CHP’nin Bursa’daki üç önemli ilçede belediye başkan adaylarını açıklaması ve hemen ardından da Kestel Belediye Başkan Adayını değiştirmesi ile birlikte yepyeni bir siyasi çalkantının içine düştük.
Adayların açıklanması ilk olarak örgütü hareketlendirdi elbette. Açıklanan isimlere tepki gösterenler ile destek verenler arasındaki tartışmalar zaten beklenen gelişmelerdi.
Burada beklenmeyen, daha doğrusu bu seçimi diğer yerel seçimlerden ayıran mesele, önceki yazılarımda da bahsettiğim siyasi omurga ve ideolojik tutumdan yoksun oluş ile birlikte gelen partiler arası hızlı geçişkenlik konusu…
Efendim şimdi şöyle; herhangi bir partiden aday gösterilmediğiniz takdirde hemen başka bir siyasi parti ile görüşmelere başlayabiliyorsunuz, hatta daha önceden bir ihtimal diyerek bu görüşmeleri yapmış, adaylık açıklamasını beklemek için süre istemiş de olabiliyorsunuz. Hal böyle olunca hızlıca karar vermeniz de kolaylaşıyor.
Siyasi partilerde adaylık işleri şirket evlilikleri gibi tamamen mantığa dayalı matematik hesaplarla yapılıyor artık.
Şimdilerde CHP’nin aday gösterilmeyen belediye başkanları ve belediye başkan adayları için konuşuluyor bu ihtimaller. Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz’ın sosyal medya paylaşımlarına bakıldığında siyasi mücadeleden uzaklaşmayacağına yönelik imaları görmek ve özellikle İYİ Parti cephesi ile kendisini eşleştirmek hiç de sakil durmuyor misal.
Bugün misafiri olduğumuz İYİ Parti cephesinin, belediye başkan adaylıkları için yaptığı görüşmeler konusunda ser verip sır vermediğini söylemeye gerek yok sanırım. Ancak duyulan duyuluyor yine de…
En çok merak edilen de Nilüfer belediye başkan adayları elbette. Hemen hatırlatalım, İYİ Parti Nilüfer Belediye Başkan Adayını açıklamamış, bu açıklama için CHP’yi beklemişti, zira Turgay Erdem’in yeniden aday gösterilmesi halinde Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı ve İKK Sekreteri Şirin Rodoplu Şimşek İYİ Parti’den Nilüfer Belediye Başkan Adayı olacaktı.
Karar açıklandıktan sonra görüldü ki, üçlü çekişmede tarafların hiçbirinin istediği olmadı aslında. Turgay Erdem aday gösterilmedi, Mustafa Bozbey’in destek verdiğini söylediği isimlerden de aday gösterilen olmadı. Bozbey’in özellikle son dönemeçte Mehmet Yıldız ismi üzerinde ısrarla durduğuna ilişkin duyumlar aldık tüm Bursa medyası olarak hatırlarsanız. Genel Merkez iki güç odağının dediğini de yapmayarak örgütün adayı sıfatı ile Şadi Özdemir’i aday göstermeyi tercih etti. Bu tercih hiçbir tarafı memnun etmedi.
Turgay Erdem kendine has bir açıklama yaparak güne damgasını vurmayı başardı bu alanda. Nilüfer Belediye Başkan adayı Şadi Özdemir’i tebrik ederken, isim vermeden Bozbey’e de iki çift laf söylemiş oldu. Açıklamadaki; “Varlığını, bir başkasının yokluğuna şart koşan siyasi ergen” değerlendirmesi üzerinde uzun çalışılmış bir ifadeydi.
Hatırlatalım, geçtiğimiz hafta içinde yoğunlaşan görüşmeler esnasında Mustafa Bozbey’in CHP Genel Merkezi’ne, Erdem’in aday gösterilmesi halinde istifa edeceğini söylediğine ilişkin kulisler gelmişti tüm Bursa medyasının kulağına.
Akademik odalar da memnun olmayan taraflardan biri. İşin bu kısmı önemli, çünkü Şirin Rodoplu Şimşek ile İYİ Parti arasındaki görüşmeler halen devam ediyor. İYİ Parti’ye hiç de soğuk bakmayan Şimşek’in önümüzdeki 24 saat içinde adaylık teklifini kabul edip etmemek konusunda karar vermesini bekliyorum.
Görünen o ki, CHP’ye küsenleri İYİ Parti, AK Parti’ye küsenleri Yeniden Refah Partisi alacak ve kıran kırana bir yerel seçim olacak.
İyi güzel de vatandaş bu işin neresinde duracak orası pek meçhul…
Oysa bu seçimlerin her biri vatandaşın refahı için çalışacak insanları belirlemek üzerine kurgulanmış olmalı…
Bana kalırsa amaç bu kurgudan çok uzak, daha ziyade ‘partimize bütçe sağlayacak belediyeleri ele geçirme yarışında hangi bonusları toplayabiliriz?’ biçimine evrilmiş durumda.
İYİ Parti Bursa Milletvekili ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Selçuk Türkoğlu’nun bugün söylediği bir söz çok önemli, ‘Bir adet zeytin 1 lira 25 kuruş olmuş, vatandaş geçimi düşünmesin de ne yapsın?’ diyor.
Bir zeytin 1 lira 25 kuruş, ortalama ölçekli kiralık bir dairede oturmanın günlük bedeli 750 lira, bir damacana su 75 lira, bir simit 15 lira, doğalgaz aylık bin lira…
Tüm bunlara karşılık en düşük emekli maaşı büyük bir lütufla 10 bin lira, asgari ücret 17 bin lira…
Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı Ocak ayında 17 bin 442 lira. Henüz işçinin cebine girme şerefine yenice nail olan asgari ücret açlık sınırının bile altında. Yoksulluk sınırı olan 48 bin 459 liranın ise çok uzağında.
Siyasi arena hareketli, ama sadece siyasetle ilgilenen bir avuç insan ve siyasi partilerin kendi iç mücadeleleri açısından durum böyle. Çarşıda pazarda hiç seçim havası yok, hatta geçen seçimin yorgunu vatandaşlar siyasilerin hangi derdine çare olacağını sormaya dahi imtina eder halde.
Tüm bu sebepleri bir araya toplayınca daha önceki tahminlerimin üzerine ekliyorum, bir kez daha dile getiriyorum. Bu seçimlerde seçmene partili olmaları hasebiyle dayatılan adaylar oylardaki geçişkenliğin de kapısını aralayacak. Seçmen partiye değil adaya oy verecek, o da oy verecek hali kalırsa içinde bulunduğu durumla boğuşmaktan. Hali kalmazsa da oy vermeye gitmeyecek ve seçime katılım oranı düşecek.
Yakın bir gelecekte siyasiler kendilerine çeki düzen vermezlerse bu seçim rengi soluk kaderi muallak bir seçim olarak tarihe geçecek. Seçmenin değil, siyasilerin seçimi olacak…