Bir süredir kentsel dönüşüm meselesini yazıyorum. Konuyla ilgili herkesin olduğu kadar benim de kafam karışık. Özellikle mahalle bazlı düşünülen dönüşüm için mahallenin büyük bölümünün boşaltılması ile çalışmalara başlanacak olması ve bu süre zarfında konut sorunun nasıl çözüleceği konusu kafa karıştırıcı.
Hal böyle olunca şöyle bir başımı alıp mevzunun geçtiği noktaları dolaşmakta buldum çareyi…
Eğer deprem bölgesindeki gibi işleri kolaylaştırmak adına kentsel dönüşüm yapılacak alanın rezerv alan ilan edilmesi ile başlayacak olursa hikaye, bunun benzeri bir durumu önce Bursa’nın, hemen ardından da evlerini 6 Şubat Depremleri nedeniyle kaybeden depremzedelerin yaşadığını söyleyebilirim.
Bölgenin rezerv alan ilan edilmesi demek sizin bu konuyla ilgili hukuken itiraz edecek pek bir dayanağınızın kalmaması demek aslında.
Deprem bölgesinde rezerv alan ilan edilen bölgelerle ilgili yeterli rapor hazırlanmadığı gerekçesi ile duruma itiraz edilirken ve asıl yapılmak istenenin kentin en kıymetli yerlerine el koymak olduğu iddia edilirken bir yandan büyük bir trajedinin yaşandığı kesin.
Söylediğim gibi benzeri bir durumu depremden çok önce aslında sadece Beşyol Kavşağının yapılmasına ihtiyaç duyulması durumu hasılken Bursa da yaşadı. Kavşağın yapımı için gereken kamulaştırma bedellerini ödememek isteyen dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, bölgenin çöküntü bölgesi olmasından da yararlanarak önce şuyulandırma yöntemini uygulamaya koymak istemiş, konuyla ilgili açılan itiraz davalarının kazanılacağı sürece girildiğinde 6 Şubat Depremlerinin yarattığı endişe ile birlikte ‘rezerv alan ilan etme’ kolaylığı getirilir getirilmez de bu yöntemden yararlanarak bölgedeki vatandaşlar için geri dönülemez bir yola sokmuştu projeyi.
Beşyol esnafı ve yakın civarda yaşayan, dolayısıyla rezerv alan edilen yerlerdeki konut sahipleri mülklerinin çok altında fiyatlara yerlerini devretmek ya da kentsel dönüşüm alanlarından çok küçük paylar almak durumunda kalmıştı.
O dönem Beşyol esnafının sesine ses olan, İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu ve ekibi konunun üzerinde hassasiyetle dursa da kanun parmağı derin kesmişti, vatandaşın da boynu bükük kalmıştı.
Hali hazırda mevzuyla ilgili davalar devam ediyor, süreç tamamen sonlanmış değil, gelin görün ki, bahsettiğim bölgede bir kentsel dönüşüm binası göklere doğru çoktan yükseldi bile…
Yaşananları ve ihtimalleri göz önünde bulundurunca, Altıparmak bölgesinin ve Merinos’a kadar olan kesiminin yoğunluğu da dikkate alınınca iş daha da karmaşıklaşıyor.
Hele hele kendi arsası üzerine yaptığı müstakil evinden bir apartman dairesine taşınan vatandaşın kentsel dönüşümlerde asıl hesapların yapıldığı arsa paylarının ne kadar küçük kaldığının farkında olmayışı ayrı bir handikap.
Şöyle ki; 100 metrekare evinizi müteahhide verip yerine 100 metrekare üzerine inşa edilmiş bir apartmandan 100 metrekare bir daire aldığınızda aslında arsa payınız 10 metrekareye düşüyor. Çünkü sizin 100 metrekarelik yerinizin üzerinde artık 10 daire bulunuyor. İşin bu kısmı, yani daire satın aldığınız apartman ya da siteden ne kadar arsa payına sahip olacağınız bölümü size hiç anlatılmadığı için bu eksik bilgiyle yıllarca yaşayıp gidiyorsunuz.
Taaa… ki, bir gün dönüşüm için kapınız çalınıncaya kadar…
Tüm bu ayrıntıların çok iyi düşünülüp değerlendirilmesi lazım, çünkü mevzu derin, üstelik rantı çok yüksek bir yerden bahsediyoruz. Burada mühim olan tek bir şey var. Bu yüksek rantın vatandaşın lehine kullanılmasının sağlanması…
Yıldırım Belediyesinden yardım bekleniyor!
İhmal edilmiş Bursa’nın en ihmal edilmiş ilçesi Yıldırım’ın yeni bir yüze kavuşmak için verdiği mücadeleden bahsetmiştim bir önceki yazımda. Bu konudaki tüm çabaları sonuna kadar desteklerim, çünkü kalkınırsak beraber kalkınacağız, batarsak beraber batacağız…
Şehrin batısı ile doğusu arasında hepi topu yarım saat fark var.
Yani, aynı gemideyiz…
İşin bu kısmından bakarak tarafıma ulaşan bir okurumun yazdığı şikayeti olduğu gibi aktarmak isterim;
“Ben Yıldırım’da Mollaarap Mahallesinde oturuyorum. Orada bir müteahhidin yanlış çalışma yapması sonucu bir kayma olmuştu. Bu olayın ardından bazıları kira yardımı aldı, bazıları da anlaşma yoluna giderek evlerini terk etti.
Biz orada 10 hane mahsur kaldık. Yaklaşık 8-9 senedir bölgeye bir çivi bile çakılmadı. Pek çok yere şikayet ettik, başvurularda bulunduk, ancak bir dönüş alamadık. Burası terk edilip dağ yolu haline gelince, metruk binalar çoğalınca güvensizlik had safhaya ulaştı. Alkol ve uyuşturucu kullananların yuvası haline geldi.
Hünkar Köşkü gibi tarihi bir mekanın hemen yanındaki Hüsamettin Tekke Sokak’ta böyle görüntülerin olması Yıldırım İlçesine yakışmıyor. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’a aracılığınızla sesimizi duyurmak istiyoruz. Kentimizin ileri gelenlerinden yardım bekliyoruz!”
Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın ilçesi ile ne kadar yakından alakadar olduğunu bildiğimden bu konuyu ivedilikle ele alacağına inanıyorum. Buradaki 8-9 haneye yardım etmek koca Bursa’ya zor gelmez sanırım…