Biz Bursa’da Kılıçdaroğlu ekibi ile Özgür Özel ekibinin arasında yaşanan mücadelenin yansıması olan olağanüstü kongre kararlarını ve bu kararların kulislerini konuşuyoruz, fakat genel siyasete bakıldığında işin rengi şekli epey değişti.
Vakti zamanında tüzük kurultayını olağanüstü kurultaya çevirerek Kılıçdaroğlu’nun desteklediği bir adayla Özgür Özel’in karşısına çıkmak vardı akıllarda, şimdi geldiğimiz noktada İstanbul Esenyurt ve Beşiktaş belediyelerine yönelik operasyon ve belediye başkanlarının tutuklanması ile sarsılan CHP’nin, iktidarın yeni, olası operasyonlarını durdurabilmek hedefiyle ön seçimle cumhurbaşkanı adayını belirleme kartını açması var gündemde.
Bir sabah uyandığımızda sosyal medyada ‘başlıyoruz’ sloganı ile hareketlendirilen önseçimle Cumhurbaşkanı adayını belirleme çalışması için kulislerde ‘Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelmesi’ olasılığına karşı bu kararın alındığı yönünde yorumlar yapılıyor. Tabi bir kesimin yorumlarını daha ihtiyatlı yaptığını, ‘Mesele Erdoğan’la rekabet edecek ismi netleştirmek ve sahaya çıkarmak. İktidarın karşısına, icra makamı için aday olan muhatabı koymak’ dediğini de duyuyoruz.
Buraya kadar durum pek şaşırtıcı da değil.
CHP’de, İstanbul Başsavcılığı’nın yaptığı operasyonların asıl hedefinin İmamoğlu olduğu ve buna karşı bir önlem alınması gerektiği görüşü uzun süredir dillendiriliyordu. Bir yanda İmamoğlu’nu korumak, diğer yanda yaşatılmaya çalışılan mağduriyetten bir kahraman yaratmak bir taşın kuş katliamı olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘turpun büyüğü heybede’ açıklamasının ardından, herkes turpun büyüğünün ne olacağı üzerinde konuşurken, “Savaş ilanını gördük, kabul ediyoruz” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir zamanlar büyük umutlar bağladığı, hatta partililerinin ciddi tepkisini topladığı ‘normalleşme’ sürecinin aksine, yeni yol ve yöntemler üzerinde durmaya başladı.
Kulislere göre, ön seçimle cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi ve erkenden ilan edilmesi, böylece cumhurbaşkanı adayı olacak ismin korumaya alınması düşüncesi tam da bu aşamada gündeme geldi. Gerçi bir tehlike halinde İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığının ilan edilmesi durumu hep cepteydi, bu kez örgüte de onaylatmak iyi bir fikir bence de.
Erken aday belirleme kararını savunan partililerin argümanları da hayli kuvvetli…
İlk argüman şöyle; ‘ilginç bir biçimde yargısına güvenin giderek azaldığı bir ülke olmamıza rağmen davalarla yönetiliyoruz, dolayısıyla araçsallaştırılmış yargının hükümleri ile topluma yön veriyoruz. CHP’nin bu noktada hedef haline getirildiği gerçekliği ise gün gibi ortada duruyor. Cumhurbaşkanlığı yarışını kazanmak için şimdiden yol temizliği yapılıyor.
Aday ilanı pek de istenildiği gibi gitmeyen CHP belediyeciliğinin getirdiği bıkkınlığın yerini heyecana bırakmak için önemli bir adım olabilir.’
İkinci argümanı da kısaca özetleyelim; ‘Tam hukuksuz bir döneme girildi. Hasılı kelam, siyasette de ülkedeki diğer tüm alanlarda olduğu gibi orman kanunları işliyor. Dolayısıyla iktidarın muhalefeti tanzim etmeye çalıştığı bu dönemde, hedefin doğrudan İmamoğlu olduğu gerçeğini ön planda tutarak, seçimi zorlayan, bunun için de adayını ilan etmiş bir CHP daha rahat yol yürüyecektir’
Son argüman ise; ‘Sürekli olarak ‘bu son adaylığım’ diye seçmenden oy isteyen ve düzenlediği her toplantıda, yaptığı her açıklamada yeniden adaylığını normalleştirecek söylemler geliştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan rakipsiz bir biçimde seçim için çoktan çalışmaya başladı. Bu noktada CHP’nin de bu makama adayını çıkarıp geleceğe dair iddiasını, programını ortaya koyması gerek’ şeklinde.
Gelin görün ki, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı makamı için bir değil, çok güçlü iki adayı var; İmamoğlu ve Yavaş…
Önseçimle aday belirleyip bir an önce adayı açıklama fikrini İmamoğlu’nu koruma çalışması olarak öne sürenlerin Mansur Yavaş’a bu konudan pek de bahsetmedikleri, dolayısıyla Yavaş’ın hali hazırda kamuoyu önünde tepkisini göstermekten çekinmesi dışında yakın çevresine rahatsızlığını ilettiği biliniyor.
Mansur Yavaş’ın sakin, ama bir o kadar kararlı siyasi tavrını burada cebe koymak lazım bence.
Partiye, ön seçim konusunda Yavaş’ın kaygılarına benzer görüşler de iletilmeye başlandı. Adayın belirleneceği parti CHP olur da ‘Genel Başkanımızın tensipleri ile…’ diye başlayan cümleler mi kurulur sandınız?
Ön seçimin sadece CHP üyeleri ile yapılacağı, bunun demografik yapıyı yansıtmayacağı ve yanıltıcı olacağı, kamuoyundan en büyük desteği alan ismin aday olarak belirlenmesi, garantici hareket edilmesi gerektiği gibi görüşler şimdiden tartışmaları alevlendiriyor.
Bir küçük ayrıntı daha verelim; Mansur Yavaş’ın CHP’nin önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bu konuda görüştüğü iddiaları doğruyu yansıtmıyor.
Cumhurbaşkanı Adayının erkenden belirlenmesi zaten ciddi bir fay kırığının üzerinde durmaya çalışan partiyi tamamen ikiye böler mi? Mansur Yavaş önseçim sonucunu beğenmeyip partiden ayrılır mı? Erkenden belirlenen adayın yıpratılması ile birlikte seçim sonucunun aleyhine bir karar mı verilmiş olur?
Bu soruların yanıtlarını ilerleyen günlerde yaşayarak göreceğiz.