Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bir seçim var bende benden içerü…

Önseçim anlamsız, çünkü milletvekili listelerinin belirlenmesi için yapılan önseçimde sonuç ne olursa olsun, her iki bölgenin de ilk iki sırasına genel merkezin karar vermesi bekleniyor. Birinci sıralar hali hazırda mevcut milletvekillerinin vekillikleri için ayrılmışken ikinci sıralar kontenjan olarak genel merkez tarafından doldurulacak.

Geriye sadece üçüncü sıralar kalıyor. Önseçimden birinci çıkan isim, listelerin üçüncü sırasında kendisine ancak yer bulacak. Elbette genel merkez kontenjanı olarak ikinci sırayı garantilemediyseler.

Basit bir hesapla iki bölgesi olan Bursa’dan en çok beş vekil çıkarmayı hedefleyen İYİ Parti için birinci bölgenin üçüncü sırası risk ihtiva ederken, ikinci bölgenin üçüncü sırası seçilemeyecek bir sıra demek.

Önseçimin anlamlı tarafı ise siyasette iddiası olan isimlerin parti içindeki ağırlıklarını gösterecek olması. Kimin ne kadar oy aldığı bu noktada mühim.

Patırtı da burada kopuyor zaten. Güçlü gücünü göstermek için oyunu olabildiğince sert oynuyor. Bu durum da parti içinde huzursuzluklara neden oluyor.

Ancak bu durum bir süredir İYİ Parti için alışılageldik olmaya başladı. Bundan önceki yazılarımda parti içinde bir muhalefetin olduğunu. Dolayısıyla en az iki grubun birbiriyle yarışacağını detayları ile anlatmaya çalışmıştım.

Bunu kenara yazdık.

Daha düne kadar en az beş, en çok on ismi oylayacak olan üyeler, genel merkezden gelen bir karar ile en az bir en çok on ismi oylayacaklar artık.

Bunu da bir kenara yazalım.

Şimdi iki grubun birbiriyle yarışması ve tek aday yazılabilme izninin ne anlama geldiğini konuşalım biraz.

Bu izin sayesinde kimse ilk tercih ettiği adayın altına partiden en az dört isim daha yazmak zorunda kalmayacak. Böylelikle ilk sırada yer almayan, ancak her iki adayın da alt listesinde yer alabilecek isimlerin ön plana çıkma ihtimali bertaraf edilmeye çalışılıyor.

Sert bir siyaset yarışı var İYİ Parti Bursa’da. Daha önce de belirttim, Selçuk Türkoğlu milletvekilliğini istiyor, hem de çok istiyor. Hal böyle olunca da yarış giderek sertleşiyor.

Perşembe akşamı, birinci bölge milletvekili aday adaylarının önseçim öncesi seçmenleri ile bir araya geldikleri, İYİ Parti Nilüfer İlçe Teşkilatının düzenlediği bir organizasyonda, yani deplasmanda gördüm Türkoğlu ve ekibini.

İddialı isimler arasında Birgül Yıldız Günay, Evren Şahin, Özgür Şimşek, Şeyda Şahin, Yahya Bahadır, Yüksel Yılmaz ve Yüksel Selçuk Türkoğlu yer alınca bütün toplantıyı izlemek farz oldu.

Kulağıma da neler geldi neler…

Önseçim yarışı sertleştikçe eski il başkanının muhaliflerinin sayısı da giderek artmış görünüyor. Yakınında ise saflar sıklaşmış. Hatta kulağıma geldiğine göre parti içi muhalefeti tercih etme ihtimali olanlar bu konuda sertçe uyarılır olmuş, ‘Neden onun yanındasın’ denilerek…

İşin aslını astarını bilmek zor, ama işte bütün bunlar kulislerde konuşuluyor. Özellikle kadın aday adaylarına karşı da benzeri bir tavır takınılıyor olması centilmenliğe pek yakışmıyor. Hatta belki de bir mağduriyet yaratıyor olduğundan ters etkiye sebep oluyor bence.

Genel Başkanı kadın olan bir partide kadınların da ne kadar güçlü olabileceğini tahmin edersiniz. Ancak oyun sert oynanınca milletvekili aday adayı olan tüm kadınlar arkalarında kendilerini destekleyen erkeklere ihtiyaç duyar olmuş.

Gerçi daha önce de belirttim, bizim ülkede mağduriyet çalışır ve bakarsınız mağduriyetten beklenmedik galibiyetler doğar.

Liste yarışı başka bir şey. Bir yere kadar omuz omuza çalıştığın kişilerin karşısında rakip oluyorsun ve neden rakip olduğun sorgulanıyor da vakti zamanında aynı kişi için deli gibi çalıştığın hiç akıllara gelmiyor.

Bence salonda o gece pek çok kişi aynı duyguları yaşıyordu.

Partinin Kurucu İl Başkanı Yüksel Yılmaz ile önceki dönem İl Başkanı Selçuk Türkoğlu arasındaki çekişmeyi gözlerimle görmek mesleki olarak önemliydi benim için.

Kendi kalesinde kürsüye çıkan Yüksel Yılmaz’a konuşması sırasında partinin gençleri tezahüratlarda bulundu. Hemen ardından Yüksel Selçuk Türkoğlu kürsüye çıkarken aynı gençler salonu boşaltıyordu. İşin kötüsü bu hamle rakip taraftan zaten çoktan tahmin ediliyordu. Gard alınmıştı. Türkoğlu; ‘Bu partiye üç yıl il başkanlığı yapmış bir ismin konuşmasını da dinleseydi keşke gençler’ diyerek durumu bence lehine çevirdi konuşmasının ilk cümlesi ile.

Büyük de alkış altı Selçuk Türkoğlu… Kulağıma fısıldayanlar, ‘düşünün ki, burası bizim için deplasman’ diyordu…

Elbette bu çekişmenin il düzeyinde kalan kısmı. İşin bir de genel merkez düzeyine yansıyan tarafı var. Selçuk Türkoğlu çalışkan bir il başkanı olduğundan kolay tuş edilemiyor olsa da İYİ Parti TBMM Gurup Başkanı İsmail Tatlıoğlu ile aralarındaki çekişmeyi böyle canlı izlemek mümkün olmuyor. Tatlıoğlu yılların siyasetçisi, ortalık yerde, alanlarda, seçmen önünde kapışmanın, içinde bulunduğu partiye nasıl zarar vereceğini gayet iyi bilen isimlerden. Biz onları hep yan yana görüyoruz ve görmeye de devam edeceğiz gibi duruyor.

Şimdi yarın yapılacak önseçim öncesinde naçizane fikirlerimi de yazıp noktalayayım; ben siyasi partilerin emek edenlerinin ve elbette donanımlı olanlarının yani hem okumuş, fikir sahibi, bilgi sahibi hem de işinden gücünden fedakarlık ederek partinin tüm çalışmalarına katılmış, bu işe gönül koymuş emekçilerinin vekillik listelerinde olmasından yanayım.

Gönlü siyasetten yana olan insanların bu ülkeyi yönetmeye de talip olabileceğini düşünenlerdenim. Bakalım İYİ Parti’nin kendi üyeleri de seçimlerini yaparken bu yönde bir tavır mı koyacaklar? Birlikte göreceğiz…

 

 

HABERLER