Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Deprem bölgesindeki her yapı suç mahallidir!

‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!’ demiştik 1999 depreminde, önümüzde öyle mahşer yeri bir tablo var ki; ‘her şey eskisinden de beter olabiliyormuş meğer’ dedik. Bölgeden gelen ve 1999 yılında deprem bölgelerinde bulunan kim varsa benimle aynı fikirleri paylaşıyor sanırım.

Rakamlar yaklaşık da olsa, 11 ilde 263 bin 983 bağımsız birim (daire, dükkan, işletme, depo vb.) yıkık ya da çok ağır hasarlı…

Ortaya çıkan tablo, korkunç.

Aslında, bu tablonun altında kaldık hepimiz…

Depremin ne kadar büyük olduğundan, ne kadar kalabalık ekiplerle sahada olduğumuzdan, iletilen yardımların devasalığından, bilmem kaç gün olmasına rağmen halen enkazdan canlı kurtarılıyor olmasından bahsederek yaptığımız tek şey içimizi soğutmaya çalışmak olur. O da olduğu kadar işte…

İşin aslına bakmak, gerçekleri görmek, gerçeklerin ışığında yol almak lazım…

Depremin olduğu süreç boyunca yapılan en çarpıcı açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yıkılan binaların yüzde 98’i 1999 depreminden önce yapılmış binalardı’ sözü oldu.

Tamamen tahminlere dayalı olarak kurulan bu cümlenin gerçekliği sorgulanmaya muhtaç…

Mesele tahmin yapmaksa hepimiz yapabiliriz bunu, hiçbir sorumluluğumuz da olmaz. Misal, yukarıda verdiğimiz rakama dayanıp biraz da yuvarlayarak, 260 bin birimin yaklaşık yarısı konut olsa ve her konutta 3 kişi yaşıyor olsa, ölen ya da yaralanan ya da hafif yaralı olarak kurtulan sayısı toplamda 390 bin olur. İstatistiklerden yola çıkarak, konut başına bir ölüm, iki yaralanma versek, 130 bin ölümden bahsetmemiz gerekir. Şimdilerde açıklanan rakamlar, ben bu yazıyı yazarken 41 bin 156 idi.

Nerede geriye kalanlar?

Hoş olmadı değil mi böyle tahminlerle yürüyünce…

Depremin ardından yaşanan can kaybı ile birlikte ciddi bir göç dalgası da mevcut, batıya doğru yoğunlaşan. Gelenlerin büyük bölümünün geriye dönmeyeceği de aşikar. Bu da ciddi bir sosyoekonomik yapı değişikliğine götürüyor bizi.

Uzmanlar şimdiden 85-90 milyar dolarlık yıkım ve zarar tahmini yapıyor

24 yıldır uyuduğumuz tatlı uykuya değdi mi bu kadar can ve mal kaybı?

Oysa 15-20 yıl gibi bir süreçte İstanbul da dahil olmak üzere iki büyük fay hattımızın civarı tamamen güçlendirilebilir, risk azaltılabilirdi eğer istenseydi.

Biz ne yaptık peki?

1999 yılında çıkartılan yönetmeliklerin açıklarını kolladık kolayımıza geldiği için. Hatta 2013 yılından itibaren Akademik Odaların denetim yetkisini de ellerinden aldık ki, daha da rahat çalışılsın.

Ancak bugün size bu kötü tablonun belki de ilk müjdesini vermek üzere oturdum bilgisayarın başına. Bilesiniz ki, bu tabloya katkı koyan tüm kişi, kurum ve kuruluşlar tek tek cezalandırılacaklar.

Öyle bir iki müteahhit ismi ortaya atıp sorumluluğu sırtından sıyırmak yok bu kez!

Deprem bölgesinde yürütülen delil tespit çalışmaları ve soruşturmalar için Türkiye Barolar Birliği koordinasyonunda tüm Barolar gibi Bursa Barosu da gönüllülük esasına dayanan ve dönüşümlü bir gayretin içinde.

Yıkılan binalar tek tek geziliyor.

Bugün itibariyle ilk Bursa ekibinin ilk grubu görevini tamamlayarak şehre dönüyor. Bursa Barosu Başkanı Avukat Metin Öztosun, yaptığı açıklamada; “Yüzyılın felaketinin yaşandığı deprem bölgesinde, on binlerce vatandaşın ölümüne yol açan her yapı bir suç mahallidir, sorumluların ve delillerin tespit edilmesi için gönüllü avukatlar enkazlardaki çalışmalar sonlanana kadar bölgede olacaklardır” dedi.

Binanın zemin etüdünü yapanından projesini hazırlayana, bölgede yapılaşma izni vereninden inşaat mühendisine kadar herkes sorumluluğu ölçüsünde yargıda hesap verecek.

Depremin ardından adı yeni bir depremde hasar alacak iller arasında en çok anılan Bursa’da da konuyla ilgili kollar sıvanmaya başlandı. Yaptıkları çalışmalar, hazırladıkları raporlar ve en çok da denetim mekanizması içindeki eski yerlerini almak için sürekli görüşmeler yapan Akademik Odalar önce Gemlik ardından da Nilüfer Belediyesi ile bir protokol imzaladı.

Nilüfer Belediyesi’nde imzalanan protokole göre ilk aşamada Nilüfer’deki 3 bin 400 ticari işletmede eksik ve zedelenmiş taşıyıcı sistem tespiti yapılacak ve sonuçlar vatandaşlarla paylaşılacak. Çünkü binaların yıkılmasına neden olan en önemli sorunlardan biri kesilen kolonlar.

Anlayacağınız, bir tür bina envanteri çıkarılacak ve en tehlike oluşturabilecek yapılardan başlanıyor mantıklı olarak.

Bu arada İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Küçükkayalar’a bina envanterinin nasıl çıkarılacağını sormuş, öğrenmiş biri olarak; binanın yaşı ve kat sayısından ziyade binada yapımından sonra oluşan değişikliklerin önemli olduğunun altını çizebilirim. Bu değişiklikleri tespit etmek için de benim sık sık söylediğim gibi birilerinin memur edilmesi, yani sahaya inmesi, binayı görmesi lazım.

Bir adım bir adımdır.  Önemli olan adımları sıklaştırmak, bu çalışmaları tüm Bursa’ya yayarak kentsel dönüşüm için uygun alanları tespit etmekte.

Bu konu da yarının yazısı olsun…

HABERLER