Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu ülkede siyasetle ilgilenen tüm cephelerin en büyük merakı halini aldı.
Ve Bursa’dan, Cumhuriyet Halk Partisi Esnaf ve Sanatkarlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’dan yükselen ses, bu merakın daha da artmasına neden oldu bence.
“Bize soruyorlar, ‘Millet İttifakının adayı kim?’ diye. Öncelikle adaylığını açıkla bakalım, Devlet Bahçeli aday gösterdi, ama Erdoğan hâlâ ben adayım diyemedi. Bursa’dan söyleyelim, bizim adayımız 6’lı masayı kuran, senin kimyanı bozan, Türkiye’de 16 Nisan’daki Adalet Yürüyüşünden itibaren toplumun tüm kesimlerini gündeme getiren, onlarla kol kola giren Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur.” dedi Ağbaba.
Haliyle bana da; ‘bu açıklama resmi bir açıklama mıdır, yoksa sizin gönlünüzden geçen adayın açıklanması mıdır?’ sorusunu sormak düştü.
“Altılı Masanın kararı Genel Başkanımızın söylediği gibi önemlidir, ama bizim gönlümüzden geçen de istediğimiz de Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Ancak buna Altılı Masa ve Genel Başkanımız karar verecek. Bir ittifakla ilerliyoruz. Elbette o ittifakın söyledikleri çok önemlidir” diyerek yanıtladı sorumu CHP Genel Başkan Yardımcısı.
Anlaşılan o ki, Altılı Masa’da Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ciddi ciddi konuşuluyor.
Beni ve eminim ki, toplumun önemli bir kesimini derinden yaralayan son günlerin gündem maddesi üzerinde de konuştu Veli Ağbaba.
“Zürriyetsiz, şerefsiz, alçak, geri zekâlı, soysuz, İsrail dölü, çakal, mankafa, ananı da al git! Geçmişte kendi yurttaşına bu hakaretleri eden bir Cumhurbaşkanının, dün ettiği küfürlere şaşırmamak gerek. Sürekli olarak sağa sola ahlak dersi vermekten geri durmayan, güzel ahlaktan bahseden Cumhurbaşkanı şunu iyi bilmeli ki; bu ülkedeki en büyük ahlak problemi Cumhurbaşkanının dili ve üslubudur!” dedi.
Daha önce sarf edilen bu sözlerin zaman zaman AK Parti’nin oylarını yükselttiğini anımsatarak; ‘sarf edilen sözler bir kesimi konsolide etmeye mi yöneliktir?’ diye sordum.
“Mahallede bu söz birine söylense olay çıkar. Ülkeyi yöneten birisi toplumun büyük bir kesimine hakaret ediyor. ‘Sürtük ve çürük’ kelimelerinin ne anlama geldiğini bütün toplum biliyor. Ve maalesef bu konuşma daha önceden hazırlanmış bir metinden okunuyor. Yandaş kanallarda ise bu sözleri duyamadık. Demek ki; söylenenler bütün toplumun utanç duyacağı, kendi seçmen kitlelerinin de utanç duyacağı bir kırılma noktasıdır!” yanıtını aldım.
Bu yanıttan anladığım kadarıyla AK Parti seçmeni de benim yazımda sürekli tekrarlamaktan utanç duyduğum bu sözlere tepki göstermiş.
Belki de artık suçlayıcı, ötekileştirici, hakarete meyilli siyaset dili yeterli gelmiyordur ülkenin bir kesimini diğer kesimin karşısına geçirmeye…
Ağbaba kendisi de esnaflıktan gelen bir siyasetçi olduğundan olsa gerek, CHP Esnaf ve Sanatkarlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Bu kimliği ile ekonomi konusunda çıkarımlar da yapabilecek noktada bir isim.
“Bakan Nebati’den kimse hayır beklemesin. Yarın enflasyon açıklanacak. Bursa’dan söylüyorum. TÜİK yüzde 80’den aşağıya enflasyon açıklayamayacak!” dediğinde haliyle önemli bir iddiada bulunmuş oldu benim için.
Temmuz ayı dahi beklenemeden yapılan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamları ile düşük bir enflasyon rakamı çıkmayacağı zaten ortada. Çok kısa süre içerisinde göreceğiz Ağbaba’nın enflasyon öngörüsünün ne kadar tutacağını.
Ağbaba’nın son olarak değindiği konulardan biri de artık ülkemizde yapılan güven anketlerinde son sıralarda yer alan ‘adalet’ kavramının içinin nasıl boşaltıldığına örnek oluşturuyordu.
“Adeta hukuk cellâdı, adeta bir yargı celladı, Akın Gürlek isimli birisi var. Bu kişi dün itibarıyla bakan yardımcısı oldu. Canan Kaftancıoğlu kararını, Sözcü kararını, ÇHD kararını, Türk Tabipler Birliği kararını, Enis Berberoğlu kararını veren hakimdir kendisi. Akın Gürlek yapmış olduğu Türkiye’deki hukuk ayıpları yüzünden maalesef bakan yardımcısı oldu!” diyen Ağbaba’dan duyduğum en güzel söylem, “Köy okullarını yeniden açacağız. Köyleri yeniden yaşamın ve üretimin olduğu merkezler haline getireceğiz” vaadi oldu.
Köy okulları açılmadan, şehirlerden köylere özendirici göçler gerçekleştirilmeden, köylerde yeniden üretimin başlaması için yeterli kaynak ve destek sağlanmadan, kısacası köylü yeniden milletin efendisi edilmeden kalkınmanın da adil gelir paylaşımının da mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Siyasette sular ısınıyor ve Bursa bu sıcak suların tam da merkezinde duruyor. Bursa da kendisine söz verilen CHP mitingi için net bir tarih bekliyor…