Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ‘Bursa’ya Akademik odalardan STK’lara bilim adamlarından şehrin gerçek sahiplerine kadar her alandan temsilcilerin dahil olacağı geniş katılımlı bir planla şekil vereceğiz. Yepyeni bir Bursa vizyonu oluşturacağız, yapacağımız plan 2050 yılını hedefleyecek, ancak öyle bir biçim vereceğiz ki şehre, belki de 2100 yılında da şu anda yapacağımız planın devamı olarak yol yürünecek…’ diyerek hayli iddialı bir çalışma başlattı malumunuz.
Bursa Planlama Ajansı kuruldu, şehir bileşenlerinin bu ajansla birlikte çalışmalar yaparak 1/100.000’lik planı oluşturması bekleniyor.
Ortaya koyulan hedef büyük olunca, konuyla ilgilenen STK’lar da yavaş yavaş yaptıkları çalışmaları kamuoyu ile paylaşıyorlar.
Bundan bir yıl kadar önce düzenlediği bir toplantı ile Bursa için tarım, turizm ve sanayiyle gelişen şehir vizyonunu açıklayan, bu çalışması ile de pek çok kesimden tam puan alan BUSİAD bu kez kent anayasası konusundaki görüşlerini ‘ara rapor’ olarak adlandırdığı çalışmayla Bursa kamuoyuna duyurdu.
Raporun kapağında dünya mimari literatürüne en kötü yapılardan biri olarak girmeyi başaran ve Bursa’nın siluetinin tam ortasında bir bıçak gibi duran Doğanbey TOKİ konutları bulunuyor, altında da ‘Yaşanabilir Bir Kent İçin Plan Şart’ başlığı yer alıyor. Denmek isteniyor ki; ‘Bir daha böyle hatalar yapmayalım, plan yapalım, doğrudan şaşmayalım!’
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Buğra Küçükkayalar ve ekibinin titizlikle hazırladığı ‘ara rapor’ şöyle ilerliyor;
‘Hedef, sanayiyi tarımdan ve turizminden daha ön planda tutan değil, bunları il ölçeğinde planlayarak Avrupa’da çokça örneğinin bulunduğu yaşanabilir şehirler arasında yer almak olmalı. Tıpkı 1961’de Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesini planlayarak oluşturduğu gibi. O gün Türkiye’ye pilot olan ve Pilot Sanayi olarak anılan, organize sanayi bölgesi anlayışı, bugün Bursa için artık planlı kent anlayışına evrilmeli. Bugün de Bursa salt sanayinin değil, sanayi ile birlikte tarım, turizm, hizmet, madencilik, eğitim ve sağlık gibi sektörlerin gelecek yıllardaki gelişim alanlarının da hesaba katıldığı planlı bir kent için pilotluk yapmalı. Bursa’mızın, dolayısıyla ülkemizin kalkınması için doğru planlama yapmak Bursa’mız için olmazsa olmaz bir ön koşuldur. Uzun yıllardır yaşadığımız üzere, plansızlık maalesef her alanda geri dönülemez, içinden çıkılamaz sorunlara neden oldu ve oluyor’
Dikkat çekilen bir diğer husus, Bursa’nın 33 yılda 2 kat büyüyen, daha doğrusu 2 kat büyürken plansızlıkla da boğuşan bir kent olmasıydı.
Peki, sanayinin öncelenmesinden şikayetçi olan sanayiciler olarak BUSİAD ne istiyor?
Ara raporda öneriler şöyle sıralanıyor;
-Sanayi yapılaşmasına uygun (yani tarım toprağı olmayan) tekil alanlarda gerekli koşulları sağlamak kaydıyla tekil sanayi yapılarının ve yerleşimlerin oluşumuna izin verilmelidir.
-Nilüfer’de yeni organize sanayi yapılaşmasına gidilmemeli, Bursa’nın diğer ilçelerindeki uygun alanlarda yeni yapılaşmaların olabilirliğine bakılmalıdır.
-Tarım özendirilmeli, çiftçilik mesleğine itibar yeniden kazandırılmalıdır. Tarımın sanayi olarak görülme anlayışı geliştirilerek iş insanlarının tarıma yönelmesi, büyük ölçeklerde, yetkin iş gücüyle ve teknolojiyi kullanarak üretim yapmaları sağlanmalıdır.
-Üretimden kullanıcıya kadar uzanan süreçte kooperatifçilik yapılanması Bursa ve ülke çapında oluşturulmalı ve desteklenmelidir.
-Termal turizm “Yeşil Bursa” nitelemesi korunarak kamu özel sektör işbirliği ile geliştirilmelidir.
-İnanç turizmine yönelik tarihsel sürece ilişkin yenileme çalışmaları tamamlanmalı ve bu konuya ilişkin kültür turizmi politikaları belirlenerek hayata geçirilmelidir.
-Sektörel yelpazesi en geniş şehir olan Bursa’mız konu bazlı tematik festivaller şehri yapılmalıdır. Uludağ’ımız yılın her mevsimi yararlanılabilecek bir alan haline getirilmelidir.
-“Yeşil Bursa” söyleminin tüm Bursa il merkezi ve ilçelerinde gözle görülebilir ve yaşanabilir olması sağlanmalıdır.
-Bursa 2050 Çevre Düzeni Planı ilgili tüm paydaşların görüş, öneri ve olurları alınmış olarak hayata geçirilmeli ve plan mutlaka korunmalıdır.
Şimdi ben de notlarımı kısaca size aktarayım; talepler güzel, ‘şehrin Nilüfer harici bölgelerinde sanayileşme için uygun alanlar gözden geçirilmeli’ kısmı ise benim ısrarla karşısında durduğum Doğu Bölgesi TEKNOSAB projesine bir gönderme gibi göründü gözüme.
Termal turizm trenini ise Sıcaksu bölgesine TOKİ konutları dikerek kaçırdık gibi geliyor bana. Yeşil Bursa nitelemesini korumanın bundan sonra önümüzdeki tek yolu daha fazla sanayiye yer açmadan tarım ve turizm ağırlığımızı korumaktır.
Sanayiciler de bir zahmet şimdilerde depo olarak kullandıkları sanayi bölgelerini işler hale getirsinler ve halen yüzde 35 gibi bir bölümü boş olan sanayi alanlarını gerçekten üretim için kullanmaya odaklansınlar.
Karacabey Ovasının verimli toprakları üzerinde yükselen ve nedense yıl sonuna kadar 11 fabrikanın faaliyete geçmiş olacağı bir müjdeymiş gibi bize iletilen TEKNOSAB bir işlesin, dolsun, taşsın hele de yeni sanayi bölgelerine ondan sonra bakarız…