Dün Bursa Büyükşehir Basın Bürosu tarafından aranarak davet edildiğim bir toplantı vardı. Belediyenin aylık olağan meclis toplantısı…
Toplantının önemi deprem bölgesinden yeni gelmiş olan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın izlenimlerini paylaşacak olmasında ve daha da önemlisi deprem sonrasında adı yeni deprem senaryolarında sıkça anılan Bursa’da neler yapılacağının aktarılacak olmasındaydı.
Önemli konulara temas etti Başkan Aktaş. Slogan olarak ‘Dönüşüm ya bizim elimizden ya depremden olacak!’ cümlesini belirlemişti ki, son derece doğru bir seçim olmuş bence.
Sonrasında da şöyle bir cümle kurdu;
“Bursa’nın geleceği kentsel dönüşümdür. Bu dönüşüm ya bizlerin elinde kontrollü ve planlı biçimde gerçekleşecek ya da maalesef deprem sebebiyle canların kaybı, milli servetin hebasıyla olacak. Seçim hepimizin!”
Depremin yıkıcılığını, yarattığı acıları bir kıyamet senaryosu içinde yaşayanlar olarak bu söylenenleri doğru bulduğumu söylemesem kendimle çelişirim.
Aktaş’ın yaptığı açıklamaya göre; çevre düzeni planı çalışmasının veri toplama sürecinde bütün ilin zemin durumu, TÜBİTAK ile birlikte yürütülen 3 yıllık çalışma sonucunda etüt edilmiş. 2020 yılından bu yana süren çalışmalarla da yaklaşık 650 bin yapının bina envanterinin yüzde 80’i oluşturulmuş.
Hazırlanan envanter; yapıları kat yüksekliği, yapım yılı gibi kriterlere göre sınıflandırıyor.
Belediyenin bundan sonra atacağı adım ise yapıların risk durumlarını ortaya koymakla ilgili olacak. Amaç hasar riski yüksek alanları belirlemek.
Buraya kadar anlatılanlar belediyenin yaptığını söylediği çalışmalar.
Şimdi de ben iki gün önce yaşadığımız bir olayı aktarmak istiyorum.
Depremin ardından tüm vatandaşlarda oluşan, ‘binam depreme dayanıklı mı?’ korkusu nedeniyle, zaten eski olan binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını nasıl anlayacaklarını sormak için annemin komşuları Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yolunu tutmuş.
Belediyeden aldıkları yanıt; ‘Bu işlerle biz ilgilenmiyoruz, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ilgileniyor’ biçiminde.
Müdürlüğe de gidilmiş.
Konu burada daha da trajikomik bir hal alıyor.
Görüştükleri yetkili, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne bağlı şirketlere inceleme yaptırmak isterlerse binanın dayanıksız çıkması durumunda 60 gün, en çok 90 gün içerisinde binayı boşaltmaları gerekeceğini, bu süreçte de bir müteahhit bularak onunla anlaşıp binalarını yenilemeleri gerektiğini belirtmiş.
Bir de akıl vermiş ve bir siteye vatandaşı yönlendirerek, ‘Bu incelemeyi özel şirketlere de yaptırabilirsiniz. Sonucunuz binanızın dayanıksız olduğunu da gösterse bize bildirmediğiniz taktirde binadan çıkmak zorunda değilsiniz bu şekilde’ demiş.
Nasıl?
Ben bayıldım bu akıllı fikirli görüşmelerin bütününe.
Bu arada, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün performans analizi testlerini yaptığı bir laboratuvarı varmış eskiden. Bahsi geçen incelemeler burada yapılıyormuş, ancak işlevsiz hale geldiği için kapatılmış.
Şimdi Başkan Aktaş’a bazı sorularım olacak;
1-Şehrimizin zemin durumu ile ilgili yaptığınız çalışmaları Jeoloji Mühendisleri Odası ile paylaştınız mı? Onların çalışmalarından yararlandınız mı?
2-Binaların kat sayısı ve yaşının depreme dayanıklılık konusunda bir fikir vermediği aşikar, üstelik performans analizi testlerinin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerekiyor. O halde biz hala depreme karşı ne kadar tehdit altındayız bunu bilmiyoruz değil mi?
3-Binasının dayanıklılık durumunu öğrenmek isteyen vatandaşın anlattığım hikayedeki gibi yanıtlar alması sizce içinde bulunduğumuz durum da dikkate alındığında doğru mudur?
4-Bursa halen zararlarını çokça yaşadığı parsel bazlı dönüşümün peşinde midir?
5-Uzmanlar, önceliğin bilimsel temelde planlama ve etüt çalışmalarına verilmesini isterken vatandaş yine el yordamına mı ilerleyecektir?
6-Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’in düzenlediği her toplantıda dile getirdiği ‘İmar planlarına fay hatlarını işleyin!’ talebi ne zaman yerine getirilecektir?
Son sözümüzü de söyleyelim; görünen o ki, 1999 depremini yer yer hasar alan binalarıyla birlikte yakın şahit olarak yaşamış bir şehir olan Bursa yapılan onca uyarıya rağmen depreme hazır olmak için pek de bir şey yapmamış aslında.
Daha önce de söyledim, yine söylüyorum; 24 yılda bir kişiyi bina envanteri çıkarmak, yapı performans analizlerini yapmak için memur etseydiniz çok daha fazla yol almıştık şimdiye kadar!
Yapılması gerekenleri pas geçip, imar barışı gibi projelerle oy kaygılı oynamanın faturasını yine biz sade vatandaşlar ödeyeceğiz ne yazık ki…