1998 yılında Erdem Saker döneminde 2020 vizyonu ile hazırlanan 1%100.000’lik planların ardından sene 2025 olduğu halde hala ileri vizyonlu bir planı olmayan Bursa, plan tadilatları ile yoluna devam ediyor.
Kısacası Bursa’nın gelecek vizyonu ve bu vizyon doğrultusunda yapılmış bir planı yok!
Hayli zamandır kervanı yolda düzüyoruz, bu sırada da kimlerin kesesini ne kadar doldurduğunun peşini kovalıyoruz…
Aslında hakkını yememek lazım, Alinur Aktaş döneminde 2040 Çevre Düzeni Planı çalışmaları başlamış, bir altlık oluşturulmuş, ancak bu çalışmalara katılan pek çok kişinin kafasında bir gizli ajandanın varlığı şüphesi hep hasıl olmuştu. Sonuçta plan hiç görücüye çıkmadı.
En büyük anlaşmazlığın ise yeni sanayi bölgeleri oluşturmak konusunda yaşandığı sadece kulislerde konuşulan bir bilgi olarak kaldı hafızalarımızda.
Bu bilginin dolaşıma girmesindeki en büyük etken de seçim kapıya gelene kadar yeni sanayi bölgelerine sıcak bakmadığını dile getiren ve açıkladıkları sanayi bölgesi yoğunluğu rakamları ile sürekli olarak BTSO ile çelişen Alinur Aktaş’ın yerel seçimler kapıya dayandığında KOBİ OSB konusuna yeşil ışık yakmasıydı.
Sonuçta yerel seçimlerle birlikte Aktaş’tan boşalan koltuğa Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey oturdu.
Bozbey’in de yeni sanayi bölgelerine sıcak bakmadığını kendisini seçimden önce misafir ettiğim iki programda sorduğum ısrarlı sorular nedeniyle yakından biliyorum. Seçimin ardından yaptığı konuşmalarda da Bursa’nın artık sanayileşmek yerine var olan tarım topraklarını koruyarak yoluna devam etmesi gerektiğinin altını çiziyordu Bozbey.
Şimdi önümüzde yeni bir plan çalışması var.
Vizyonumuz 2050!
Birkaç gün önce bu konuda önemli bir görüşme gerçekleşti. Basın mensuplarına iletilen bültene göre, BTSO Yönetimi kendilerini ziyaret eden Başkan Bozbey ile 1/100 binlik yeni çevre düzeni planı başta olmak üzere sanayi ve ticaret dönüşümünü sağlayacak birçok projeyi değerlendirme imkanı buldu ve KOBİ OSB projesiyle ilgili görüşlerini açıkladılar.
Kime açıkladıkları biraz muallak, zira görüşmeye basın mensupları davetli değil. Biz görüşmelerin bizim duymamızı istedikleri kadarını bir yazılı metin halinde alıyor ve size aktarıyoruz.
Aktarılan kadarına baktığımızda BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay şöyle diyor;
‘Şehrin içindeki düzensiz alanlarda faaliyet gösteren üretim tesislerinin planlı alanlara transferi ile alakalı KOBİ Konseyimizin, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili çalışma grupları ile bir araya gelerek bu konuyu hızlı bir şekilde ilerletmesi yönünde mutabakata vardık’
Yine bize aktarılana göre, istenen yeni sanayi alanı oluşturmak değil de şehir içindeki dağınık sanayiyi bir araya toplayacak alanlar yaratmak. Plansız sanayiyi bu alanlara transfer etmek…
Başkan Bozbey’in geçtiğimiz akşam BUSİAD tarafından düzenlenen iftarda yaptığı sunum sırasındaki konuşmasına benzer konuşmalar bu ziyarette de yapılmış görünüyor.
1%100.000’lik Plan doğuda ve batıda yeni lojistik merkezleri ve depolama alanları ile birlikte kamyon-tır parklarını ve KOBİ OSB’leri de barındıracak içinde.
Bozbey, “Bu kentin artık bir düzene girmesini sağlamamız lazım. Bursa’nın planlı gelişimi açısından bu konuyu önemsiyoruz. İlgili paydaşlarımızla işbirliği içinde çalışmaya devam edeceğiz’ diyerek şimdilik çok da köşeli olmayan cümleler kurmayı tercih ediyor.
Şehir içinde dağınık halde özellikle de riskli imalatlar yapan ve hem insan hem de çevre sağlığını riske atan işletmelerin bir OSB çatısı altında çevreye saygılı üretim yapmak için bir araya gelmesi işin idealist hedefi.
Benim merak ettiğim ise bu idealist hedefin arkasında kimin kaç kuruşluk çıkarının olacağı. Çünkü daha önce de benzeri amaçlarla kurulan KOBİ OSB’ler oldu. Kimi hiçbir zaman beklenen ilgiyi görmedi ve yarısı boş duruyor. Kiminin ise Çataltepe OSB gibi yılan hikayesine dönen bir geçmişi var, bitmiyor ki küçük esnaf gidip yerleşsin…
Hasılı kelam küçük esnafı, küçük işletmeyi şehir içindeki yerinden çıkarmak öyle tahmin ettiğiniz kadar kolay bir iş değil. Geçtiğimiz günlerde Makine Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel ile yaptığımız sohbetten de anladığım kadarıyla bu durumun birkaç önemli nedeni var.
İlk olarak KOBİ olarak adlandırdığımız küçük işletmelerin büyük bölümü bulundukları yerde kiracı. Dolayısıyla kendilerinden ‘Burayı boşaltacağım’ şeklinde bir taahhüt almak anlamlı değil. Bulunduğu yeri boşaltıp yine şehir içinde başka bir yerde imalata devam etmesini engelleyecek bir durum yok ortada.
İkinci olarak KOBİ kavramı çok geniş bir kitleye hitap ediyor. Beş kişilik bir atölye de KOBİ, 500 kişilik bir işletme de KOBİ!
Bu iki ucun aynı anda aynı yerlerde olmasını düşünmek dahi garip…
Üçüncü olarak imalatta çok farklı alanlarda çalışan KOBİ’lerin aynı bölgede olması zaman zaman üretim için dahi tehlikeler yaratacak handikaplar doğurabilir.
Tüm bunların ötesinde Bursa OSB’lerinde hali hazırda %65 oranında bir doluluk mevcut. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın açıkladığı %80 doluluk kullanılmayan ancak tahsisi yapılmış parsellerin de hesaba katılmasıyla oluşan rakam.
Yani OSB’ler bahsedildiği kadar dolu değil!
Hatta bazı OSB’lerde fabrika binalarının depo olarak kullanıldığı dillendiriliyor!
Buradan bakacak olursak, bize KOBİ OSB oluşturma ödevi veren iş dünyasının da Bursa’da üretim yapmak istiyorsa kendisine çeki düzen vererek katma değeri yüksek ürünlere yönelip şehri kirleten ve tüketen üretimden uzaklaşmak için gerekli yatırımı ve AR-GE’yi yapması, bu şehirden aldığını bu şehir için harcamayı bilmesi lazım.
Öyle üçe al, beşe sat yapıp gayrimenkul üzerinden para kazanıp üretimi pas geçerek kimseye faydanız olmuyor!
Başkan Bozbey’in bu konuları şehrin yüksek menfaatini gözeten Akademik Odalar ile uzun uzun istişare etmesini temenni ederim.