‘Dünya üzerinde gıda fiyatları düşerken bizde sürekli artıyor, hatta öngörülemez bir biçimde artıyor’ derken şaka yapmıyorduk…
‘Çiftçi tarlasını ekmezse daha karlı çıkacak’ derken şaka yapmıyorduk…
‘Köylü ekip biçmezse bu ülke aç kalır’ derken şaka yapmıyorduk…
‘Paramız var, başka ülkelerde daha ucuz satın alırız sözleriniz tarımı desteklemekten çok uzak’ derken şaka yapmıyorduk…
‘Bu ülkenin acilen bir tarım planlamasına ihtiyacı var derken’ şaka yapmıyorduk…
‘Geçtiğimiz yılın en pahalı sebzesi önümüzdeki yıl en ucuz sebze olacak, çünkü herkes o sebzeyi ekecek’ derken şaka yapmıyorduk…
Çünkü komik değil, çünkü bu işin şakası yok!
Bugün itibariyle şaka yapmadığımızı, çiftçinin de boğazındaki bıçağın kemiğe dayandığını anlamışsınızdır sanırım…
Hemşerilerim yollara düşmüş halini arz etmek için.
Bu ülkenin çiftçisi, köylüsü sessizdir, sedasızdır da iş ekmek meselesine gelince; ağız, mide bağırsak derken son noktaya ulaşınca bir lokmanın hadisesi, o zaman böyle çok kalkışmaların görüleceği aşikar olmuş olmalı.
Bugün tarlasını eken çiftçi, yarın hayvanını satamayan köylü…
İzmir Yolu trafiğe kapatılınca, tüm köylüler traktörleri ile yollara düşünce, elde kalan domates biber için isyan sesleri yükselince mi yanlarında göreceklerdi devleti?
Hani birileri soruyordu ya vakti zamanında; ‘Sen doların kaç lira olduğunu ne yapacaksın, dolarla mı alıyorsun maaşını?’ diye.
İşte şimdi yanıt verme zamanı sanırım; çiftçinin kullandığı tohum ithal yani dolarla, çiftçinin kullandığı ilaç ithal yani dolarla, çiftçinin kullandığı gübre ithal yani dolarla, çiftçinin tarlasını sürdüğü traktör ithal yani dolarla, çiftçinin tarlasını sürdüğü traktörün içine koyduğu mazot ithal yani dolarla…
Tüm bu girdi maliyetlerinin hepsi dolarla, dolar arttıkça fiyatları da artıyor haliyle. Arada dolarla maaş almayan, ürün alım fiyatları dolara göre belirlenmeyen kesim çiftçi!
Çiftçiyi dolara endeksleyen ne?
Bu hükümetin hesapsız kitapsız, belki de daha kötüsü baya baya hesaplı kitaplı tarım politikaları elbette!
Bir süredir hazırlanıyordu hemşerilerim bu büyük eylem için. Karacabey ve Mustafakemalpaşalı domates üreticileri sabah saatlerinde Karacabey TİGEM önünde toplanınca oluşan heybeti şöyle bir gözümün önüne getirmek istiyorum da…
Aaahhh… Çocukluğumun uçsuz bucaksız tarlalarını ekip biçen cefakar insanların yaşadığı sefalet…
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal; “Domates karpuz tarlada kaldı. Biber Yenişehir’de yerlerde, fasulye dalında. Çiftçi tarihinin en büyük mücadelesini veriyor” diyerek özetlemiş durumu.
Az bile demiş…
İYİ Parti Bursa Milletvekili Türkoğlu da “İktidarın doğru dürüst bir tarım politikasının olmadığını haykıran üreticiler, traktörleri, römorkları ve araçlarıyla kilometrelerce konvoylar oluşturarak İzmir-Bursa-İstanbul yolunda protesto gösterisi düzenliyorlar. AK Parti iktidarını üreticinin maddi manevi zararını giderecek önlemleri acilen almaya çağırıyoruz” demiş.
Aslında Türkoğlu da biliyor iktidarın kendisine en çok güvenen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en çok destek veren köylü kesimini batırmaya ant içtiğini…
Enteresandır, bizim oralar muhafazakarlıkları ile köylülükleriyle gurur duyan halleriyle bilinirler, dolayısıyla sağ kesime yakın partileri desteklerler her daim. Biliyorsunuz ki, bu kez öyle olmadı. Mustafakemalpaşa CHP’li belediye başkanını tercih ederken, Karacabey İYİ Parti’li bir belediye başkanı yönetiminde idare edilmeyi istedi.
Kısacası Bursa’nın en büyük ovalarına sahip iki ilçesinin gönlü de AK Parti’den geçti…
Haliyle eylem sırasında AK Parti milletvekillerini görememiş olmanın üzüntüsü de hissedildi, fakat şaşırtmadı.
Eylemlilik hali, hakkını arama hali, en kutsal hal, en kutsal mücadeledir. Bu kez hakkını aramayı başaran Mustafakemalpaşa ve Karacabey köylüsü oldu.
Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, devreye girdi, fabrikaların 3.5 lira firesiz alım fiyatı üzerinden alım yapmaya başlayacağını, Bursa’daki zincir marketlerin de Bursa domatesi satacağını duyurdu. Tarladaki domatesin alımı için Tarım Kredi Kooperatifi de devreye girdi. 30 bin ton alım için kollar sıvandı.
İş buralara hiç gelmemeliydi. Elbette herkes kendi bölgesinde yetişen ürüne sahip çıkmalıydı. Köylü yollara düşmemeliydi, böyle tarumar olmamalıydı. Böyle perişan edilmemeliydi.
Bu kez geç oldu, güç oldu, bundan sonra geç ve güç olmaz inşallah…