Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Bursa UNESCO’dan Mübadele kültürü

Bursa’nın sadece bir sanayi kenti olması durumunda gelişebileceğine yönelik algı yavaş yavaş kırılıyor. Şehrin sanayiye olan doygunluğu, bu doygunluğun getirdiği yaşam yorgunluğu sürekli hissedilen bir gerçeklik. Şimdilerde istenen daha ziyade tarım ve turizm kenti Bursa olma misyonları üzerine yoğunlaşmak.

İşin tarım tarafını kuvvetlendirmek adına Bursa Büyükşehir Belediyesinin ve ilçe belediyelerin çeşitli çalışmaları var, malumunuz tarımı desteklemek kısmında ülkenin Tarım Orman Bakanlığı sürekli sınıfta kalıyor. Belki de neredeki tarımı geliştirecekleri konusunu tamamen yanlış anlıyorlar, zira sürekli olarak tarım ürünlerini yurt dışından getirdiklerinden başka ülkeleri tarım alanında desteklediklerini söyleyebiliriz.

Bir de turizm kısmı var meselenin. Bursa için içler acısı bir halde olan turizm konusunda 1.8 gecelik konaklama ile kendimizi ‘yetersiz’ olarak tanımlayabiliriz.

Elimizdeki turizm değerlerini korumayı bilmememiz bu konudaki başlıca etken elbette. Sıcak sularımızı çoktan kaybettiğimize ve sağlık turizminde pek çok şehrin gerisine düştüğümüze göre elimizde kültürel mirasımız ve tarihi yerlerimizin korunup ayağa kaldırılması dışında bir şey kalmıyor.

İşin bu kısmında geçtiğimiz günlerde ziyaretimize gelen Bursa UNESCO Derneği önemli çalışmalara imza atıyor. 1998 yılında kurulan, ilk başkanı Erdem Saker olan, 2014 yılında Bursa’nın UNESCO Dünya Mirası listesine girmesiyle Bursa UNESCO Derneği adını alan kuruluş, 2020 yılından bu yana son derece aktif çalışmaları ile dikkat çekiyor.

Derneğin Başkanı İlker Özaslan ile Bursa’da turizmin ve kültürel mirasımızın ayağa kalkabilmesi için neler yapılabileceğini konuştuk uzun uzun.

Öncelikle şunu belirtelim, İznik’in UNESCO Dünya Mirası Listesine girmesi bu anlamda son derece önemli. “Geçmiş dönemde yanlış bir politika yürütüldü bu konuda, İznik Konsülü gibi önemli yapılara beklenen önem verilmedi, daha ziyade Osmanlı dönemi yapılarının ön plana çıkarılması üzerinde duruldu. Oysa İznik ilk konsülün kurulduğu yer olarak bilinir tüm dünyada. Bizim bundan sonraki müracaatımız için bu yönümüzü kuvvetlendirmemiz lazım” dedi Özaslan.

Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdanur Oktay ile sohbet ederken, somut olmayan kültürel miraslarımız üzerinde yoğunlaşmanın büyük bir turizm potansiyeli taşıdığını da fark ettim aslında.

Misi’de hem Bursa UNESCO Derneğinin binası hem de somut olmayan kültürel miras öğelerinin sergilendiği bir müze olan köy evi müzesinde yapılan gezeklerin pek çok Bursalı tarafından dahi bilinmediğini, ancak Urfa’nın meşhur sıra gecelerinin herkesin bildiği bir kavram olduğunu konuşmak biraz ufuk açıcıydı.

Turizmi konuşurken her defasında ‘Bursa’da eğlence olmadığı için günübirlik turist ağırlıyoruz’ deriz. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Bursa Gezeklerini tanıtan ve bu eğlence biçimini özenilir hale getiren bir politikası olursa, en azından bir gece fazladan konaklamayı cebimize koyabiliriz diye düşünüyorum.

Önümüzdeki günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile bir görüşme gerçekleştirecek olan İlker Özaslan, başkandan Bursa’nın ilçelerinde bulunan 6 kilisenin restorasyonu ile ilgili destek isteyecek.

Bozbey’in memnuniyetle böyle bir projeye destek vereceğini düşünüyorum. Böylece hem bu ilçelerde yaşayan gayrimüslim hemşerilerimiz ibadetlerini rahatlıkla yapabilir hale gelecekler hem de 6 ilçemizde 6 tarihi ve turistik mekan kazanmış olacağız…

Cumartesi günü Mübadele ve Mübadillerin Kültürel Mirası paneli için hummalı bir hazırlık içinde olan Bursa UNESCO Derneği konuşmalardan film gösterimlerine, müziklerden gıda seçkilerine kadar pek çok alanda mübadil kültürünü yaşatmayı amaçlıyor.

****

 

Verginizi harap ettiğiniz kente ödeyin!

 

Bursa’nın sadece bir sanayi kenti olarak anılamayacak kadar önemli değerleri içinde barındırdığını belirttim yazımın ilk yarısında.

Şimdi bir de bağrımıza bastığımız, hem ekmeğini yediğimiz hem de bol bol ekmek yedirdiğimiz sanayinin şehre neler kattığına bakmak isterim.

Zaman zaman dile getirdiğim, sancısı bazen daha fazla hissedildiğinden bir kez daha ele alma ihtiyacı duyduğum bir konunun üzerinde bu kez Orhangazi İlçesi’nde ‘Başkan Bozbey Burada’ programı için bulunan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey durmuş.

Hemen yancısı olalım ve konuyla ilgili görüşlerimizi başkana dayandırarak aktaralım…

Üretimini Bursa’da gerçekleştirip, dolayısıyla Bursa’nın havasını, toprağını, suyunu kirletip kullanan sanayicilerimizin pek çoğunun vergisini kayıtlı şirket adresinin bulunduğu kente (Bu kent genellikle İstanbul oluyor) ödediğini hatırlatmış Bozbey.

“Bölgemize değer katan bu fabrikalar, zaman geçirmeden Bursa Vergi Dairesi’ne geçiş yapmalı ve vergilerini Bursa’ya yatırmalıdır” ibaresini de kullanmış.

“Yaptığımız tespitlerde pek çok fabrikanın vergisini Bursa dışındaki şehirlerde ödediğini fark ettik. Bu bizi son derece üzdü. Vergisel anlamda bu kente katkıları olmadığını biliyoruz. Bu tür fabrikaların vergilerini mutlaka havasını, suyunu ve yollarını kullandıkları Bursa’da ödemelerini istiyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak ihtiyaçlar noktasında büyük bir harcama yapıyoruz. Zaman geçirmeden Bursa Vergi Dairesi’ne geçiş yapmalı ve vergilerini Bursa’ya yatırmalıdırlar” cümlesinin her kelimesine tamamen katılıyorum.

Zaten pek çoğunun temiz çevre için gerekli olan kurallara uymadığını, tarım alanlarını işgal ettiğini ve etmeye devam ettiğini varsayarsak. Vergilerini bu şehre ödemelerini beklemek hiç de abes değil.

Hatta vergisini Bursa’ya ödemeyen firmaların tespit edilip bir biçimde ifşa edilmesi bir yaptırım olarak düşünülebilir.

HABERLER