Sorunlar yumağının ortasında beşik gibi sallanan bir şehir Bursa. Çevre sorunları, kentleşmedeki aksaklıklar bir yana, şimdilerde kendini daha sık hissettiren depremle birlikte endişelerimiz giderek artıyor.
Biriken problemlerin bir anda ortadan kalkması mümkün değil elbette, ancak bir yıla yaklaşan yönetim değişikliğinin ardından Bursa için neler yapıldığını bilmek istiyor vatandaş. Bu noktada Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yeniden aylık periyodlar halinde düzenlemeye karar verdiği değerlendirme toplantılarının da ayrı bir kıymeti oluyor.
Bu ayki toplantının asıl önemli olan kısmı ise bana göre siyasi nezaket denilerek kibarca anlatılmaya çalışılan, dolayısıyla da ne kadar derinde olduğu bir türlü anlaşılamayan sorunların tarif edilebilecek en açık haliyle tarif edilmesiydi.
Mesela Nilüfer Çayı’nın kirliliğinden her daim dem vurulurdu, ancak Bozbey bugün kürsüde öyle bir cümle söyledi ki kirliliği tarif ederken, üzerine söyleyecek söz kalmadı.
“Nilüfer Çayı, dördüncü derecede suya dönüşmüş durumda! Nilüfer Çayı’ndan sulanan hiçbir ürünün yenmemesi gerekiyor. Bunlar hepimizin sofrasına geliyor. Tarımda asla kullanılmaması gereken bir su kalitesinde şu an Nilüfer Çayı!”
Kokusu, rengi, içinde yaşamın olup olmaması bir yana, muhteviyatındaki kimyasallar nedeniyle sulama suyu olarak dahi kullanılamayacak kadar kirli bir sudan bahsediyoruz!
Nilüfer Çayı’na birçok sanayi bölgesinin atığı ile birlikte evsel atıklar da geliyor. Sanayi bölgelerinin arıtma tesisleri mevcut, ancak ne kadar doğru çalışıyor, arıtma tesisinin çıkışında Nilüfer Çayı’na nasıl bir su bırakılıyor konusu tartışma götürür.
Deri OSB’den tutun da Kayapa’daki dört sanayi bölgesine kadar pek çok atık karışma noktası var. Çayın her atık karışma noktasında biraz daha kirlendiği düşünülürse, bu kirliliğin birden fazla sorumlusu olduğu ortaya çıkıyor kolayca.
Başkan Bozbey, sanayi bölgelerinin arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürülmesini istiyor.
Bursa’nın çevre kirliliğinin tek simgesi elbette Nilüfer Çayı değil.
“Havamızı kirletenler de var. Kentlerin, ilçelerin belli noktasına koyacağımız dijital panolarda havanın kalitesi görünecek. Lütfen maske takın bile diyeceğiz!” diyen Bozbey;
“İnegöl’de bugün hemşerilerim maske takmalıdır! İnegöl’de havayı kirletenlerin en başında gelen Starwood firması geliyor. Havadaki partiküller işyerlerinin yaktığı parçalardan oluşuyor. İnegöllü hemşerilerimin aldığı her nefes sağlığını bozuyor! Kestel’de de çalışmalarımız devam ediyor. Çimento fabrikasının artık kendine gelmesini istiyoruz. Katı atık yakan tesisler var, filtrelerini çalıştırmıyorlar. Tespitlerini yaptık! Özellikle belirtmek istiyorum, katı atık yakan tesisleri sıkı gözetim altına aldık!” sözleriyle bir önceki toplantıda verdiği “şehri kirletenleri afişe edeceğiz” sözünü de tutmaya başladı şimdiden.
Ben bu kirlilik yaratan, hem çevreyi hem de insan sağlığını hiçe sayan firmaların vatandaşa duyurulması konusunun şiddetli destekçisiyim. Verdiği karardan dolayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Bozbey’i son derece yürekli buluyor ve tebrik ediyorum.
Şimdi çevre kirliliğinden bahis açılmışken, ‘çevreyi ve vatandaşın sağlığını önemsediğine bu kadar vurgu yapan bir belediyeyi cezalandırmanın en tatlı yolu budur’ diyerek Bursa Büyükşehir Belediyesine ‘Doğu Arıtma Tesissinden arıtmadan geçmeden su salınıyor’ diyerek ceza kesen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ile ilgili Mustafa Bozbey’in açıklamalarına yer vermeden olmaz.
Efendim durum şöyle; Doğu Arıtma Tesisinin kapasitesinin özellikle yağışların yoğun olduğu zamanlarda yetersiz kaldığı gözlemlenmiş ve bir kapasite artışı için çalışmalar başlatılmış. Bu çalışmaların Alinur Aktaş döneminde başladığını, yani aynı durumun Aktaş zamanında da var olduğunu ve sıkıntının tespit edilip giderilmesi yoluna girildiğini belirtelim.
Kapasite artışı ile ilgili çalışma 2025 yılı Ağustos ayında tamamlanacak. Başkan Bozbey süreyi daha da erkene çekmek için girişimlerini başlatmış çoktan. Gel gelelim konuyla ilgili bakanlık yazışmaları nedeniyle bilgi sahibi olan İl Müdürlüğü, yağışların yoğun olduğu bir dönemi fırsat bilerek ceza kesmeyi ve Bursa Büyükşehir Belediyesini ‘asıl siz çevreyi kirletiyorsunuz’ durumuna düşürmeyi uygun bulmuş.
Şimdi Başkan Bozbey de şöyle bir taleple geliyor Müdürlüğe;
“Yağışlı bir günde tesise gelip, arıtılmadan su verildiğine yönelik ceza kesiyorsunuz. Biz arıtma tesislerine, gerekeni yapıyoruz. Siz de gerekeni yapın. Deşarj yapan fabrikaları, havayı kirleten fabrikaları kapatın, görelim, hodri meydan. Havamızı, suyumuzu kirleten tesisleri ne yaptığınızı bize açıklayın. Vatandaşlarımızın o havadan, sudan dolayı başına bir iş gelmişse sebebi sizsiniz. Nilüfer Çayı Uludağ’dan çok güzel akıyor ve tam kentin içine girdiğinde kirlenmeye başlıyor. Kanallarla birleşmeye başlıyor ve Doğu’dan, Batı’dan gelen kanallarla birleşmeye başladığında kirlilik iyice artıyor. Kirli suyla sulanan tarım ürünlerimiz hem ekonomik kayıplara neden oluyor hem de müsilaja neden oluyor!”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ve İl Müdürlüğü’nün şehrin orasına burasına elinde dosyalarla Ankara’nın yolunu tutanların istediği projeleri yapmaktan daha önemli, daha kıymetli işleri olmalı.
Mesela Bursa’nın doğusuyla batısıyla nefes alamaz hale gelişinin nedenlerini araştırmak, bu konuda sorumluları cezalandırmak en mühim konu başlıklarından bence!
Toplantının diğer gündem maddelerini de başka bir yazı altında toplayalım…