Bana öyle geliyor ki, sanki birini memur etmişler de sabahları alıyor eline kalemi; başlıyor Bursa sokaklarını, ilçelerini, köylerini arşınlamaya…
‘Burası boş, burası iyi para eder, burasını yıkalım, burasını bilmem kim abiye verelim, buranın planını değiştirelim de şöyle bir rant elde edelim…’
Olmaz ya…
Bana öyle geliyor sadece…
Ama her gün ayrı bir olaya açınca insan gözlerini, ne düşüneceğini de bilemiyor pek…
Geçtiğimiz günlerde işlemeyecek planların ortada dolaşmasından bahsetmiştik, ondan önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bir günde statüsü değişen binlerce metrekareden, ondan önce bir anda kamunun çeşitli kurumlarından TOKİ’ye devredilen arazilerden…
Şimdi sırada Uludağ var!
Elbette bu ilk girişim değil. Bundan önce de saldırı diyebileceğim girişimlere maruz kaldı Uludağ. Kimi savuşturuldu, kimi halen mahkemede, kimi maalesef kaybedildi ve yepyeni bir oteller bölgesi ve hiç ağaç kesilmeyecek diye başlandığı halde verilen sözler tutulmadan yapılan yeni bir teleferiği var artık Uludağ’ın.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde Recep Altepe başkanken de istenmişti Uludağ konusundaki yetkinin tek elde toplanması. Akademik Odalar karşı çıkmıştı ve konu meclise gelmedi.
Şimdi sular durulunca, mesele unutturulunca, bir kez daha neresinden dolansak da diye düşünülerek yepyeni bir planla karşımıza çıktılar.
Alan Başkanlığı!
Sebep?
Uludağ’da çok başlılık hakim olduğundan, tek başlılığa geçmek hasıl olmuş, karmaşık düzen ortadan kalkacakmış, zaten turistler de mevcut durumdan rahatsızmış…
Bahaneler çok, ancak örnekler de mevcut!
Bakınız; Ürgüp, Peribacaları!
Muhalefet partilerinin daha önce açıklamaları oldu ve Alan Başkanlığı’na karşı durduklarını belirttiler, ancak davetli oldukları halde bugün Akademik Odalar yerleşkesinde yapılan açıklamada destek vermek maksatlı bulunmadılar.
Bence orada olmalıydılar.
Hücrelere bölünmek, herkesin küçük küçük pek çok kez ses çıkarması mı daha dikkat çeker, yoksa kuvvetli, gür bir sesle bağırmak mı?
Bunu bir düşünün derim Bursa muhalefetine.
Gelelim açıklamaya…
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Uludağ’da çok başlılık yok. Milli Parklar tarafından yönetilen bölgede diğer unsurlar kendilerine düşen temizlik, altyapı gibi konuları halletmek için mevcutlar.
Peki kurulacak Alan Başkanlığı’nda ne olacak?
Kurulacak komisyon ve danışma kurulunda ağırlıklı olarak turizm ve ticaret sektörünün temsilcileri olacak.
Aynı zamanda Uludağ Milli Parkı’nın endemik türlerinin ağırlıklı olarak bulunduğu 2 bin 100 hektarlık bölümünün yönetimi, kurulması istenen Alan Başkanlığı’na devredilecek ve bu alanda Milli Park Yasaları uygulanamayacak…
Açıklamadan sonra soruları yanıtlayan İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek;
“Bu alanın içinde yapılmak istenen kurgu yapılaşma! Turizmcilere işi bırakacak bir kanun teklifinden bahsediyoruz. Tek kalemde plan genişletmek gibi bir çaba var. Amaç turizmcilerin işlerine taş koyacakları ortadan kaldırmak” diyerek özetledi konuyu.
Uludağ’ın zenginliğinin üzerinden kendine pay çıkarmak isteyenlere yönelik açılan onlarca dava var. Pek çoğu kazanılıyor, ama ne gam…
Yapılan yapılıyor zaten…
Burada mesele şu ki, konu davalık olduğu halde yargı ‘yürütmeyi durdurma’ yetkisini kullanmıyor. Dolayısıyla yapılacaklar yapılmaya yargı sürecinde devam ediyor. Süreç sona erdiğinde de davalar kazanılmış olsa dahi bir anlamı kalmıyor. Çünkü orada olmaması gereken yapılar çoktan dikilmiş oluyor gökyüzüne doğru ya da kesilmiş oluyor yüzlerce ağaç ya da o derelerin suyu kurumuş oluyor, o tarlalara beton dökülmüş oluyor çoktan…
Yargının işine karışmayan bir ben kalmıştım. Bu eksikliği de tamamladığımıza göre, yazıyı şöyle noktalayalım;
Uludağ’da Alan Başkanlığı istemiyoruz, çünkü Alan Başkanlığı’nın çıkar gruplarına hizmet edeceğini düşünüyoruz, bunun açık örneklerini de görüyoruz!
Siz de durmayın, ses çıkarın, Bursa için, gelecek için, aldığınız nefes için ses çıkarın…
Ne kadar güçlü, o kadar iyi…