Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Çocukların elinden sadece bayramlarını almadık

23 Nisan benim çocukluğumdan bu yana büyük bir heyecanla ve büyük bir adanmışlıkla sadece çocukların ön planda olduğu bir gün olarak kutlanırdı.

Zaman içinde var olan tüm neşesini kaybetti.

Önce tüm halkın dahil olduğu törenlerden uzaklaştık, dünya çocuklarını misafir ettiğimiz, günler süren karnaval havasındaki kutlamalara son verdik, ardından sadece sosyal medyada birkaç paylaşımla geçiştirdiğimiz ve okul bahçelerine sıkışmış gösterilerden ibaret bir güne dönüştürdük Koskoca Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara adadığı bu önemli günün kutlamasını. Şimdi sebebini bile hatırlamadığım antin kuntin bir bahane bulunmuştur mutlak tüm bunlar için, mutlak haklılardır, haksızlardır dersek ne büyük ayıplar etmiş oluruz kestiremiyorum bile…

Biz büyüdükçe ve içinde kaynadığımız kazanın suyu ısındıkça anladık menüde hangi yemeğin olduğunu, büyüdükçe anladığımız başka bir şey de bu ülkede çocuk olmanın ne kadar zor olduğu, yıllar içinde kolaylaşması gerekirsen giderek daha da zorlaştığıydı.

Giderek buruklaşan bayramlar, çocukların acı çektiği bir ülkede daha da hüzünlü olmaya başladı.

Bundan önceki pek çok yılda olduğu gibi 2025 yılında da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na kara bir tablo ile girdi ülkemiz çocukları.

Bu köşeden sıklıkla yazdık, yaşanan ekonomik krizin en büyük mağdurlarının çocuklar olduğunu, ülkede milyonlarca çocuğun göz göre göre açlığın, yoksulluğun ve eğitimden yoksun olmanın pençesine itildiğini.

Biraz da istatistikleri, devletin verilerini konuşturma zamanı…

Benim çocukluğumun bayramlarında şarkılarla, danslarla anılan çocukluk günümüzde iş cinayetleri ile anılır oldu. 2013-2024 döneminde en az 742 çocuk, çalıştığı işyerinde meydana gelen iş kazalarında hayatını kaybetti. Bu çocukların 234’ünün 0-14 yaş arasında, 437’sinin ise 15-17 yaş arasında olduğu elimizdeki istatistik bilgilerde mevcut.

Devletimin en güven veren kurumu olan TÜİK’in doğru verileri arasında sayabileceğim şeyler elbette ülkenin yüzkarası verileri. Bu verilere dayanarak 15-17 yaş arasındaki çocuklarda işçilik oranı, 2023 yılına oranla 2,8 puan artarak 2024 yılında yüzde 24,9’a yükseldi diyebiliriz ve doğru orantı ile ilerlersek, çocuk işçilik oranının 2025 yılında daha da artacağını söyleyebiliriz.

Benim çocukluğumun bayramlarında şekerlerle, salıncaklarla anılan çocukluk günümüzde cinsel istismar dosyaları ile anılır oldu. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Cumhuriyet başsavcılıklarında, “Çocukların cinsel istismarı” suçundan açılan dava sayısı 2024 yılında 63 bin 306’ya ulaştı.

Benim çocukluğumun bayramlarında siyah önlük beyaz yaka ile okuluna giden çocuklar günümüzde suça sürüklenen kesim oldular. Suça sürüklenen 134 bin 383 çocuk, 2024 yılında ceza mahkemelerinde hakim karşısına çıktı. Türkiye’deki derin yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkisini de ortaya koyan verilere göre, 2024’te çocuklar hakkında alınan 41 bin 488 mahkumiyet kararından 16 bin 746’sının gerekçesi, “Malvarlığına karşı suç” oldu.

Benim zamanımda ezberledikleri şiirlerin anlamı üzerine kafa yoran çocuklar günümüzde uyuşturucu batağında kafasını bulandıran nesil oldu. Resmi verilere göre, 15-24 yaş grubunda uyuşturucuya başlayanların oranı 2022 yılında yüzde 69,6 olarak ölçüldü. NARKOTİK verilerine göre, 15 yaşının altında iki çocuk 2022 yılında madde bağımlılığından kaynaklı öldü. Uyuşturucu kullanım yaşının 9’a kadar düştüğü sıklıkla dile getirilen gerçekler arasında yerini aldı.

2024 yılında 1 milyon 146 bin 522 çocuk, eğitim yaşamını ancak sosyal yardım ile sürdürebildi. Türkiye’de 590 binden fazla çocuk ve anne ise en temel haklardan olan sağlık hakkından ancak sosyal yardım ile yararlanabildi. Ailelerin bakamadığı çocuk sayısı 2024 yılında 170 bin 317’ye ulaştı.

Tabloyu gözünüzün önünde bir canlandırın, anlatmak istediğimi çok daha net anlayacaksınız. Biz 23 Nisanları, 19 Mayısları, 30 Ağustosları almadık sadece çocuklarımızın ellerinden, çocukluklarını da aldık!

HABERLER