Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

CHP’de kim kimin tarafında?

CHP’de dananın kuyruğu bu hafta sonu kopacak…

Kopacak kopmasına da kuyruk kimin elinde kalacak işte orası mühim…

Delege seçimleri tam da bu kuyruğun kimin elinde kalacağı savaşının ilk hamlesi olduğundan çok önemliydi. İlçe ve il kongrelerinin ardından herkes kantarda kendini bir tartıp, etrafındakilerin nabzını yoklayıp, havayı da güzelce kokladıktan sonra, hele hele de İstanbul İl Kongresini değişimcilerin adayı kazanınca, tarafını yavaştan seçmeye başladı.

Bursa’da değişimciler ve Kılıçdaroğlu cephesinin bıçak sırtı olduğunu söylemek muhtemelen sizin için heyecan verici bir bilgi değil, ama durum böyle şimdilik…

Daha önceki yazılarımda belirtmiş ve ‘delegeye ilçelerden ve ilden grup kararı baskısı gelmezse sandık vicdanı sözünü söyler!’ cümlesini kurmuş biri olarak halen sözümün arkasındayım…

Sandığın vicdanı ne der, delegenin kulağına nasıl fısıldar, işte işin o kısmı da kurultay salonundaki havaya ve tüm ülke delegelerinin bir araya gelerek yaptığı istişarelerden çıkan sonuca bağlı…

Yazının buraya kadarı sadece Bursa’yı değil genel kurultay atmosferini de anlatmak adına yazılmıştı. Şimdi bir de Bursa’da neler oldu, ona bakalım…

Her şeyden önce CHP’nin dört vekilinden üçünün değişimci olduğunu, değişimci vekillerin ilk önce renk vereninin de Nurhayat Altaca Kayışoğlu olduğunu bir kez daha vurgulayalım ki, kadın cesaretine saygısızlık etmeyelim. Hasan Öztürk ve Kayıhan Pala’yı da değişime destek veren vekiller arasında görüyoruz artık.

İlginç gelişmelerden biri, Bursa siyasetinin kurucu aktörleri arasında gösterilen ve son kongre sürecinde büyük bir efor sarf ederek CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’a tam destek veren Orhan Sarıbal Kemal Kılıçdaroğlu cephesine destek verirken, geçtiğimiz günlerde kurultay delegeleri ile bir toplantı düzenleyen ve toplantıdan önce de ne yapacağı tahmin edilen Yeşiltaş’ın Genel Merkezin desteklenmesi konusunda delegeye bir baskı yönlendirmemesi, delegeyi serbest bırakmasıydı bence…

Kulislerde Yeşiltaş’ın böyle demokratik bir tutum sergileme kararında olduğu çok konuşulmuştu, ancak ben bekleyip görmeyi tercih etmiştim. Bekledim, gördüm ve Yeşiltaş’ı böylesi bir zamanda takındığı tavır nedeniyle tebrik etmeyi de kendime görev edindim.

CHP bundan sonra nasıl bir yolda ilerler tahmin etmek güç olsa da bundan sonra CHP Bursa’nın çok daha demokratik bir ortamda yönetileceğini söylemek mümkün sanıyorum…

Gelelim ilçe başkanlarının durumuna…

Osmangazi İlçe Başkanı Cengiz Çelikten’in gönlünün yavaştan değişimden yana kaydığını söyleyebiliriz. Çelikten’in yönetimindeki Ali Dokuzlu Parti Meclisine aday. Dokuzlu’nun adaylık vaadini kısaca özetlersem sanırım şöyle diyebilirim; ‘Daha sol bir CHP için beni seçin.’

Yıldırım’da koltuğu Nihat Yeşiltaş’tan devralan, Yeşiltaş tarafından kuvvetle desteklenen ve rakibine önemli bir fark atan İlhami Gün de değişimden yana. Nilüfer İlçesinde Özgür Şahin’in de değişimden yana tavır koyacağı kanaatindeyim, çünkü ilçe tümden değişim isteyen üyeler ve delegelerle doldu taştı…

Aslında bütün bu gürültü patırtının yerel yönetimlerdeki adayların ve belediye meclis üyelerinin belirlenmesinde karar merciinin Parti Meclisi olmasına ve haliyle Genel Başkanlık makamının önemine bağlı olduğunu artık herkes biliyor.

Bu nedenle Bursa açısından Genel Başkanın kim olacağının öneminin yanında Parti Meclisine kimlerin seçileceğinin de önemi çok büyük.

