Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

CHP’de gerginlik tırmanıyor!

Uzun zaman kurultay sürecine girmeyen CHP’den konuyla ilgili gelen açıklamalar, ‘Kurultay süreçleri CHP’de hep çok tartışmalı geçer, parti bu nedenle yıpranır ve toparlanması için biraz zamana ihtiyacı olur. Bu nedenle kurultay süreçlerini ve kendi iç hesaplaşmalarımızı seçimlerden sonraya bırakmak en iyisidir’ biçiminde olmuştu.

Doğrusu ya bu açıklama beni dahi tatmin etmişti. Partinin enerjisini kendi iç muhasebesini yapmak yerine seçimlere yönlendirmesini ben de doğru bulmuştum. Hatta görüntüde ciddi bir birlik hali de mevcuttu seçimlere yönelik…

Seçim bitti, gereken kayıplar verildi, eleştirilerin dozu artınca ve örgütün kurultay talebi görmezden gelinecek boyutu aşınca, mecburen delege seçimlerinden başlayarak bir sürece girildi.

Partide en çok sözü edilen kavram ‘değişim’ oldu…

Bahsedilen gerilim de delege seçimleri ile birlikte kendini gösterdi…

Ancak bu kez çok daha zor, çok daha farklı bir atmosfer yaşıyor Cumhuriyet Halk Partililer.

Küçük bir hatırlatma ile bu atmosferi tarif etmeye çalışayım;

Hatırlarsınız bir dönemlerin Türkiye’sinde ‘böl ve yönet’ sistemi çalıştırıldı uzun süre. Bazen sağcı-solcu diye bölündük, bazen Alevi-Sünni diye, kimi zaman da Türk-Kürt diye…

Listeyi uzata da biliriz, ama bize bu kadarı da yetti. Kardeşi kardeşe kırdıran kavgalara, zaman zaman da iç savaş tadında çatışmalara kadar uzadı konu. Her zaman da darbe ile noktalandı ve uzun süre baskılandı toplum.

Uzun süredir baskılanan toplumun çocukları olarak büyüdük hepimiz…

Yaşı benimle eşdeğer olan herkesin hatırlayacağı bu karmaşık ülke idaresinin temelinde bu kez gerçekten de ‘dış güçler’ denilen kavram vardı. Bu topraklar üzerinde istediklerini yaptırmak konusunda da hayli başarılı olmuşlardı.

İşte tam olarak böyle bir süreç işletiliyor sanki şimdilerde CHP içinde. Delege seçimleri iki sivri kutbun arasında geçiyor ve uzlaşmacı, demokratik bir yaklaşımdan giderek uzaklaşılarak ‘küçük olsun, benim olsun, zamanla toparlanır’ mantığı çalıştırılıyor.

Özellikle dün akşam gerçekleştirilen Çamlıca Mahallesi Delege seçimlerinde yaşanan kavgadan sonra benim bile gözüm korktu doğrusu…

Çünkü bu kez parti içi tartışmalar bir kadının üzerine yürümek, hatta bir kadına vurmaya çalışmak noktasına ulaştı. Üstelik partililerin gözü önünde…

Araya girenler olmasa CHP bugün delege seçimlerinde kadın döven parti olarak anılabilirdi. Çok şükür Bursa’da böyle bir hadise, eylem girişimi olarak kaldı, eyleme dönüşmedi, ancak konuyla ilgili parti yöneticilerinin ‘Eyleme dönüşmediği için tutanak tutamayız, şikayet konusu yapamayız, partiyi rezil etmeyelim…’ şeklindeki yaklaşımları da hiç doğru ve yerinde olmadı.

İşin garip olan tarafı benzeri bir durum Ankara Yenimahalle’de bu kez gençlere yönelik olarak yaşandı. Maalesef bu kez eyleme dönüştü şiddet girişimi. Tekmeli tokatlı, hatta kan gövdeyi götürecek biçimde bir olaydan söz edebilirim.

Takınılan tavır da üzülerek söylüyorum ki, yine aynı…

Şimdi, delege seçimlerinde dahi böylesine ciddi boyutlara ulaşmış bir tartışma ve iç kutuplaşmadan söz ederken, partinin siyasette de yerel yönetimlerde de çok tecrübeli isimlerinden biri olan Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in açıklamalarını iyi okumak lazım diye düşünüyorum.

TV100’de Barış Yarkadaş’ın sorularını yanıtlamış Büyükerşen ve demiş ki;

“Hem içeriden hem de dışarıdan CHP’ye ağır bir saldırı var. Tek dertleri de CHP’yi bölmek. Eğer CHP bölünürse laikliğe de cumhuriyete de elveda deriz. Eğer biz özgür ve demokratik bir Türkiye kuracaksak bunu birlik içinde, parti bütünlüğü içinde yapmamız lazım. CHP’yi bölmeye çalışmak kalleşliktir!”

CHP’nin kuruluş ayarlarına dönmesindense partinin ana ilkelerini savunarak çağı yakalamaktan yana olan Büyükerşen, röportajın tamamına bakıldığında Kılıçdaroğlu’na tam destek veriyor gibi görünüyor.

Arzulanan, partinin bölünmesi gibi senaryolardan uzak durulması.

Bana göre; kurultay sürecinde istenilen değişim rüzgarının yakalanmadığını, yine ‘küçük olsun benim olsun’cuların üstün geldiğini görenler, yeni bir oluşum arayışına girme eğiliminde olacaktır.

Burada asıl tartışılması gereken, hangi kesimin kalleş olduğundan daha ziyade, ‘böl ve yönet’ mantığının işlememesi için neler yapılabileceği.

Seçim heyecanı ile gözden kaçırılan en önemli nokta da bu…

HABERLER