Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Çöpler, çöplükler…

Dünyanın kaynaklarının giderek tükendiği, en büyük ekonomilerin bile beşik gibi sallandığı, kendi kaynakları ile yetinemeyen ülkelerin önümüzdeki ayları ve yılları çok zor geçireceğine dair senaryoların havada uçuştuğu bir zaman dilimindeyiz.

Herkesin dilinde aynı türkü; ‘Önümüzdeki kış soğuk, karanlık ve zor geçecek!’

Winter is coming!”

Kendimi Game of Thrones setinde gibi hissediyorum

Zaten uzunca bir zamandır söylenmekteydi ‘önümüzdeki dönem enerji, su ve gıda kaynaklarına hakim olanların dünyayı yöneteceği bir dönem olacak’ diye.

Bu sözlerin doğruluğuna ilişkin yansımaları hep birlikte görüyoruz…

Ülke olarak kaynaklarımızı doğru kullanmadığımız ortada. Bu konuyla ilgili sıklıkla yazmaya çalışıyorum. Hatta öyle bir noktadayız ki, elimizdeki kaynakları kullanmayalım diye ekstra politikalar üretiliyor sanki.

Dünkü yazımda belirttim, elimizdeki tarım arazilerini imara açıp satışa çıkarmaya çalışırken, bir yandan da başka ülkelerin tarım topraklarına methiyeler düzmemiz tam bir Karagöz Hacivat oyunu gibi.

Ancak iş bununla da sınırlı kalmıyor.

Kendi kaynaklarını kullanmamak konusunda ısrar eden bir ülke olmamızın dışında, başka ülkelerin çöplüğü gibi kullanılmayı kabul etmemiz de ayrı bir handikap.

Avrupa ülkelerinden çöp satın almanın geçim kaynaklarımızdan biri olduğunu artık herkes biliyor.

Greenpeace’in “Türkiye, Avrupa’nın en büyük plastik atık çöplüğü haline geldi” uyarısı sonrası AB ülkelerinin toplam katı atıklarının yaklaşık yarısını Türkiye’ye gönderdiği ortaya çıktı. Birlik üyelerinden çıkan yaklaşık 33 milyon tonluk atığın 14.7 milyon tonu Türkiye’ye gönderiliyor!

Dünyada Hindistan ve Türkiye dışında hiçbir ülkede sökümü yapılmayan ‘Asbest’ yüklü gemiyi bu kez Hindistan bile istemeyince, işi büyük bir hevesle satın almış olmamız çöp konusunda tehlikeli işlere soyunmaktan çekinmediğimizin de göstergesi!

Biz de Bursa’da bir çöp tartışmasının içindeyiz.

Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Kayapa’da 2016 yılında yapılması planlanan, gelen tepkiler üzerine iptal edilen Katı Atık Geri Kazanım ve Bertaraf Tesisi projesi, yeniden gündeme geldi ve tepkiler yeniden yükseldi.

Mesaj gayet net; “Kayapa’da çöplük istemiyoruz!

Daha önce şehrin doğu bölgesine Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmış bir Katı Atık Bertaraf Tesisi’ni gezme fırsatım olmuştu. Her ne kadar sakınılmaya çalışılsa da, kötü kokunun etkisinden kurtulmanın mümkün olmadığını gözlemlemiştim. Bu nedenle bertaraf tesislerinin yerleşim yerlerinden ya da yerleşime açılma ihtimali yüksek yerlerden uzak noktalara yapılması gerekiyor.

Ancak, konuyla ilgili bir açıklama yapan Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın “Atıkları, olduğu yerde ayrıştıran ve azaltan politikalara ihtiyaç var” sözlerini işitince vizyonumun ne kadar dar olduğuna şaşırdım.

Atıkları yok etmek için tesis yapılmasının dünyanın terk ettiği bir uygulama olduğunu söyleyen Pala;

“İklim değişikliği ve iklim krizini körükleyecek değil, iklim krizinden geri dönülmesini sağlayacak uygulamalar içinde olmalıyız. Bugün İngiltere ve Avrupa Birliği’nin atıklarının gönderildiği bir ülke haline geldik. Bu ülke çöp ithal eden, yakan bir ülke olmamalı!” dedi açıklamasının devamında.

Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ise Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, Belediye Meclis Toplantısı’nda; ‘Bu konu bir daha açılmamak üzere kapanıyor’ dediğini hatırlattı ve kendisinden sözünü tutmasını istedi.

Benzer bir tepkiyi CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca da göstermiş, bertaraf tesisi için başka bir noktanın seçilmesi gerektiğini belirtmişti.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da muhalefete yanıt verdi ve benzer tesislerin Avrupa’da şehir merkezlerinde yapıldığını vurgulayarak;

Bu vizyon bir projedir, bir ufuktur. Bu görevler bir gün bitecek ve burada yaşayacağım. Bu şehrin sokaklarında göğsümü gere gere dolaşacağım. Hamasi nutuklarla çevrecilik olmaz. Böyle vizyon projeler yapacaksınız. Bizi hayırla yad edecekleri bir proje olacak” diyerek savundu projeyi.

Doğrusu Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın önerisinin gerçekleşmesini çok istesem de, böyle projelerin ciddi zamana ihtiyaç duyduğunun farkındayım. Ancak bertaraf tesisinin yerinin yeniden gözden geçirilmesi ve şehrin büyüdüğü batı lokasyonunda daha faklı bir noktaya inşası anlamlı olacaktır diye düşünüyorum.

HABERLER