.

İşin bu kısmını ‘ayrı sarıyorum’, burada Milli Parklar Müdürlüğü’nün BTSO’dan konuyla ilgili bir talepleri olduğuna yönelik bilgiler aldım yoğun olarak.

Ancak bizler, ‘Uludağ Milli Parklar Müdürlüğünün gözetiminde çok daha güvenlidir’ düşüncesi ile Alan Başkanlığına karşı çıkarken ve dağın endemik türlerinden, ağaç popülasyonuna kadar her türlü özelliğinin hassasiyetle korunması gerekliliğini sürekli vurgularken, karşı karşıya kaldığımız bu durum gerçekten hayret verici.

İşin bir diğer tarafına da bakmak gerekiyor elbette. Bursa basınının yapıyı beğenmesindeki en önemli etken Kirazlıyayla Sanatoryumunun uzun yıllar harabe biçimde, kullanılamaz halde kalması ve en azından şimdiki yapı ile kullanıma açılmış olmasıydı.

Sanırım buradaki tek kazanım da bu olmuş zaten…

Zaman zaman söylüyorum, ekonomi büyüdü de bana mı büyüdü sanki? Benim, yani sade vatandaşın durumu ya hep aynı kalıyor ya da geriye doğru gidiyor, kısacası ekonomi büyüyorsa biz sade vatandaşların sırtında büyüyor ve bu büyümeden yararlananlar da bize ekonomi büyüyor müjdesi veriyor.

Bu durum tam da ekonominin büyümesi gibi bir şey olmuş…

Dağda yeni bir yapı oluşturulmuş, çok güzel, albenili, hatta tanımlara göre ultra lüks…

Eeee… Benim gibi sade vatandaşa ne fayda?

Hatta zarar ettirmişsiniz bana…

Evime esecek rüzgarın kaynağı ağaçları kesmişsiniz, şu dünyada bir bedava hava kalmıştı, artık onun temizini de para vermeden bulamaz olduk…

Şehrimin dağını eşsiz bitki örtüsü ve hayvan popülasyonu için seviyordu turistler, siz onlara da zarar vermişsiniz…

Neden?

Dağa iş adamları gelsin diye mi? Dağda bir sürü otel var, yakın zamanda Sapanca’ya kaptırdığınız Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin en şaşalı günlerini görmüş bir basın mensubu olarak böyle organizasyonları rahatlıkla yapacak yapıların dağdaki mevcudiyetini biliyorum çok şükür…

Aklıma takılan tek bir soru var ve bu sorunun yanıtını aldığımda tüm düğüm çözülecek gibi geliyor bana;

‘Bir binayı restore edip sade vatandaşın da yararlanabileceği eğitim merkezi olarak hazır hale getirmek için başlayan projeniz 9 yılda ne değişti de bir anda zengin iş adamlarına yönelik eğitimlerin de verileceği bir otel projesine dönüştü?’

Bursa Su Kolektifi tespit ettiği usulsüzlüklere yönelik bir dilekçe yazarak Uludağ Milli Parklar Müdürlüğüne ‘Bu talanı hangi kanuni gerekçeye dayanarak yaptınız?’ diye sormuş. Henüz yanıt alamamışlar.

“Bize şu plan değişikliği, şu sözleşmeler ile yaptık deseler bile yaptıklarını Milli Parklar Kanunu hükümlerini çiğneyerek nasıl gerçekleştirdiklerinin hesabını vermek zorundalar!” diye bitiyor açıklamaları…

Cumhurbaşkanının kullandığı araç sayısı sorulduğunda iki ay sonra Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı makamından ‘Yeteri kadar’ diye bir yanıt gelmişti hatırlarsınız.

Bu kez nasıl bir yanıt gelecek acaba…

HABERLER