‘Ahhhh… Ahhh… Beni ne doktorlar, ne mühendisler istedi de ben gitmedim…’
Bu cümledeki nostalji kokusunu aldınız mı?
Bizim çağımızın son zamanlarına rast gelen bu cümlede, yüceltilen akademik meslek sahiplerinin evlenecekleri kişiye de toplumda aynı oranda prestij ve kaliteli yaşam vaadi gizli aslına bakarsanız…
Şimdilerde devir değişti…
Anne babalar çocuklarının topçu, popçu, influencer, youtuber, video içerik üreticisi gibi meslekleri olanlarla evlenmelerini tercih edecek, evlilik öncesinde ‘işin gücün var mı, askerliğini yaptın mı?’ sorularının yerine ‘Kaç takipçin var, kaç tık alıyorsun?’ sorularını soracak hale geldi.
Peki, bizim devrimizin en gözde mesleklerine ne oldu?
Bu köşeden sıklıkla yazdığım gibi, akademik meslekler önce her köşe başına açılan üniversitelerden ihtiyacın çok üzerinde mezun verilerek ve ‘elini sallasan mühendise çarpıyor’ imajı yaratılarak, ardından doktorluk gibi insan yaşamı için kutsal meslek sahiplerine uygulanan şiddete göz yumularak itibarsızlaştırılmaya başlandı.
İş o noktaya geldi ki, ‘mesleğini yapan kişi dayağı yer’ mantığı yerleşti kafalara…
Sağlık sisteminin durumu ile ilgili fikri sorulan vatandaş, ‘Artık doktor dövebiliyoruz, sağlık sistemimiz bu noktaya geldi’ sözünü bir ilerleme olarak anlatır oldu gözümüze bakarak…
Şiddet engellenmedi, mezunlar akın akın gelmeye devam etti ve bu işin ucu elbette yine sağlık sisteminin önemli bir parçası olan veteriner hekimlere de dayandı…
Hatırlarsınız geçtiğimiz günlerde yaşanan şiddet olayını…
Öncesinde ve sonrasında, hayvan severlerden ya da hayvan sevmezlerden, çalıştıkları kurumların yöneticilerinden ya da hasta sahiplerinden ya da sadece vatandaştan, açıklanan ve açıklanmayan pek çok saldırıya, ithama maruz kaldıklarını biliyoruz veteriner hekimlerin.
Hayvan ve dolayısıyla insan sağlığı için çalışmak bu kadar zor olmamalı diye düşünmüşümdür hep…
Tüm bunlar bir yana veteriner hekimler, sağlıkta şiddet yasası kapsamına da girmiyor üstelik…
Bugün itibariyle saydığım bu hak kayıplarına ve yaşananlara dikkat çekmek için veteriner hekimler bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. Elbette tüm sağlık çalışanlarının yaptığı eylemler gibi acil müdahaleler bu eylemin dışında kaldı.
Sonuçta veteriner hekimler de hekim ve onlar için de hasta sağlığı her şeyin önünde gelir…
Veteriner muayenehanelerinin kapılarına, ‘Mesleğimize karşı artan fiziki, psikolojik ve ekonomik şiddete, yok sayılmaya hayır demek için 21 Ağustos’ta kapalıyız’ yazıldı…
Konuyla ilgili tüm veteriner hekim odaları eş zamanlı bir basın açıklaması yaparak anlatmaya çalıştılar meramlarını. Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal’ın okuduğu açıklamadaki en çarpıcı paragrafı aktarıyorum size;
“Sağlık çalışanları için düzenlenen yıpranma payı, ek gösterge, maaş iyileştirmesi vb. tüm özlük hakları konularında ve Sağlıkta Şiddet Yasası’nda veteriner hekimler kapsam dışı bırakılmış ve dışlanmışlardır. Meslektaşlarımız büyük umutlarla başladıkları mesleklerini bırakmakta, özellikle genç meslektaşlarımız geleceklerini yurt dışında aramaktadırlar. Veteriner hekimler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda Sağlık Hizmetleri Sınıfında tanımlanmıştır, vakit kaybetmeden gereği yapılmalı, veteriner hekimliğin hangi alanında olursa olsun yaptıkları hizmetlerle kamu sağlığını koruyan tüm veteriner hekimler, ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ kapsamına alınmalıdır. Şiddeti oluşturan unsurlar ortadan kaldırılmalı, şiddet tavizsiz cezalandırılmalı, kanunlar ve bilimsel gerçekler önünde sağlık çalışanı olan veteriner hekimlere hakları iade edilmelidir.”
Hak verilmez alınır şiarından yola çıkarak, taleplerin son derece haklı olduğunu, yapılan eylemin de yerinde olduğunu düşünüyorum.
Bugün itibarsızlaştırmak için büyük çaba harcanan bu mesleklerin sahiplerinin bir bir ülkemizi terk ettiklerini bir kez de ben hatırlatmış olayım.
Böyle giderse, önümüzdeki 10 yıl içinde içi beyin göçüyle tamamen boşaltılmış, orman kanunlarının hüküm sürdüğü ve hiç de mutlu mesut yaşayamayacağımız bir ülke olacak Türkiye!
***
Bozbey’den mesaj var…
Osmangazi Kongresine ilişkin iki yazı kaleme aldım malum, yazılarımdan ilkini tamamen kongreye ayırdım, ikinci yazımda da kürsü konuşmalarındaki detayları ve değişim taleplerini iletmeye çalıştım.
İlk yazımda aldığım kulisler doğrultusunda CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in Baran Güneş’i desteklediğine dair bir bilgi paylaşmıştım.
Yazımın ardından beni arayan Mustafa Bozbey, kongrede herhangi bir adayı desteklemediğini, adaylara eşit mesafede olduğunu, bir adayı desteklemesinin de doğru olmadığını vurguladı.
Takdir edersiniz ki, kulis bilgileri her daim doğru olmuyor. Bizim de kulis adı verilen gizli kapaklı konuşmaları belgesiyle, detayıyla doğrulatma şansımız pek bulunmuyor.
Bu bilgiyi doğrudan Bozbey’den almış olmak benim için de sevindirici oldu. Çünkü CHP ne çektiyse gerginliklerden, küslüklerden çekti şimdiye kadar. Bir bakarsınız milletvekili adayı örgütle uzlaşamaz, bir bakansınız belediye başkan adayı ilçe başkanları ya da il başkanı ile küstür…
Sonuçta örgüt aday için çalışmaz, olan da seçimi kendi desteklediği parti kazansın diye üç dört yılda bir sandığa taşınıp, her defasında umutla bekleyip, hayal kırıklığına boğulan seçmene olur…
Bu kez böyle bir duruma mahal vermek istemiyor anladığım kadarıyla Mustafa Bozbey…
Bir kez daha dile getirelim, Mustafa Bozbey Osmangazi Kongresinde yarışan iki adaya da eşit mesafede olduğunu beyan etmiş ve aldığım kulis bilgisinin doğru olmadığını vurgulamıştır…