21 Mayıs tarihinde yapılacak Milletin Sesi Mitingi’nin yeri İstanbul olarak değişmeden önce, Norm Haber’e gerçekleştirdiği ziyarette, CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca’ya, ön seçim isteyen partililerin bir çalışma içinde olduklarını hatırlatmış ve sormuştum; ‘Bu çalışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?’ diye.
“Çalışmalarını biliyorum. Hatta partili dostlarıma gelip burada çalışmaları önerisinde bulundum. Ben de aslında partide ön seçim yapılmasından yanayım. Bu noktada tabanın taleplerine uyarım. Genel merkezimiz enerjimizin seçimlere yoğunlaşması adına ön seçimi erteledi” yanıtını almıştım.
Elbette kendi tabirleri ile ‘Daha demokratik CHP’ isteyen CHP Bursa Çalışma Grubunun toplantısına katılmasam olmazdı elimde bu bilgiler varken.
İstasyon Kafe’de gerçekleştirilen toplantının hazırlıkları 800 kişi için yapılmıştı. Tüm sandalyeler dolu değildi, ama en az 600 kişinin davete katıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Resmiyette de üye sayıları 770 kişiyi aşmış durumda zaten.
İmece usulü yapılan basın açıklamasında ayrıştırıcı olarak algılanmamak için çok hassas bir terazi kullandıkları belli oluyordu.
Hani nasıl desem; ortada bir sorun var, ama bu sorunu hepimiz üstlenirsek kimse kırılmaz nevinden bir ince hava…
Grubun amacının, zayıflayan aidiyet duygularına yeniden can vermek olduğu dile getirildi.
Onların dili varmadı belki, ama burada benim devreye girmem sorun olmaz sanırım. Pek çok CHP’li bir süredir yapılmayan ön seçimler ve önlerine gelen çarşaf listelerden rahatsız. Partinin bu biçimde tasfiye edildiği, belirli görüşteki üyelerin pasifleştirildiği, partiye belirli bir kitlenin partisi muamelesi yapılmaya başlandığı iddiaları havada uçuşuyor.
Şunu çok net söylemek lazım, ister merkezde ister uç kesimlerde olsun, sağ tandanslı partileri yönetmek görece daha kolaydır. Zira ‘kol kırılır yen içinde kalır ve lider ne derse odur’ anlayışları hakimiyetini hep korur bu yapılarda.
Cumhuriyet Halk Partisi gibi tartışma, oylama, demokrasi üçgeni üzerine kurulmuş bir partinin hem yönetimi çok zordur, çünkü herkes fikrinin önemsenmesi konusunda ısrarcıdır hem de yapısının değiştirilmesi çok zordur, çünkü CHP Bursa Çalışma Grubundan yükseldiği gibi örgütlü itiraz sesleri yükselmeye başlar.
“Ne yazık ki, son zamanlarda örgütleri ve parti üyelerini yok sayan bir siyasal anlayışla karşı karşıyayız!” denilen açıklama;
“Bu yanlış siyaset yapma anlayışımız, çok sayıda partilimizi kırdı ve küstürdü. Bunun sonucunda yaptığımız siyaset kapalı kapılar ardına düştü ve çok az sayıda partilimizin arasında dönüp dolaşır oldu! Kapalı kapılar ardında belirlenen ve önümüze konulan adayları, seçmek zorunda değiliz!” denilerek tamamlandı.
Soru cevap kısmında ise ön seçim yapılmaması için gösterilen; ‘Ön seçimin yapıldığı süreçlerde partinin oy oranlarının birkaç puan düşmesi ve ön seçime harcanacak enerjinin seçim çalışmaları için harcanması gerekliliği’ iddia ve fikirlerinin Çalışma Grubu’ndaki karşılığını sordum.
Grubun sözcülüğünü üstlenen Ekrem Demiröz;
“Demokrasinin partimize zarar vereceği iddiasını reddediyoruz, ön seçimin oy kaybına yol açtığı konusundaki bilgi de doğru değil. Örgüt seçimlerinde kırılmalar yaşandığı doğrudur. Eskiden Cumhuriyet Halk Partisi kongrelerden güçlenerek çıkardı şimdi zayıflıyoruz çünkü şeffaf olmayan, adamcılık siyasetinin hüküm sürdüğü, parti içi iktidar olmaktan başka kaygı taşımayan, partimizi ve ülkemizi gözetmeyen yanlış siyaset anlayışları var. Sağ bloktan oy almanın yolu sağa benzemekten geçmiyor! Bugüne kadar yaptığımız yanlış bu!” diyerek yanıtladı sorumu.
Coşkulu olmayan, ancak kararlı duran bir kalabalık gördüm karşımda. Mesajları il yönetimine değil genel merkezeydi.
Ön seçim demokrasinin gereğidir ve CHP gibi bir partide mutlaka işletilmesi gereken bir sistemdir. Ancak ön seçimler sırasında partinin uğradığı yıpranmayı da hesaba katmak lazım. Küstürülen üyeleri de hesaba katmak lazım. Daha doğrusu önümüzdeki konjonktürde sineğin kanadındaki yeli dahi hesaba katmak lazım…