Gazetelerin en çok okunan haberlerinin başında dar ve sabit gelirliyi enterese eden asgari ücret ve emekli maaşı ne kadar olacak konuları yer alır.
Yaşanan enflasyonist ortamı göz ardı ederek kemer sıkma politikası uygulayacağız deyip, kemeri dar ve sabit gelirlinin beline bağlayan hükümetimiz yılın ikinci altı ayı için asgari ücrete zam yapmayınca elbette önümüzdeki yıl ülkenin yarısının maaşını belirleyecek olan en alt düzey işçi maaşının ne olacağı konusu Ekim ayından bu yana konuşulmaya başlanmıştı.
Aylardan Kasım olunca konu daha da derinleşti. Sonuçta zenginin malı züğürdün çenesini yorar lafının ete kemiğe bürünmüş hali olarak her gün bu türdeki haberlere bakar olduk.
Ancak ben asgari ücrete geçmeden önce BES-AR araştırma merkezinin yayınladığı verilerden bahsetmek istiyorum.
Büro Emekçileri Sendikası Araştırma Merkezi, kasım ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı 29 bin 100 lira olarak belirtildi.
Tek bir bekâr çalışanın yaşam maliyetinin 39 bin 341 lira olduğunu kaydeden BES-AR, yoksulluk sınırının 78 bin 617 lira olduğunu ifade etti.
Elimizdeki verilere göre 2024 yılında 17 bin 002 lira alan asgari ücretli, 29 bin 100 lira olan açlık sınırının yüzde 71.15 altında ücret alıyor hali hazırda.
Bir küçük hatırlatma daha yapalım ve aynı araştırmaya göre sağlıklı beslenmenin maliyetinin günlük 969 lirayı geçtiğini vurgulayalım.
Bu verilere karşılık asgari ücret için dört ayrı senaryo gündemde.
İlk senaryo asgari ücretin ekonominin patronlarının isteği üzerine tahmini enflasyon oranında artmasına dayanıyor. Yüzde 25’lik bir zam gören asgari ücret 21 bin 500 lira olabilir ve hali hazırdaki açlık sınırının dahi altında kalarak başlar yıla. Bu senaryo 2025 yılının ilerleyen sürecinde asgari ücretli çalışan çiftlerin ikisinin de çalışması halinde dahi açlık sınırının altında kalabileceğini de gösteriyor bize.
İkinci senaryo biraz daha insaflı. Yıl sonu enflasyon hedefi olan 41,5’lik zammın uygulanması halinde asgari ücret 24 bin 57 liraya çıkacak. Görüldüğü üzere yine açlık sınırının altında bir gelirden söz ediyoruz.
2025 enflasyon hedefi olan yüzde 17,5 baz alınırsa asgari ücret rakamı 19 bin 975 lira olacak ve bu duruma hepimiz oturup güleceğiz bol bol.
Halk hep birlikte gülmeye başlayınca kralın ne yaptığını hatırlıyorsunuzdur diye düşünüyorum.
Son senaryo ise Merkez Bankası’nın yüzde 44’lük yıl sonu enflasyon beklentisi oranında zam yapılması durumunda asgari ücretin 24 bin 483 liraya olması.
Sıraladığım tüm senaryolar asgari ücretin her halükarda 29 bin 100 lira olan açlık sınırının altında kalacağını gösteriyor.
Benim tahminim asgari ücretin 22 bin lira ile 23 bin lira arasında bir rakam olarak belirleneceği şeklinde.
Öyle 25 bin liralar falan hayal yani…
Olsa fena mı olur?
Elbette hayır!
CHP’nin 30 bin lira Gelecek Partisi’nin 33 bin 337 lira taleplerini de söyleyelim ve olmayacak duaya kimsenin amin demeyeceğini hatırlatalım.
Ülkenin yarısının asgari ücretle maaş aldığını, yaklaşık yüzde 20’sinin de asgari ücrete komşu ücretlere ‘Allah Bereket Versin’ dediğini biliyoruz.
Buradan bakınca ülkenin neredeyse yüzde 70’lik kısmı açlık sınırının altında ya da civarında gelirlerle yaşamaya çalışıyor.
İktidarın yarattığı ekonomik krizi yamamak için elindeki en büyük koz ise sosyal yardımlar. Neredeyse herkesin dilenciye döndüğü canım ülkemde 15 milyon vatandaş doğrudan sosyal yardım alıyor. Bu yardımlar için 2025 yılında 219.7 milyar lira harcanacak.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 407 milyar 10 milyon 627 bin TL’lik 2025 yılı bütçesine yerleştirilen, “Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma” kalemi dev bir hane…
Bakanlığın bütçesinin yüzde 54’ünü yoksullukla mücadele için ayrılan para oluşturuyor.
Fakirliğin üstü bir yandan yardıma muhtaçlıkla örtülürken, diğer yandan yardımların kesilmesi ihtimali ile korkutulan vatandaş oy deposu olarak kullanılmaya devam ediliyor.
Elbette en çok çocukların etkilendiği bu saçma düzenden çıkmaya uğraşan vatandaşa ise daha çok çocuk sahibi olması salık veriliyor en yetkili ağızlar tarafından.
Tabi daha çok çocuk, daha çok sefalet, daha çok ‘asgari ücret kaç olacak’ konusunun konuşulması, daha çok sosyal yardım için kapı kapı dolaşmak, daha çok sosyal yardımlar kesilecek diye korkarak aynı siyasi partiyi desteklemeye devam etmek, daha çok çocuk…
Başa döndük galiba…