Tüm ülkeyi deliye çeviren yaz sıcaklarını bir yana bırakırsak ‘Allah aklıma fikrime mukayyet olsun’ kabilinden dualar ettiğim bir diğer konuyu kaleme alacağım bugün…
Tahminde bulunarak ‘Yine CHP’yi yazacak’ diyenler yanılıyorlar…
Şimdilik CHP’lileri ‘Allah onların aklına fikrine mukayyet olsun’ diyerek kendi hallerine bıraktım. Zaten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da son yaptığı açıklamada örgüte yönelik bir talimat verdiğini ve parti içi tartışmaları kamuoyu önünde değil kendi içlerinde yapmalarını talep ettiğini, halkın umutsuzluğunu daha fazla büyütmeyeceklerini söylemiş…
Koskoca partiyi yerin dibine bu kadar sokmak yetti anlaşılan…
İçine girince çıkılması zor bir gayya kuyusunu andıran siyasetin çamurundan ayağımı çıkarıp ZAM’lar diyorum ve asıl konumuza giriş yapıyorum…
Efendim malumunuz bugünün en önemli konusu Merkez Bankası’nın çiçeği burnunda başkanının yaptığı enflasyon tahmini güncellemesine yönelik açıklamalarıydı. Tahminler yüzde 22.3’ten çok daha mantıkla barışan yüzde 58’e çekildi. 2024 sonu enflasyon tahmini ise yüzde 8.8’den yüzde 33’e yükseldi.
Pek güzel pek hoş…
Bu koşullar altında asgari ücrete yapılan zammın enflasyonun altında kaldığı, dolayısıyla hani şu ‘alnının teri kurumadan parasını veriniz’ hadisiyle anılan emekçinin maaşının aslında zamlanmayıp alım gücünün daha da düştüğü tescillenmiş oldu.
Geleceğimiz noktanın bu olacağını hepimiz biliyorduk aslında. Ülkemizin ekonomik sistemi bu şekilde işliyor nedense. Düzenli bir gelir düzeyini yakalamak yerine bir süre şişirilen ekonomik alım gücü ile pompalanan tüketim toplumu haline geliyor ve parası olanı daha da zengin ediyoruz biz çalışanlar, ardından çıkan acı reçetenin bedelini de nedense yine biz ödüyoruz.
Hatta bu noktada çalışmayanlar olarak nitelendirebileceğim emeklilerin durumu daha da vahim. Şöyle anlı şanlı bir restoranda kallavi bir akşam yemeğinin faturası kadar aldıkları aylık emekli maaşı. Dolayısıyla yaşlarının ucunda makarnaya, salça ekmeğe talim ediyor emekliler…
Yapılan açıklamada Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’a sorulacak en önemli soru ise Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ görüşüyle ilgili düşünceleriydi.
Soru sorulmuş, yanıt ise, ‘Merkez Bankası Başkanı olarak benden hiçbir zaman siyasi bir açıklama almayacaksınız’ şeklinde gelmiş.
Oysa bu soru siyasi bir soru değildi. Cumhurbaşkanının da sürekli belirttiği gibi bir ekonomik tezdi bahsi geçen. Dolayısıyla bu ekonomik tezin işleyip işlemediğine yönelik soru da yine ekonomi ile ilgili bir sorudur.
Konuyu da soruyu da pek güzel savuşturmuş Gaye Erkan. Kendinden beklenen zeka düzeyinde bir yaklaşım…
Toplantının tüm sorularından ve yanıtlarından çıkaracağımız sonuç ise özetle şöyle;
“Enflasyon önce biraz yükselecek, yani kemerler sıkılacak, 2024’te gerilemeye başlayacak. 2025’te de düzelecek…”
Tünelin ucundaki ışık da gösterilmiş ki, tamamen umutsuzluğa kapılmasın insanlar yoklukla mücadele ederken…
Tabii bu özet şimdilerde uygulanan ekonomik politikalar değiştirilmez, bu uygulamalara müdahale edilmez, Merkez Bankası Başkanı ya da Hazine ve Maliye Bakanı ‘Bunlar söz dinlemiyorlar!’ gibi bir gerekçe ile görevden alınmazsa gerçekleşmesi muhtemel ihtimalleri anlatıyor.
Fakat malum, bizim ülkemizde işler hiçbir ülkede işlediği biçimde işlemiyor. Hele hele ekonominin düzeninin neye göre ayarlandığını kestirmek gerçekten güç.
Misal 2023 başında açıklanan bütçeyi 6 ayda çatır çatır yediğimiz için, bugün ek bütçe Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 1 trilyon 72 milyar TL ek bütçe kime hayırlı olacak göreceğiz. Biz emekçiler kemerleri sıkma politikasından nasibimizi aldığımıza göre, bu bütçe bize hayırlı olmayacak orası belli…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesinde litresi 20 liranın altında olan motorin bu akşam gelecek zamla birlikte 35 lira 32 kuruşa çıkacak. Seçimlerden bu yana yaklaşık 17 lira zamlanan akaryakıt fiyatlarının da mevcut zamlara eklenecek yeni zamlar anlamına geldiğini biliyoruz değil mi?
Tüm bu bileşenleri bir araya getirdiğimize, ‘Nas’ların ve ilginç ekonomik tezlerin havada uçuştuğu 27 ayda yaşananların ekonomik faturasını vatandaşa kesmek kolay, hatta alttan şöyle bir pırıltı verip 2025 yılına kadar dayanmak konusunda insanları heyecanlandırmak da olmayacak iş değil.
Asıl önemli olan; ‘Madem bunlar olacaktı, o zaman biz bu 27 ay boyunca neden yaptık bu işleri?’ sorusunu sormak ve bu sorunun yanıtını alıp yapılan yanlışın failini bulmak bence…
Zira işlenen ciddi bir ekonomik kabahat var ortada…