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem şimdiye kadar rengini belli eder bir hamlede bulunmadı. Kendisini tarafsız olarak niteleyebiliriz, en azından şimdilik.

Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz önümüzdeki yerel seçimlerde değişmesi beklenen isimlerden malum. Türkyılmaz’ın desteği Genel Merkeze. Fakat şimdiye kadar birlikte yol yürüdüğü bütün siyasi isimlerin desteğinin değişimden yana tavır koyması kafaları karıştırıyor.

Önümüzdeki yerel seçimlerde değişmesi beklenen isimlerden biri de Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan. Gemlik Belediye Başkanı da rengini belli etmemeyi tercih edenlerden…

Önümüzdeki yerel seçimlerde genel başkan kim seçilirse seçilsin Osmangazi Belediye Başkan Adayı olarak karşımızda görmemizin çok muhtemel olduğu geçmiş gönem CHP Milletvekili Erkan Aydın meslektaşı Özgür Özel’in yanında gururla saf tutuyor. Aydın değişimci kanattan, üstelik Parti Meclisine de aday kendisi…

Gelelim Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak defalarca takdim edilen Mustafa Bozbey’e…

Bozbey haliyle kendisini aday olarak işaret eden Kılıçdaroğlu’nun tarafında görünüyor. CHP’de hiçbir genel başkanın kendisi istemedikçe genel başkanlık koltuğundan indirilemeyeceğe yönündeki geleneksel bakışın da bunda bir etkisi olduğunu düşünüyorum şahsen.

Ancak Mustafa Bozbey’in çok deneyimli bir siyasetçi olduğunu unutmamak gerek. Bir de bu kadar deneyimli bir ismin, CHP’li seçmenin ruhunu ayakta tutan tek kavram olan değişimin gerçekleşmemesi durumunda, sandıkta yaşanması muhtemel hezimeti görmüyor olduğunu düşünmüyorsunuzdur herhalde.

Bozbey de kurultayda havanın nasıl koktuğuna göre karar vereceklerden bana göre.

Tüm bu tablodan çıkan sonuç şunu gösteriyor ki; normalde delegeyi yönlendirmesi gereken öncü isimler bu kez tarafsızlığını korumaya karar vermişken, delegenin yönetimleri etkileyip şekillendiriyor oluşu, tabandan tavana doğru bir itişi başlatmış CHP’de.

Hafta sonu partiyi ve siyaset takipçilerini çok hareketli saatler bekliyor…

***

BU ÜLKE DOKTORUNA SAHİP ÇIKAMAMIŞTIR!

Sağlıkta şiddet ülkede doktor kalmayana kadar devam edecek sanırım. Artık sağlıkta şiddetin bilerek körükleniyor ve önlenmiyor oluşunun siyasal bir tercih olduğunu düşünmemek için bir sebep göremiyorum.

Şiddet mağduru Doktor Nihan Alkış’ın tedavisi sürerken Bursa Şehir Hastanesi önünde açıklama yapan Tabipler Odası Bursa Şube Başkanı Tufan Kumaş’ın;

Beyaz kod uygulaması, şiddetin sadece istatistiklerini ortaya koymaktan öteye gidememiştir. Şimdi ise gri kod uygulaması sağlıkta şiddeti durdurma çabası olarak sunulmaktadır. Ancak kodun renginin bir önemi yok; çünkü çözüm olmamaktadır.

Sağlık emekçilerinin çalıştıkları kurumda can güvenliği yoktur. İşe gitmek için evden çıktığında akşam eve döneceğinin garantisi yoktur. Can güvenliği olmadan sağlık hizmeti sürdürülemez ve bu şekilde devam ederse yakında sağlık hizmeti verecek sağlık emekçisi kalmayacaktır. Şiddetin önü alınmalı sağlık emekçilerinin can güvenliği sağlanmalıdır.

Sağlık Bakan Fahrettin Kocanın renkli kodlar ve sosyal medya mesajları aracılığıyla şiddeti durdurma yanılgısından çıkması, gerçekçi önlemlerin alınması acilen gereklidir!” cümlelerini yazıma olduğu gibi koydum.

Çünkü görün istedim, göz göre göre dövülen, şiddete maruz kalan, öldürülen doktorların sistematik olarak yıllardır yaşadıkları itibarsızlaştırma çabasına karşı halen ne kadar naif olabildiklerini görün istedim…

Bu ülke ağacına, yeşiline, çoğuna, gencine, kadınına sahip çıkamadığı gibi doktoruna da sahip çıkamamıştır!

HABERLER