Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bizim doktorlar rekora koşuyor

İki gözümün çiçeği kış geldi çattı. Zenginin mevsimidir kış. Isınmak, yağan karın tadını çıkarmak, azalan sebze meyveler yerine kuru baklagil ve et yemekleri tüketmek hep zengine düşer. Gariban en mutlu olduğu mevsim olan yaz aylarında bir domates bir ekmekle karnını doyurur, yürür geçer… (Gerçi son yıllarda bu da pek mümkün değil ya neyse… Konumuz bu değil)

Kış mevsimini zengin mevsimi yapan yeni bir faktörü daha ekliyorum bugün listeye. Hastalık!

Son zamanlarda hiç doktora gittiniz mi bilmiyorum, ama benim gibi aile hekiminizin kapısını çaldıysanız bir vesileyle, görmüşsünüzdür ki, bir mesai gününde neredeyse 150 hasta bakar hale geldiler.

Hesapladım, benim aile hekimimin hiç mola vermediğini, çay içmeden zaruri ihtiyaçlarını karşılamadan hasta baktığını, yani tüm mesai saatini hasta bakmaya ayırdığını düşünsek hasta başına 3.2 dakika düşüyor.

Her gün bir maratona uyanıyor anlayacağınız doktorlar. Aile hekimlerinde durum bu da hastanelerde farklı mı?

Elbette ki, değil!

Siz de hatırlarsınız hastanelerdeki yığılmanın doktor eksikliğinden değil de doktorların az çalışmasından kaynaklandığını iddia edercesine, yakın zamanda randevu aralıkları 5 dakikaya düşürülmüştü. Elbette bu durum görüntüleme ve tahlil taleplerinde yığılmaya neden oldu.

Haliyle olacak! 5 dakikayı en verimli olarak bu biçimde kullanabiliyor doktorlar. Gelen tahlillere göre de hastasının sıkıntısına tanı koymaya çalışıyorlar. Öyle hasta hikayesi almak, ‘yüreğimin üstüne öküz oturuyor doktor kızım’ şikayetlerini dinlemek çok eskilerde kaldı.

Bir süre sonra 5 dakikalık muayeneleri de vatandaşa fazla gören Sağlık Bakanlığı hastaların hastanelerde randevu oluşturarak muayene olabilecekleri bir sistem geliştirip muayene sürelerini 3.5 dakikaya düşürmüştü.

Gerçekten muhteşem olduğunu düşündüğüm bu buluşla birlikte son buldu mu hasta yığılmaları?

Elbette ki, hayır!

Bu kez daha da harika bir sisteme başvuruldu.

Hastalara net bir randevu saati vermek yerine 1 saatlik zaman dilimi içinde bakılacağı şeklinde örneğin saat 09.00 ile 10.00 arasında bakılacaksınız şeklinde randevu oluşturulmaya başlandı.

Bu durum şehir hastaneleri için geçerli olan tablo.

Devlet hastanelerinde ise randevu saatleri 09.00-15.50&den 08.30-16.20 arasına arttırıldı. Enteresandır, kendisi de bir hekim olan Sağlık Bakanı bu düzenlemeyi yaparken servislerde yatan hastaların ne zaman kontrol edileceğini düşünmedi herhalde.

Eminim bu çabadan da hasta yığılmalarının önünü alacak bir sonuç gelmeyecek.

Çünkü konuyla ilgili konuştuğum Bursa Tabipler Odası Başkanı Tufan Kumaş önemli bir gerçekliğe dikkat çekiyor;

“Gelişmiş ülkelerde bir kişinin yıllık ortalama muayene başvurusu 3 ila 5 arasında kalırken bizim ülkemizde bir kişi ortalama 10 ila 12 kez muayene başvurusunda bulunuyor. Sağlık Bakanımız da yaptığı açıklamalarda bu tablo ile adeta gurur duyuyor. Oysa ortada gurur duyulacak bir durum yok! Karşımızdaki rakamlar bize iki şeyi gösteriyor;

1- Toplum çok hasta, o zaman siz toplumun hasta olmasını engelleyecek önlemleri almıyorsunuz.

2- Hastalar doktorlara başvurunca sorunları çözülmüyor ve tekrar tekrar doktora gitmek zorunda kalıyorlar, yani sistem kendi içinde bir kısır döngü yaratıyor!”

Acı, ama içinde bulunduğumuz tablo ne yazık ki, böyle.

Bu tablonun daha da renklenmesi için acillerdeki duruma da bakmak lazım elbette.

2011 yılında ülkemizde acil poliklinik hizmetleri yüzde 33.5 civarında iken 2021 yılında yani 10 yıl sonra bu rakam yüzde 41.2’ye çıkmış bulunuyor.

Bir yılda acillerde yapılan muayene sayası ülke nüfusumuzun iki katına yakın!

Bu bize yine iki şey gösteriyor;

1- Hastalar normal poliklinik hizmeti almakta zorlandıkları için acillere başvurular artıyor.

2- Acillerde katkı payı olmadığından dar gelirli vatandaş acillerde muayene olmaya çalışıyor.

Elbette son dönemlerde yaşanan pandemi sürecini ve sonrasında yine salgın halinde devam eden gribal enfeksiyonların yoğunluğunu da katmak lazım bu göstergelere.

Yine de ve her şeye rağmen bir koyundan üç beş post çıkarmaya çalışan sağlık sistemimizin ne kadar yanlış ilerlediğine ilişkin ciddi bir tablo duruyor önümüzde.

Ben değerlendirmeyi size bırakıyorum…

NOT: Örgütlülüğün çalışanın hakkını alabilmesi açısından ne kadar önemli olduğunu her fırsatta vurgulamaya devam eden bir yazar olarak; içinde bulundukları kötü koşulları iyileştirmek adına üretimden gelen güçlerini kullanıp, iş bırakma eylemleri yaparak seslerini duyurmaya çalışan Aile Hekimlerinin aldıkları ceza puanları ileri sürülüp sözleşmelerinin yenilenmediğine ilişkin bilgiler geliyor kulağımıza. Bursa Aile Hekimleri Derneği Başkanı Zeynep Özsevimli’nin verdiği bilgilere göre şimdilik Bursa’da böyle bir olay yaşanmadı. Ancak şunun net olarak bilinmesi lazım, Aile Hekimleri eylemlerde gösterdikleri birliği göstermekten vazgeçmek niyetinde değiller!

HABERLER