Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Depremle al sat oyunu

Seçim bitti, yeni kabine açıklandı, hatta ana muhalefet partisinin yeni MYK’sı dahi belli oldu. Dolayısıyla vatandaşın gerçek gündemlerinden biri olan 6 Şubat depremleri ile birlikte bir kez daha hatırladığımız gerçekliğe dönüşün vakti gelmiştir.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından en çok konuşulan konulardan biri de İstanbul ve Bursa’da meydana gelmesi muhtemel depremlerdi. İşin enteresan yanı, bu kez olası İstanbul depreminden çok olası Bursa depremleri gündeme taşındı. Çünkü Bursa potansiyel 3 deprem beklentisi ile gündemi daha çok meşgul ediyor.

Birkaç gündür de küçük küçük depremcikler yaşıyoruz malumunuz. Özellikle Gemlik merkezli depremler bunlar.

Depremcik diyorum, çünkü Kentsel Dönüşüm Paneli’nde konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er; ‘Biz 5 ve daha üzeri büyüklükteki yer sarsıntılarına deprem diyoruz. Bunlar deprem sayılmaz’ demişti.

Yine de bizi endişelendirdi bu depremcikler…

Bir de sözü edilen sarsıntıların üzerine Deprem bilimci Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un, Yeniçağ Gazetesinde yaptığı,

“Risk taşıyan faylar olarak Esenköy-Bozburun fayı ve Gemlik-Mudanya fayı kırmızı ile gösterilmiştir ve bu bölgedeki riskli olan faydır. Diğer 5.7’lik depremin oluştuğu Silivri ve Kumburgaz fayıdır. Gemlik-Mudanya fayı ile Bozburun fayı birlikte kırılırsa 7 büyüklüğünde deprem üretebilir. Tek kırılırsa 6 buçuk büyüklüğünde deprem üretebilme potansiyeline sahip” açıklamaları gelince endişeler iyice arttı.

Oysa daha iki, bilemediniz üç gün önce konuyla ilgili Engin Er’in yine Kentsel Dönüşüm Panelinde yaptığı açıklamada, ‘Bursa 7.4 büyüklüğünde bir depreme hazır olmalıdır’ dediğini yazmıştık.

Kimse umursadı mı?

Pek sanmıyorum…

Zaten bir Engin başkan bir de ben ‘Söylüyoruz, ama kim dinliyor’ kabilinden çok şikayetçiyiz bu konudan…

Bursa’nın deprem gerçekliğini aslında pek kimsenin dikkate almadığı sonucuna beni ulaştıran iki önemli husus var.

Bunlardan birincisi; depreme karşı güvenli yapılar oluşturmak adına başlatılan kentsel dönüşüm çalışmalarının nerelerde başlayacağını, nasıl beceriyorlarsa önceden tespit edip, ardından bölgeden bina toplayan, sonrasında kentsel dönüşümle birlikte değeri iki katına çıkacak olan binaların satışı sayesinde bir kazanç sağlamayı amaç edinen gayrimenkul yatırımcılarının oluşması.

Elbette vatandaşın yatırımını kentsel dönüşüm bölgesine yapıp yapmaması beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren kentlinin güvenli yapılarda yaşaması için kalkışılan kentsel dönüşüm projelerinin özellikle yabancı uyruklu yatırımcıların daha çok para kazanmasına yaraması kısmıdır.

Güvenli yapılarda oturması hayal edilen vatandaş ise zaten artık parası bu bölgelerde yaşamaya yetmediğinden, kendi bütçesine uygun ve yine güvensiz bir yapıya taşınarak barınma sorununa çözüm bulmaya çalışıyor.

İşte tam da bu nedenle Kentsel Dönüşüm kavramının sadece bina yapmaktan ibaret olmadığı ve işin sosyolojik boyutunun çok daha önemli olduğu sıklıkla vurgulanıyor.

Kısacası değerli okur, her kesimin simsarını oluşturan canım ülkem, kentsel dönüşüm simsarı oluşturmayı da başarmış bulunuyor.

Bursa depremle adeta al sat oyunu oynuyor…

İkinci neden ise ayrı bir yazı konusu. Bu sebeple yarın özel bir bölümde değerlendireceğim meseleyi…

HABERLER