Önümüzdeki 15 günlük süreç Cumhuriyet Halk Partisi için çok kritik…
Partiden kopuşlar hem üyelik bazında hem de seçmen bazında sürüyor. Kimsenin de gücü bu durumun üzerini örtmeye yetmiyor artık. Belki İYİ Parti’deki gibi seri halde yönetim istifalarını görmüyoruz, çünkü yönetimlerde olanlar hallerinden memnunlar zaten, ancak daha alt kademelerde ve sade üyeler arasında hem istifalar hem de bundan sonra sandığa gitmemek gibi pasif agresif eylem hazırlıkları mevcut…
Kopuşların önüne geçmenin tek yolunun değişim olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.
İlçe ve il kongre sürecinde de sorduğum bir soruyu bu noktada, tam da burada bir kez daha yinelemek isterim; ‘değişim de nasıl bir değişim, kime doğru, neye ve nereye doğru bir değişim?’
Çünkü hali hazırda ‘değişim’ lafı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dahil herkesin ağzında.
Kongre süreçlerinde ortaya çıkan bütün adayların, en azından Bursa özelinde bütün adayların, değişimden yana olduklarını söylediklerini, partinin bir değişime ihtiyaç duyduğunu dile getirdiklerini hatırlıyorum. Sonrasında söylenen, ‘Değişim sadece genel başkanın değişmesi demek değildir, değişimi kökten yapmak lazım, asıl önemli olan parti yapısında bir değişime gitmektir…’ cümleleri burada niyeti açık ediyor…
Hayli çekişmeli geçen seçimler bittikten sonra gözümüzün önündeki tablo genel merkez destekçilerinin ağırlıkta olduklarını gösteriyordu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip olarak çıkan ve rekabeti ile halen kafaları karıştıran, çünkü Kılıçdaroğlu’nun en yakınındaki isimlerden olması nedeniyle muhalefet olduğu kabul edilmekte zorlanılan Özgür Özel değil mi ki, İstanbul’u aldı, işte film orada değişmeye başladı…
Beklenmeyeni beklemek bu olsa gerek diyen ve partinin değişmemesi halinde bir hezimete yelken açacağının farkında olan yönetim kademeleri ile birlikte milletvekilleri de kendilerini yavaştan belli etmeye başladılar.
Sonrasında da imza günü geldi çattı…
‘Ben aday olmam, aday gösterilirsem de görevi geri çevirmem, ben şimdiye kadar hiçbir makama kendi başıma aday olmadım’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemek için imza verilmesi gerekiyordu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında 136 milletvekili bulunan CHP’de, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden aday olması için 94 milletvekili imza verirken, imza vermeyen, yani ‘genel başkan artık görevi bıraksın’ diyebilme cesaretini gösteren 42 milletvekili oldu. Bu vekiller arasında CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu da var.
Kayışoğlu’nu Özgür Özel’in Bursa delege ziyaretinde CHP İl Binasında da gördük, desteğini ilk ortaya koyduğu gün olarak tarihe not düştük, mesele imza ile tamamen tescillenmiş oldu.
‘Bursa’dan Kılıçdaroğlu’na imza veren vekillerin de gönülleri tam olarak kendisinden yana mıdır?’
Bu soruyu biraz tartışmak gerekiyor…
Zira kongre süreçlerinden biliyoruz ki, en çok imzayı toplayan değil en çok oyu alan başkanlık makamına oturuyor ve bu durum her daim imzalarla doğru orantılı olmuyor. Hatta mesele genel başkana kafa tutmak olunca, işin renginin daha da belirsiz olacağını, sonucun siyasilerin meşhur deyişi ile ‘sandık vicdanı’ denilen kavramda gizli olduğunu düşünmek daha akıllıca gibi geliyor bana.
Şimdi, içinde bulunduğumuz süreçte kulisler kaynıyor, zira iki başkan adayının da başkan olma ihtimaline karşılık koltuklarını, makamlarını, kendilerine vaat edilen toprakları korumak adına canhıraş bir siyasi savaşa girenler, yepyeni taktikler geliştiriyorlar.
Kendileri genel başkanı desteklerken en yakınlarındaki isimlerin Özgür Özel’e destek vermesi, arka kapılardan yapılan görüşmeler ve pazarlıklar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Eee… Siyaset bu malum, 24 saat bile uzun bir süre her şeyi değiştirmek için.
Vekillerde durum böyleyken parti örgütleri de tek tek Kılıçdaroğlu’na ziyaretler düzenleyerek desteklerini fotoğraflarla belgeliyor adeta. Önümüzdeki hafta CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve ekibinin de benzeri bir ziyaret gerçekleştirmesi bekleniyor.
Tüm bu ziyaretlerle bağlılık sunmalar CHP’nin ne kadar ekseninden kayarak sağ tandanslı partilere yaslandığının ve bakış açısının da bir o kadar dejenere olduğunun ispatı gibi bence.
Düşünsenize, tüzüğünde ‘Sol bir partidir…’ yazan koskoca Cumhuriyet Halk Partisi’nde akın akın gelen yönetimler size bağlılık sunacaklar…
Bu noktada şunu belirtmek lazım, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş’ın kurultay sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermek konusunda yönetimini iradesi ile baş başa bırakacağını tahmin ediyorum. Yeşiltaş’ın bağlı olduğu özgürlükçü politikalar da bunu gerektirir zaten.
Kalanını izleyip göreceğiz…