Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da devlet eliyle ve neredeyse zorla özel hastanelere doğru itildiğimizi bir tek ben mi fark ediyorum, yoksa sizin içinize de ara ara böyle bir his doğuyor mu?
Şimdi siz bu şahane sorunun yanıtını düşünürken ben hazır düşünmüş biri olarak küçük küçük fikirler vereyim.
Hatırlayalım yakın geçmişte hali hazırda var olan devlet hastanelerimizin kapatılması ve hastaların Şehir Hastanesine yönlendirilmesi gibi bir süreç yaşadık. Sonra da bir baktık ki, son derece hantal bir yapı olan şehir hastanelerinde hastaların da sağlık çalışanlarının da memnun kalmadığı bir dönemin temeli atılmış bu süreçte.
Temel atılmış atılmasına da yapıya ulaşım da öyle zor, deveye hendek atlatsak daha iyi. İnsan işi gücü bırakıp hastaneye ulaşmaya çalışırken zaten bir biçimde ayaklanıyor. O derece yani…
Neyse, bunu böyle bırakacak değildik. Hastaneden daha pahalıya bir de yol yaptırdık. Çünkü hastaneyi yaptırdığımız yere toplu ulaşım olmadığını fark edememişiz, atlamışız bu küçük detayı.
Eee… Hususi arabasından inmeden belediye otobüslerinde ömür çürüten vatandaş için karar vermeye kalkanların hazin sonu…
Şimdi geldiğimiz noktada, o günden bugüne sürekli olarak nüfusu artan, hatta dışarıdan göçlerle birlikte öngörülenden de fazla insan yükünü sırtlanmak zorunda kalan Bursa, devletin sağladığı imkanlarla Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi, Yüksek İhtisas Hastanesi, Muradiye Devlet Hastanesi, Çekirge Devlet Hastanesi, Şehir Hastanesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi olmak üzere toplanma altı hastanenin sırtına bindi.
6 hastane, 3 milyon 250 bin insan!
Çekirge Devlet Hastanesinin Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesinin bitmesi durumunda buraya taşınacağını ve Çekirge’deki bu kıymetli yerin nasıl değerlendirileceğine ilişkin planların yapıla durduğunu da biliyoruz herhalde.
Bilmiyorsanız da ben hatırlatmış olayım.
Dolayısıyla bitmesini iple çektiğimiz ve daha bugün İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun yaptığı açıklamada söylediği gibi dışı göstermelik biçimde makyajlanan, ancak içi hala büyük ölçüde kaba inşaat olarak kalan hastane ne zaman devreye girer bilinmez, işin garibi, hastanenin devreye girmesi vatandaşa bir şey kazandırmayacak olmasında.
Çekirge buraya taşınacak. Çekirgeye giden hasta acemlere gidecek, olan biten bu aslında. Hadi kattı diyelim bir fayda üç beş yatak fazlası o kadar. O da bizi kurtarmaz!
Peki elimizdeki şehir içine yayılmış hastanelerimizin kapatılıp hepimizin Şehir Hastanesine yollandığı bu süreçte başka hangi gelişmeler oldu. Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş ile bu konuda biraz hasbıhal ettik. İş doktor hasta meselelerine gelince, öyle bilgi almak gibi resmi bir noktada olamıyor insan, herkes dertli olduğundan daha ziyade hasbıhal ediyoruz biz…
Öğrendim ki, bahsettiğim zaman diliminde Bursa’nın özel hastane sayısı 22’ye çıkmış.
Hay maşallah…
Anlaşılan o ki, sağlık sektöründe para var!
Aslında etrafımdaki tüm tanıdıklarımın tamamlayıcı sağlık sigortası yaptırmayı düşünmesinden, her doktordan geldiklerinde, ‘falanca hastaneden geliyorum, aynı devlet hastanesi gibi olmuş, bir kalabalık, görsen…’ yollu sitemlerinden sektörün önünün daha da açılacağını anlamak güç değil.
Kısaca diyorum ki, Sayın Bursalılar; devlet nasıl ki, yeni okul yapmayarak hepimizi özel okullara mahkum bırakmaya çalışıyor, yeni hastane yapmayarak özel hastanelere de mahkum ediyor bizi haberiniz olsun!
Devlet eliyle özel hastanelere itiliyoruz!
Sistemi bilinçli olarak tıkayan da onlar, sistemin açılmasının yolunu yöntemini bilip kullanmayanlar da onlar.
Eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın döneminde başlayan ‘Beyaz Reform’ sürecinin vatandaş ve sağlık personeli için değil, daha ziyade özel hastane sahipleri için bembeyaz bir sayfa olduğunu anlamışsınızdır herhalde. Durum hiç şaşırtıcı değil, biliyorsunuz Fahrettin Koca’nın kocaman kocaman özel hastaneleri olduğunu…
Bugün sağlık camiasından en çok bulunulan ricanın ‘yoğun bakımda bir yatak’ olduğunun da altını çizelim.
Hani şu reform adı altında 5 dakikaya indirilen muayene süreleri var ya, hani doktorların ‘bu kadar sürede hasta nasıl muayene edilir?’ diye isyan ettiği meşhur düzenleme. İşte o kadar sürede hasta muayene edilemediğinden, aslında şikayetiyle doktoruna muayene olabildiği durumda yapılan müdahalelerle kısa sürede toparlayacak pek çok hastanın sistem içinde oradan oraya savrulurken yoğun bakım hastası olacak noktaya gelmesinden yaşıyoruz bu saçma durumu!
Yoğun bakım yatak sayımız pek çok Avrupa ülkesine göre çok daha iyi durumdayken, hastalarımızı muayene edemediğimiz, ,muayene düzeyindeyken tedavi edemediğimiz için, hastalar yoğun bakım hizmeti alacak pozisyona geldiğinden artık yeterli gelmiyor yoğun bakım yataklarımız.
Hay ben böyle sistemin gözünü seveyim diyor insan. Göz göre göre insan sağlığı ile oynamak diye buna derim…
Bir yandan da en 28 Mart tarihinde Bursa’ya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yalandan bir açılış yaptırdıkları Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesinin ne zaman açılacağını merak etmiyor değilim.
Hastanenin önünde bir açıklama yapan Türkoğlu; “28 Mart’ta üç ay içinde açılacak denilen, hatta derme çatma yapılan giriş katı göstermelik törenle Cumhurbaşkanı tarafından açılan o hastanede maalesef ‘Harç Bitti, Yapı Paydos’ denildi” diyor.
CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da sosyal medyasından bir paylaşım yaparak konuya dikkat çekti. Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesinin inşaatını gezen Yeşiltaş, mevcut hastanelerin Bursa halkına sağlık hizmeti olarak yetersiz geldiğini belirtirken, dışarıdaki makyajın içerideki kaba inşaat durumunu gizlemek için yapıldığını, inşaatın durması nedeniyle içerideki malzemelerin adeta çürümeye bırakıldığını hatırlattı.
Keşke çürümeye bıraktıkları tek şey inşaat malzemeleri olsaydı. Anlaşılan o ki, topyekün hepimizi çürümeye bıraktılar.