Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Bir oy Kemal’e bir oy bıyıklarına…’

‘Karşıyım her şeye, karşıyım karşı

Rabbim adaletin bu kadar mı???’

Tüm gün boyunca kulağımda bu şarkı ile karşısında durduğum her şey için neden bu kadar ısrarla ve çetince bir mücadele içinde olduğumu anlama ve anlatabilme amacı güderek gittim TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın Bursalılar ile buluşma toplantısına.

Çünkü önce bu karşı duruşu kendimce anlamlandırmam gerekiyordu…

Şimdilik anketlerde en fazla yüzde 3 gibi bir oranla kendisine yer bulan, belki de yüzde 85’i memur, işçi ve köylü sınıfından oluşan canım ülkemin ilk kez kendi sınıfına sahip çıkmaya başladığının yansımasını gördüğüm bir partinin, hüzünle söylüyorum ki; işçi kenti Bursa’da elbette bir mitinginin olması düşünülemezdi!

İşçi şehri Bursa bugün AK Parti’nin yarın belki başka bir merkez sağ partinin kalesi olarak gösterilen şehirlerden biridir ve bununla gurur duyar her daim.

Oysa hemen belirtmek gerekir ki, mesele güçlünün yanında saf tutmak değil, sınıf bilinciyle kendi sınıfının güçlü olması adına, sınıfını temsil edenlere destek vererek, ülkede söz söyler duruma gelmektir!

Ne kadar da ütopik bir söylem…

Ütopik olarak kalacak mı?

İşte bu konudaki yaygın düşünceyi yıkmak için yola çıkan Türkiye İşçi Partisi’nin de asıl amacı bu zinciri kırmak…

Hafta içi bir günde, üstelik öğle saatinde bir programla, başkanın kendi deyimi ile ‘Uğramadık demeyelim, diyerek…’ yapılan bir toplantıda çok inanmış, çok coşkulu bir guruba seslendi Erkan Baş ve dedi ki;

“Buraya sizi kandırmak, bizi iktidar yapın demek için gelmedim. Biz bu seçimlerden sonra muhalefet oluruz ancak. Ama bize oy verirseniz, gördüğünüz en iyi muhalefeti yaparız ve sizi asla pişman etmeyiz!”

Bunları söylerken alışageldiğimiz bir lider portresi çizmiyordu. Üzerinde beyaz gömleği, ayağında kot pantolonu ve kendisiyle özdeşleşen, hatta; ‘Bir oy Kemal’e, bir oy bıyıklarına…’ sözünün de mimarı olan bıyıkları ile bağırmadan, sakince konuşuyor, arada pet şişeden suyunu içerek boğazını yumuşatmaya çalışıyordu.

Dikkatinizi çekerim; bağırmıyordu…

Oy kullanmayacağını söyleyen 7 milyonun oyuna talibiz. Gençlerin oyuna talibiz. Gençler rahat olsun, bu ülkede artık onlar gibi düşünen ve onlar gibi hareket eden bir siyasi parti olacak mecliste” dedi Erkan Baş.

Emanet oy istemediklerinin altını çizdi. “Bize inananların oyunu istiyoruz!” dedi.

TİP’in sosyal medyada çok popüler olduğu algısının yanlış bir algı olduğunu, ana akım medyaların dışında pek çok medya kanalının da kendilerine kapalı olduğu için, sokağın yansımasının sadece sosyal medyada vücut bulduğunu, bulabildiğini belirtti.

İşin bu kısmı önemli! Çünkü bu demektir ki; iktidar gibi şimdinin muhalefetinin de kendi medyaları ve bu medyalar üzerinde tahakkümü var!

Öyle mi?

Kararı siz vereceksiniz…

Yönetimin el değiştirmesi için çabalarken, beğenmediğiniz biri gitsin diye uğraşırken ona benzememek çok kıymetli bir ayrıntıdır…

TİP Genel Başkanının üzerinde hassasiyetle durduğu bir diğer konu da oy oranı az olan siyasi partilere verilecek oyların boşa gideceği endişesi ile seçmenin gönlünden geçen partiye oy veremeyecek olması meselesiydi.

Seçmenin kafasının bu konuda karışık olması normal, çünkü her seçime yepyeni ve bir öncekinden daha da karmaşık oy değerleme sistemi ile giriyoruz.

Şimdi seçime girdiğimiz sistemde eğer bir ittifakın içinde yer alıyorsanız ve ittifak olarak oylarınız barajın altında kalmıyorsa size verilen oylar boşa gitmeyecek, milletvekili çıkarma hedefine ulaşacak demektir. TİP bir ittifakın içerisinde ve bu ittifakta Yeşil Sol Parti de yer alıyor, yani baraj sorunu yok diyebiliriz.

Tüm bu bilgiler ve konuşmalar sonrasında, dilimde yine aynı türkü ile…

Düşündüm ve hepimizin de düşünmesi gereken konunun bu olduğuna inanıyorum;

‘Bursalı işçiler sermayeden bağımsız bir siyasi parti tarafından mecliste temsil edilmeyi hak ediyorlar mı, etmiyorlar mı?’

Düşündüm ve yine hepimizin düşünmesi gerekiyor;

‘Bu ülkede her daim parası olanın ve parası olanlara yakın duranların mı sesleri çıkacak, yoksa haklının ve haklıdan yana tavır alanların konuşma zamanı gelecek mi?’

Düşündüm ve yine hepimizin düşünmesi gereken asıl mesele budur;

‘Vatandaşını kendisine muhtaç hale getirmeyi görev edinen iktidarı ya da iktidarları mı kollayacağız, yoksa işçiden, memurdan, emekliden, yani kısacası halktan yana tavır alanların mı yanında duracağız?’

Tüm bunlara çoğunuzun ne yanıt vereceğini, hepinizin, hepimizin ne garantici olduğunu, ideolojilere gerçekleşmeyecek hayaller olarak baktığınızı biliyorum.

Üzülerek biliyor ve görüyorum ki, kendinizce güçlü olandan yana tavır alacaksınız pek çoğunuz…

İşte tam da bu nedenle, edindiğim bilgileri sizinle paylaşarak, bu kez soruları size sormayı uygun buldum…

Ne dersiniz…

Doğru cevabı veren ileride çok güzel şeyler kazanacak…

NOT: Tüm yazı boyunca milletvekili seçimlerinden bahsettim, çünkü TİP’in Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaklaşımı gayet net; Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu yürekten destekliyorlar ve ‘İkinci tura bırakmayın, ilk turda bu işi bitirelim’ diyorlar.

HABERLER