Özelleşen, özelleştikçe güzelleşen, güzelleştikçe mecbur kalınan, mecbur kalındıkça vatandaşa etmediğini bırakmayan sağlık sisteminin son günlerde tüm ülke tarafından içimiz kıyıla kıyıla izlediğimiz skandallarına her geçen gün yenileri ekleniyor.
Bir yandan adliye koridorlarında özel sağlık kuruluşu temsilcilerinin dahil bile olmadığı, mağdur 10 çocuktan sadece ikisinin avukatlarının duruşma salonuna alındığı, buna karşılık olarak Sağlık Bakanlığından İl Sağlık Müdürlüğüne, hastanelerden doktorlara kadar her bir sanığın avukatlar ordusu tarafından korunduğu bir hukuk mücadelesinden bahsediyorum.
Eskilerin ‘Köpeğin önüne atsan yemez’ diyerek asıl değerini hatırlatmak istedikleri, ancak şimdilerde dünyanın dönmesinin ana nedeniymiş gibi davrandığımız ve bunu doğal karşılamaya alıştığımız ‘para’nın insanı düşürdüğü rezilliği izlemeyi içim almıyor pek çoğunuz gibi…
‘Üç kuruş para için ettiğinize bakın’ diyeceğim, ama mevzu bahis üç kuruş para değil, milyonlar! Kim bilir kaç tane çocuğun bile isteye, daha dünyaya gözlerini açmaya çalışırken canını yakan, aileleri perişan eden, küçücük hayatlara acımasızca son veren ‘yenidoğan çetesi’ bir diğer yanı ile SGK’nın içini boşaltan sistemin de ana aktörlerinden.
‘SGK batıyor!’ naraları atıp ardına ‘bunun sebebi EYT’liler, bunun sebebi yüksek emekli maaşları, bunun sebebi çok fazla emekli olması…’ gibi sözleri ekleyenler SGK’yı hortumlayanları bulup ortaya çıkarmak yerine faturayı vatandaşa kesmeyi yeğliyor olabilir. Fakat ne demiş büyük Türk düşünürlerinden bir ünlümüz; ‘Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır’
İşte şimdi gerçekler bir bir ortaya çıkıyor, üstelik tüm çıplaklığı ile hatta içimiz almayarak izlediğimiz, dinlediğimiz, şahit olduğumuz biçimi ile…
SGK’yı hortumluyorlar, bunun için sağlıklı çocukları hasta ediyor, öldürüyor, aileleri perişan ediliyor, tüm bunlar yapılırken de adı geçen dokuz hastanenin üç yılda devlete ödediği toplam vergi 3 milyon lirayı geçmiyor!
Neydi şu aralarında konuşurken kullanıp gülüştükleri Kurtlar Vadisi repliği; ‘Devleti soymak milleti soymaktan iyidir…’
Bunlar devleti soyuyor, milleti hem soyuyor hem öldürüyor, hem de yüzsüz yüzsüz ortalıkta gezmeye devam ediyor…
Biz bu filmi şimdilik sadece İstanbul’da izliyoruz. Sanmayın ki, benzeri işler Bursa’da olmuyor…
İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun, Sağlık Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde yaptığı çıkış ve gösterdiği Menzil cemaati ile ilgili fotoğraf bugün için ortalığı karıştıran önemli bir ayrıntıydı bu noktada.
Bursa Şehir Hastanesi’ndeki 400 milyon TL’lik yolsuzluğa değinen Türkoğlu, “Sn. Bakan, Bursa Şehir Hastanesi yaklaşık 6-7 yıldır soyuluyor. 400 milyon TL’ye yakın hırsızlık var. Yöneticiler hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturuyor. Acaba Başhekim ile Hastane Müdürü, Menzil Şeyhinin dizinin dibinde oturuyor diye mi dokunmuyorsunuz?” sorusunu yöneltince salona, ortalık buz kesti adeta…
Eğri oturup doğru konuşalım, FETÖ terör örgütünden boşalan mekanizmalara Menzil tarikatının yerleşmeye çalıştığını herkes biliyor…
Üstelik işin belgesi de mevcut bu kez. Türkoğlu, elindeki fotoğrafı gösterip Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun masasına koyarken şöyle konuştu;
“Sn. Bakan, Bursa Şehir Hastanesi’nde meydana gelen, yargıya da yansıyan yolsuzlukları sağır sultan bile duydu, siz duymadınız mı Sayın Bakan?
Duyduysanız, soruşturmanın selameti açısından Başhekim başta olmak üzere idareciler koltuklarında hiçbir şey olmamış gibi neden oturmaya devam ediyorlar?
Bursa Şehir Hastanesi yaklaşık 6-7 yıldır soyuluyor. 400 milyon TL’ye yakın hırsızlık var. Yöneticiler hiçbir şey olmamış gibi yerinde oturuyor. Acaba Başhekim ile Hastane Müdürü, Menzil Şeyhinin dizinin dibinde oturuyor diye mi dokunmuyorsunuz?
Mesela Teftiş Kurulunuz gelmiş, müfettişleriniz bu hastanenin Başhekimine ceza da vermişler. İşte bu teftiş kurulu raporunu bir türlü açıklamıyorsunuz, cezayı da tebliğ etmiyorsunuz. Neden?
Bunda, Başhekiminizin ve Hastane Müdürünüzün Menzil cemaatine mensup olmasının etkisi var mı?
Bakın işte bu da belgesi!
Sağda Başhekiminiz Dursun Topal, solda hastane müdürünüz Ahmet Boz, ortada Menzil Cemaati şeyhiyle bir güzel poz da vermişler!
Böyle ‘tarikatli, cemaatli, şeyhli’ karelere girince ‘dokunulmazlık’ mı kazanılıyor?
O yüzden mi görevden alamıyorsunuz?
Buradan Adalet Bakanına da sesleniyorum;
Tarikat mensubu olanın, cemaatle iltisakı olanın, herhangi bir şeyhin elini öpenin, bu ülkede suç işleme özgürlüğü mü var?
Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz?”
Olduğu gibi alıntıladığım bu konuşmanın sonunda İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’na ben yanıt vermek isterim;
‘Evet, bizimle dalga geçiyorlar, çünkü biz bunu hak ediyoruz. Memnunuz yani durumdan. Onlarca bebek ilk nefeslerini aldıkları andan itibaren anlatılamayacak cinste eziyetlere sırf para kazanmak adına maruz kalmış ve bunun için biz hala ülkeyi ayağa kaldırmıyorsak, hatta bu davada adı geçen hastaneler halen hasta kabul etmeye devam ediyorsa, faaliyetleri askıya alınmamış, kapılarına kilit vurulmamışsa, buna da itiraz eden kimse yoksa, herkes ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ diyorsa, biz durumdan memnunuz. Evet, bizimle dalga geçiyorlar, ilginçtir biz onlardan daha çok gülüyoruz bu duruma…’