Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

CHP’de dananın kuyruğu Osmangazi’de kopuyor…

Günün bence en çarpıcı açıklamalarından biri CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in yaptığı;

“Partimizin almış olduğu en ağır yenilgilerde dahi, baraj altında kaldığımızda bile yaşanmamış bir öfke söz konusu. Bu durumun yok sayılması kaygılarımızı artırıyor. Birtakım reform ve devrimleri süratle yapmak zorundayız!” açıklaması oldu bence…

Hemen hatırlayalım; Deniz Baykal liderliğindeki CHP, 18 Nisan 1999 seçimlerinde tarihindeki en kötü seçim sonucunu alarak yüzde 10’luk seçim barajını aşamamış ve ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisi dışında kalmıştı.

Neyse ki, bu kez baraj yüzde 7 olarak revize edildi…

Elbette bu söylediklerimden CHP’nin baraj altında kalacağı, tarihi bir hezimet yaşayacağı beklentim olduğunu çıkarmak doğru olmaz. Ancak Özgür Özel’in de dikkat çektiği partililerin partisine olan küskünlüğüne ve her geçen gün artan tepkisine ben de tanıklık ediyorum.

Beklentiyi ne kadar yükseltirseniz, yani ne kadar çoğaltırsanız coşkuyu, düşüş de o kadar sert ve can acıtıcı oluyor. Şimdilerde tüm muhalefet partileri, özellikle de Cumhurbaşkanı adayı genel başkanları olduğu için CHP’liler böyle bir süreçten geçiyorlar. Üstelik bu süreçten geçerken parti içinde her daim büyük sancılara sebep olan kurultay sürecini de yaşıyorlar…

Küskünlükler, kırgınlıklar, kavgalar, hasılı kelam bahsedilen öfke adam boyunu aşmış durumda…

Öyle bir seçim ki, sanki delegelik değil padişahlık unvanının peşinde koşuluyor…

Bursa’da bu konuda en gerilimli ilçenin Nilüfer olacağını düşünmüştüm nedense. Elbette siyasetin içinde yoğrulmamış, dışarıdan bir gözlemci olarak yanıldığımı kabul etmeliyim. Yarış hızını aldıkça, dananın kuyruğunun kopacağı yerin Osmangazi olduğunu net biçimde görüyorum artık…

Partililerin birbirleri arasındaki rekabetinin geldiği noktayı ve bu rekabet sonrasında tarafların birbirine olan kızgınlığını Özgür Özel’in bahsettiği öfke kavramı ile özdeşleştirmek çok da zor değil.

Gelelim neler olduğuna…

Öncelikle tüm hafta sonu boyunca bahsedilen Hamitler delege seçimlerinden açalım sözü…

Hamitler Mahallesi delege seçimlerinde seçim tarihinin parti tüzüğüne aykırı biçimde seçimden bir gün önce açıklandığı, seçimin yapılacağı mekanın ve saatin tam ve doğru olarak üyelere bildirilmediği yönünde iddialar var.

Bu iddiaları sosyal medyasında paylaşan bir parti üyesinin kesin ihraç talebi ile disiplin kuruluna sevki de yapıldı hatta.

Hamitler delege seçimlerinin bir numaralı hareketi ise delege seçimi için oy kullanacak parti üyelerine 100 liralık BİM alışveriş kartının dağıtılması oldu bence…

Sen kalk yıllarca ‘Makarnaya, kömüre, market kartına ülkeyi sattınız!’ diye eleştiride bulun AK Parti seçmenine, sonra BİM kartını cebine koyup oy kullan…

Bir iddia daha var, yine Hamitler delege seçimleri ile ilgili…

Dediğim gibi iddialara göre; Mudanya’da oy kullanan bir üye aynı zamanda Hamitler Mahallesi’nde de oy kullandı. İşin kıyamet kısmı da bundan sonra koptu. Kavga, gürültü, hatta polislik olmak da var bu yol haritasında…

Osmangazi’deki delege seçimlerinin genç ve kadın kotasına uyulmadığı gerekçesi ile iptal edilmesi ile ilgili çalışıldığı iddiaları da geliyor sağdan soldan, ama o kadar da değildir diye düşünüyorum…

Kısacası, yoktur öyle bir şey, mahalle dedikodusudur bu kadarı bence…

Yaşanan tüm bu olayların koltuklarına yeniden geçmek isteyen eski il başkanları tarafından dizayn edildiği bilinen bir gerçek…

Bir diğer yandan da hem yerel yönetimlerdeki iddiasını sürdürmek hem de örgütü kendi arzu ettiği biçimde dizayn etmek için çabalayan belediye başkan adayları var…

Hazır bu başkan adaylarından söz etmişken, geçtiğimiz günlerde CHP Genel Merkezini ziyaret ederek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaklaşık bir saat görüşen CHP Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz da tam olarak bu konudan dem vurmuş görüşme sürecinde.

Kısacası bir yandan Nilüfer ile ilgili çalışmalar aktarılırken ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 17 ilçe arasında Nilüfer ilçesinin birinci olduğu hatırlatılırken, diğer yandan yerel yönetimlere talip olanların örgüt iç işlerine karışmasının yanlış olduğunun altı çizilmiş.

Kılıçdaroğlu da İnegöl’ün de Nilüfer gibi olmasını arzu ettiğini dile getirmiş…

Kılıçdaroğlu’nun talebi şimdilerde imkansız görünüyor, fakat örgütün dışarıdan dizayn edilmesi çabası gerginliği giderek daha da tırmandırıyor. Bu noktada bir genel merkez müdahalesi en azından Bursa için hiç de fena olmaz doğrusu…

 

NOT: Görüldüğü üzere delege seçimleri zaten gergin olan CHP’li seçmen duygu durumunu daha da gergin hale getiren bir katalizör olmuş adeta.

Üstelik, günümüzün teknolojik alt yapı ile her yanımızı donattığımız bu sürecinde neden delege seçimlerine ihtiyaç duyulur, neden tüm üyelerin elektronik oy kullanarak katıldığı ön seçimler, kurultaylar düzenlenmez hep merak eder dururum.

Böylelikle hem daha yoğun bir katılımdan söz edilir hem gerginlikler ortadan kaldırılır, hem daha adil olunur hem de partiler kanunumuz değişerek daha güncel hale gelir fena mı???

Gereksiz payelerin ortadan kalkması, bu payelerle gereksiz çıkar ilişkilerinin önüne geçilmesi de cabası…

HABERLER